7 Mayıs 2009 Perşembe

Bakara,142

142-İnsanların idrakten yoksun kısmı diyecek ki: “Önceden yöneldikleri kıbleden bunları çeviren şey ne?” Sen de ki: Doğu da, batı da Allah'ındır. O, dilediğini dosdoğru bir yola ulaştırır.

"Peygamberliğinden önce ve risaletinin Mekke döneminin başlangıç yıllarında Muhammed (s) -ve O’nunla birlikte olanlar- namazlarında Kâbe'ye doğru yönelirlerdi. Bu, belli bir vahiy tarafından tavsiye edilmiş değildi, ama açıkçası Kâbe'nin -o dönemde İslam öncesi Arapların taptıkları çeşitli putlarla dolu olmasına rağmen- o zamana kadar Tek Allah'a adanmış ilk Mâbed olarak görülmesinin bir sonucu idi (karş. 3:96). Hz. Peygamber, Kudüs'ün -tevhîd inancının öteki kutsal merkezi- yüceliğinin farkında olduğundan, kural olarak, Kâbe'nin güney duvarının önünde durup kuzeye doğru namaz kılardı ki hem Kabe'yi hem de Kudüs'ü karşısına alabilsin. Medine'ye hicretinden sonra kuzeye doğru, yalnız Kudüs'ü kıble edinerek namaz kılmaya devam etti. Ancak Medine'ye varışından yaklaşık onaltı ay sonra Kâbe'yi kesin şekilde Kur’an'a tâbi olanların kıblesi olarak tayin eden vahiy (bu surenin 142-150. ayetleri) geldi. Böylece Kudüs'ün “terk edilmesi”, daha önce Müslümanların kendi kutsal şehirlerine doğru namaz kılmalarından dolayı sevinç duymuş olması gereken Medine Yahudilerini üzdü. İşte bu pasajın ilk cümlesi onlara atıf yapmaktadır. Ancak konuya tarihsel bakış açısından yaklaşılırsa ilahî buyruklarda kıble ile ilgili hiçbir değişiklik olmadığı görülür. Ve 142-150. ayetler vahyedilmeden önce bu konuda hiçbir talimat da mevcut değildi. Bu ayetlerin, esas olarak Hz. İbrahim'i ve o'nun akidesini konu alan önceki ayetlerle mantıksal bağlantısı, daha sonraları Kâbe olarak anılmaya başlanan Mâbedi ilk inşa edenin Hz. İbrahim olması gerçeğinde yatmaktadır."



Yahudi ve münafıklardan cahil ve beyinsiz olanlar diyeceklerdir ki: "Na­mazlarında yönelmiş oldukları kıblelerinden onların yüzünü çeviren ve onları döndüren nedir? Ey Muhammed, onlara de ki: "Doğunun, batının ve o ikisinin arasındaki varlıkların mülkiyetleri ancak Allaha aittir. O, yarattıklarından dile­diğini hidayete kavuşturur ve doğru yola gitmelerine muvaffak kılar. Dilediğin­den ise yardımını keser ve doğru yoldan saptırır. O halde önemli olan doğuya veya batıya dönmek değil Allahın emrine göre hareket etmektir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Medineye hicret ettikten sonra Kudüse doğru yönelerek namaz kılmış fakat bir zaman sonra Aliah teala, namaz kılar­ken Kabe´ye yönelmesini emretmiştir. Bu emir üzerine Resulullah (s.a.v.) Kâbeye doğru yönelmiş fakat ehl-i kitap ve münafıkların eleştirilerine maruz kalmıştır.

Bu meseleyi anlatan Bera b. Âzib diyor ki:

"Resulullah (s.a.v.) Medineye ilk geldiğinde Ensar´dan anne tarafından olan ecdadına veya dayılarına misafir oldu. Medinede on altı veya on yedi ay Kudiise doğru yönelerek namaz kıldı. Kudüse doğru namaz kılıyor fakat gön­lünden kıblesinin Kabe olmasını arzu ediyordu.

