16 Mayıs 2009 Cumartesi

Bakara,156-157

156-Sabırlılar o kimselerdir ki başlarına musîbet geldiğinde, “Biz Allah'a âidiz ve vakti geldiğinde elbette O’na döneceğiz” derler.

Böyle demeye, bu âyetten alınan bir kelime ile istirca’ denir. Bu âyet, İslâm ümmetine Allah’ın büyük lütuflarındandır. Özellikle musîbet ve sıkıntı hallerinde “Biz Allah’a âidiz” diyerek mümin malını, canını, her şeyini Allah’a teslim etmekte, bütün kâinatın O’nun yaratıkları olduklarını, O’nun kendi mülkünde dilediği işi yapmasının yerinde olduğunu hatırlar. Kendisini o muazzam kuvvet kaynağına bağlayarak, kazandığı güçle musibetlerin üstesinden gelir.

Ey Muhammed, Sen, sabreden kullarımı müjdele. Onlar, içinde bulundukîan bütün nimetlerin bana ait olduğunu idrak eder, bana kulluğu kabul eder, beni birlerler. Öldükten sonra tekrar dirileceklerini, huzuruma çıkarılacaklarını tasdik ederler. Benim hükümlerime boyun eğer, sevaplarımı umarlar. Cezalandırmamdan korkarlar. Benim, kendilerini herhangi bir şeyle imtihan etmem halinde de sabrederler.

Ebu Seleme, başına bir felaket gelen kişinin demesi halinde mükâfaatlandırılacağını beyan eden şu hadis-i şerifi rivayet et¬miştir:

"Herhangi bir müslümana bir musibet dokunur da o da Allah´ın emrettiği gibi Allah´a sığınır ve derse ki : "Ey Allah´ım, başıma gelen musibetin mükâfaatını ancak senden isterim, sen onun mükâfaatını bana ver ondan gördüğüm zararı gider." Allah o musibete karşılık o kişiye sevabını verir ve karşılığında, musibetten dolayı kaybettiğinden daha hayırlısını verir.

Biz bu ayeti yalnız ölüm haberini duyduğumuzda okuruz, ama her yerde okunabilir. Başımıza gelen herhangi bir olumsuz halde, hoşa gitmeyen hallerde veya olumlu hallerde de her halükârda dilimizi buna alıştırı-versek, Biz Allah'a aitiz O yarattı bizi ve yine Ona döneceğiz” dedik mi o belanın, musibetin ağırlığı da üzerimizden gidiverir.

Çok sevdiğiniz çocuğunuz, babanız veya anneniz vefat etmiş, hani nerde ise beyniniz çatlıyacak, kafatasımz atacak öyle bir durumda bir adamın gelip “inna lillah” demesi kaynamakta olan bir suyun üzerine bir bardak soğuk suyun dökülmesi gibi bir şeydir. Adamı huzura kavuşturur. Onun için Allah (c.c.) buyuruyor; “Allah'ın zikriyle kalpler huzura erer."

Sizin içinizden mücahit olanları ve sabredenleri ortaya çıkarmamız için biz sizi imtihan edeceğiz diyor Allah (c.c.)

Bütün bu harplerin, gaspların, şehitliklerin;
Enfal suresi 37. ayetinde İyi ile kötüyü,, temiz ile pisi biribirinden ayırt etmek için olduğunu ifade ediyor. Nasıl ki ateşin içerisine demir atılıyor ve orada demirin pisliği yanıyor da, saf demir ortada kalıyorsa, bazen belâ ve musibetler de iyi dostlarla, kötü dostları birbirinden ayırıyor. Hani "iyi dost kötü günde belli olur" diyoruz ya, iyi mü'minde zor günlerde belli olur.

Allah (c,c.) iyi mü'minleri ortaya çıkarmak için bazen mü'minlerin de başına belâ ve musibetler veriyor. Şu son yüz seneden beri Müslümanların belâ ve musibetlerden kurtuiamayışının sebebi için Allahû Alem (c.c.) bizi yine rahmetiyle, keremiyle ve lutfuyla temizliyor diyorum. İçimizdeki pislikleri temizliyor Rabbim. O pisliklerimiz de temizlendikten sonra belki belâ ateşinde, zillet ateşinde temizlendikten sonra izzete doğru tekrar yöneltecektir. Yöneltme konusunda da bizim gayretimizin çok üstünde Rabbimin lutfu görülmeye başlamıştır.

Bu günlerde gazete okuyacak olursanız, Bir yazar şöyle yazıyor;
"Düne kadar bir çok adam tanıyorduk (.............) "Amerika evine git diye"
bağırıyordu. Aynı adamlar şimdi köşelerinde yazı yazarken veya salonlarda konferanslar verirken "aman Amerika gitme" diye bağırıyorlar. Niye eskiden git diyorlardı? Gidersen komünistlik gelecek git diyorlardı. Şimdi komünistlik geîmiyecek bitti. Bunu da yine imansızlardan birisi diyor. Onun insaflılarından biri. Amerika'ya ne olur gitme diyormuş. Niye? Gidersen şeriatçılar gelecek. O yazar devam ederek "Amerika'nın bitişiğinde Küba, komünistliği övüyor gidiyor ama yanıbaşında Trinidad da müslümanlar yerlerini almaya başladılar. Amerika'nın arkasından vurmak üzere müslümanlar yönetime el koydular" diyor. "Trinidad da % 6lık müslüman nüfus devlete hakim olacak olursa Allah korusun böyle bir şeyi düşünmek bile istemiyorum, düşünmek istemiyorum" diyor. Düşünürse adam kara kara rüyalar görecek sabaha kadar. Ama biz onlara ak günler göstereceğiz İnşallah. Yani umduklarının da ötesinde çok şeyler göstereceğiz.

Onlar sabredenler musibet geldiğinde «inna lillahi ve inna ileyhi raciun» derler. Rabbine yönelirler ve ondan gelip O'na döneceğini hatırlayınca musibetin ağırlığı giderilmiş oluyor. Musibetin ağırlığı giderilince de hani insan yükünü atınca yola daha süratle gittiği gibi o musibet onu alıkoymak yerine ona kamçı vazifesi veya demirin kirini götüren bir temizleme ameliyesi oluyor.

157-İşte Rablerinin nimetleri ve lütfu onlar içindir ve doğru yol üzerinde olanlar işte onlardır!

Bedir’de şehit düşen 14 kişi hakkında nazil olduğu rivayet edilen bu ayet, kabir azabına yahut safasına da delildir. Ölüm, korku, açlık, mal azlığı, fakirlik, hastalık; bunların hepsi birer imtihandır. Bunlar dünya hayatının ayrılmaz parçalarıdır, hiç kimse bunlardan birisine yakalanmaktan kurtulamaz. En sonunda herkes ölecektir. İnanan akıllı kişi, bunları Kur’an’a göre anlayıp değerlendirendir.

İşte bu belâlara, musibetlere sabredenler korkuyu aşanlar, açlıkla, mallarının, canlarının veya meyvelerinin eksilmesinden imtihanı kazananlar ve Rabbinden gelip Rabbine döndüğünü anlayan ve bu yolda hareket edenler; Onlar üzerine Rabbinden mağfiret vardır. Allah'dan rahmet vardır. İşte doğru yolu bulmuş olanlar da onlardır. Hidayete erenlerde onlardır diyor Allah (c.c).

3 yorum:

  1. Rahman : Yarattığı bütün canlılara nimet veren.

    Rızıkları, ihtiyaçları ve her türlü iyilikleri ihsan husunda rahmetini mahlukatından hiç esirgemeyen anlamında olan Rahman, Rahim isminden daha geniş kapsamlı bir mana ifade eder.

    Kul, önce Allah'ın gafil kullarına merhamet edip onları olanca güçleriyle Allah yoluna vaaz ve nasihat etmek suretiyle çevirmeye çalışmalıdırlar. Bu konuda şiddet yolundan ziyade yumuşaklık ve şefkat yollarını tercih etmelidir. Asilere de merhamet gözü ile bakmalı, eziyet ve zulüm nazarı ile bakmamalıdır.

    Müminin başlıca gayesi, insanlardan ortaya çıkan her mâsiyet sanki kendi nefsinden ortaya çıkıyormuş gibi, o masiyeti onlardan bertaraf etmeye olanca gücüyle çalışmalı ve bu suretle onları Allah'ın gazabına uğramaktan kurtarmak olmalıdır.

    YanıtlaSil
  2. Müslim’in rivayeti şöyledir:

    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ashâbının durumuyla ilgili bir haber alınca şöyle bir konuşma yaptı:

    “Cennet ve cehennem gözlerimin önüne serilip bana gösterildi. Hayır ve şer açısından bugün gibisini görmedim. Eğer sizler benim bildiklerimi bilseydiniz, az güler çok ağlardınız” buyurdu. Resûlullah’ın ashâbına bundan daha ağır gelen bir gün olmamıştı. Başlarını örterek hıçkıra hıçkıra ağladılar.

    YanıtlaSil