Resulullahın Medinedeyken, Kâbeye doğru kıldığı ilk namaz bir ikindi namazıydı. Kendisiyle beraber başka insanlar da namaz kılmışlardı. Bu namazı kılanlardan bir tanesi, diğer bir mescide gitti. Orada namaz kılmakta olan cema­at rüku halindeydi. Oraya giden kişi: "Allah şahidim olsun ki ben, Resulullah ile birlikte Mekkeye (Kâbeye) yönelerek namaz kıldım." dedi. Bunun üzerine ce­maat, durumlarını değiştirmeden aynı vaziyette Kâbeye doğru döndü.

Resulullahın, Kudüse doğru namaz kılması Yahudiler ve diğer ehl-i kita­bın hoşuna gidiyordu. Resulullah, Kâbeye doğru yönelince bunu hoş karşılama­dılar.

Ayrıca, Kıble Kâbeye doğru çevirilmeden Önce Kudüse doğru namaz kı­lan fakat o günden evvel ölmüş olan sahabiler vardı. Bunlar hakkında ne diye­ceğimizi bilemez olduk. Bunun üzerine Allah teala: "... Allah sizin imanınızı (namazınızı) zayi edecek değildir.. âyetini indirdi. Yani bu âyet gel­meden önce Kudüse doğru namaz kılan ve bu âyet gelmeden evvel vefat eden Müslümanların namazları da sahihtir. Allah onların namazlarını kabul etmiştir.

Kıblenin sonradan değişmesi onların namazlarını iptal etmez.

Abdullah b. Abbas diyor ki: "Kıble Kudüs ten kâbeye çevrilince Yahudi­ler dediler ki:"Ey Muhammed, daha önce yöneldiğin kıbleye dön sana uyalım ve seni tasdik edelim." Bu sözleriyle Resulullahı dininde bocalatmaya çalışıyor­lardı. İşte bunun üzerine "İnsanlar içinden beyinsiz olanlar diyeceklerdir ki:" âyet-i kerimesi nazil oldu.

Bu âyetin izahında Taberi diyor ki: "Âyet-i kerimede zikredilen "Beyin­siz insanlar"dan maksat, Mücahid, Bera b. Azib ve Abdullah b. Abbasa göre Yahudiler, Süddiye göre ise münafıklardır.

Resullahın, Kudüse yönelerek ne kadar bir zaman namaz kıldığı ihtilaf­lıdır. Said b. Cübeyr veya İkrimenin Abdullah b. Abbastan naklettiklerine ve Ebubekir b. Ayyaş´ın da, Bera b. Âzibdcn rivayet ettiğine göre, Resulullah Ku­düse doğru on yedi ay namaz kılmıştır. Ebu İshakın Bera b. Azibden rivayet et­tiğine ve Said b. el-Müseyyebe göre Resulullah Kudüse doğru on altı ay namaz kılmıştır.

Enes b. Mâlikten rivayet edildiğine göre, Resulullah Kudüse doğru dokuz veya on ay namaz kılmıştır.

Muaz b. Cebelden rivayet edildiğine göre on üç ay Kudüse doğru namaz kılmıştır.

Resullahın Kudüse doğru namaz kılması, ehl-i kitabı İslama kazandır­mak için kendi içtihadıyla mı olmuştur? Yoksa Allah-tealanın ona emretmesiyle mi olmuştur? Bu hususta iki görüş zikredilmektedir.

Hasan-i Basri, İkrime ve Ebul Âliyeye göre Resulullah, kendi isteğiyle Kudüse doğru namaz kılmıştır. Ta ki Kudüse doğru yönelen Yahudileri İslama çeksin ve onların İman etmelerine vesile olsun.

Abdullah b. Abbas ve İbn-i Cüreyc´e göre ise, Allah teala, Resulullaha, Önce Kudüse doğru namaz kılmasını emretmişti. Resulullah ve sahabileri Allah tealanın emri gereği Kudüse doğru namaz kılıyorlardı. Fakat Resulullah Uz. İbauhimin kıblesi olan Kâbeye doğru namaz kılmak istiyor, yüzünü göğe doğru çevirip Allaha niyazda bulunuyordu. Bunun üzerine Allah teala Resulullahm, Kâbeye doğru yönelmesini emreden âyetleri indirdi.

Yahudi veya münafıkların, Resulullaha ve müminlere "Onları, üzerinde bulundukları kıbleden çeviren netlir*?" demelerinin sebebi, Abdullah b. Abbas tarafından şöyle izah edilmektedir: "Kıble Kudüsten Kâbeye çevirilince Resu­lullaha, Yahudilerden bir topluluk geldi ve ona: "Ey Muhammed, sen, İbıahimin dini üzere olduğunu iddia ettiğin halde bulunduğun kıbleden seni çeviren nedir? Tekrar eski kıblene dön ki sana tabi olalım ve seni tasdik edelim." dediler. Yahudiler bu sözleriyle Resulullahı dininde bocalatmak istiyorlardı. İşte bunun üzerine Allah teala bu âyet-i kerimeyi indirdi.

Abdullah b. Abbastan nakledilen başka bir görüşe göre, Allah tealanın ResuluUaha, Kâbeye doğru yönelmesini emretmesi üzerine Resulullah Kâbeye doğru namaz kılmaya başladı. Bunun üzerine bir kısım insanlar: "Bunları, üze­rinde bulundukları kıbleden çeviren nedir? Şüphesiz ki bu adam, doğduğu yeri özledi." dediler. Bunun üzerine Allah teala bu âyeti indirdi. Süddi de bu âyetin münafıkların dedi odulan üzerine nazil olduğunu söylemiştir.

4 yorum:

  1. Selam: Selâm sahibi‚ yani herçeşit ayıptan selâmette‚ her türlü âfetten berî demektir.

    Her doğan ölüyor, her yeşeren kuruyor, her yapılan yıkılıyor. Yaratılanların en değerlisi insan doğuyor, büyüyor, ihtiyarlıyor, hastalanıyor, acıkıyor, uyuyor ve ölüyor. 'Selâm' olan Rabbimiz bütün bunlardan salimdir. İslâm dinini indirerek selâmet yurdu olan Cennete davet eden, bu dünyada gönüller arasına köprü olan selâmı, nezaket kurallarını öğreten Rabbimiz Mü'minleri Cehennem azabından selâmette kılandır.

    YanıtlaSil
  2. Konu : Namazın Fazileti

    Ravi : Sa`d İbnu Ebi Vakkas

    Hadis : İki erkek kardeş vardı. Bunlardan biri öbür kardeşinden kırk gün kadar önce vefat etti. Resulullah (sav)`ın yanında bunlardan birincisinin faziletleri zikredildi. Bunun üzerine Efendimiz (sav): "Diğeri müslüman değil miydi?" diye sordu. "Evet, müslümandı ve fena da değildi!" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Öldükten sonra, namazının ona ne kazandırdığını biliyor musunuz? Namazın misali, sizden birinin kapısının önünde akan ve her gün için beş kere girip yıkandığı suyu bol ve tatlı bir nehir gibidir. Bu (nehrin) onun üzerinde kir bıraktığını göremezsiniz, öyleyse, siz ona namazının neler ulaştırdığını bilemezsiniz."

    YanıtlaSil
  3. Konu : Namazın Fazileti

    Ravi : Ebu Ümame

    Hadis : Resulullah (sav) ile beraber mescidde idik. O esnada bir adam geldi ve: "Ey Allah`ın Resulü, ben bir hadd işledim, bana cezasını ver!" dedi. Resulullah adama cevap vermedi. Adam talebini tekrar etti. Aleyhisalatu vesselam yine sükut buyurdu. Derken (namaz vakti girdi ve) namaz kılındı. Resulullah (sav) namazdan çıkınca adam yine peşine düştü, ben de adamı takip ettim. Ona ne cevap vereceğini işitmek istiyordum. Efendimiz adama: "Evinden çıkınca abdest almış, abdestini de güzel yapmış mıydın?" buyurdu. O: "Evet ey Allah`ın Resulü!" dedi. Efendimiz: "Sonra da bizimle namaz kıldın mı?" diye sordu. Adam: "Evet ey Allah`ın Resulü!" deyince, Efendimiz: "Öyleyse Allah Teala hazretleri haddini -veya günahını demişti- affetti" buyurdu.

    YanıtlaSil