2 Mayıs 2009 Cumartesi

Bakara-130,131,132,133

130-Ve düşünme melekeleri dumura uğramış olanlar dışında kim, bu dünyada gerçekten yücelttiğimiz ve şüphesiz ahirette de dürüst ve erdemliler arasında yer alacak olan İbrahim'in inanç sistemini terk etmek ister?

İbrahim'in dininden ancak sefih insanlar yüz çevirir. Yani geri zekâlılar. Sefih insan İslâm Hukukunda kârını zararından ayırd edeme­yen, malını çar çur eden kimseye denir. Bu tür insanlar sefih muamelesi görürler İslâm Hukukuna göre. Devlet başkanı sefihin mallarını yönlen­dirmek üzere bir vasi tayin eder onun mallarını o yönetir veya devlet yö­netir. Devletin de tayin ettiği zaten bir vasidir. O yönetir. Taki aklı başına gelinceye kadar. Ancak bu tür kârını zararından ayırd edemeyen kişiler ibrahim'in dininden yüz çevirirler diyor Allah (c.c.) Ama şu hatıra gelebilir. "Ben bazı insanlar tanıyorum. Adamlar cin gibi. Dünyanın parasını da toplamışlar, onlara geri zekâlı demek mümkün değil ama Allah'a da iman etmiyor." gazetenin bir tanesinde Türkiye'nin büyük diye kabul edilen şirketlerinden,iki ortaktan birisi, ben Allah'a inanmıyorum, Kitaba inanmıyorum gibi laflar etti. Parasına bakıyorsun, bankalar onun parasıyla dopdolu. Müesseseler onun, her tarafta reklâmlarını görüp duruyoruz. Bu adam geri zekâlı mı acaba?

Kur'ân-ı Kerîm'den bazı örneklerle bunu açıklayalım. Bir adama de­nilse ki, bak şurada bir bahçe var veya çiçekler var. Bu çiçekler şu anda sana verilecektir. Ama bu çiçeklerin ömrü altmış veya yetmiş günlüktür. Bu çiçekler yetmiş gün kokarlar, yetmiş gün sonra solarlar ve bir daha açmazlar. Ancak, bu çiçeğin sahibi diyor ki, o çiçeği kabul etmez de bana yönelirse, benim dediklerimi tutarsa, ona ben bir başka bahçe vereceğim. O bahçenin çiçekleri solmaz. Gölgeleri dondurmaz, güneşi yandırmaz. Oraya ihtiyarlık uğramaz. Dert, gam, kasavet denen bir şey de yoktur. Köşkler vardır. Altından, gümüştendir. Altından da ırmaklar akmaktadır. Burayı mı istersiniz, orayı mı istersiniz dese? Bu adam da tutsa altmış gün kokan çiçeklerin bulunduğu bahçeyi alsa, bu adama ne deriz biz. Vay geri zekâlı vay. Oğlum altmış gün sabrediver bakalım işte. Öbür dünyada veya ilerde ebedisi var denilir. Aynı şekilde bu adamlar da bazı şeyleri el­de etmişler ama ebedi hayatı terketmişler. Onlar bu dünyada da bizimle beraber aynı zilletin içerisindeler. Madem ki, İslâm'dan dönmüştür. Hıris­tiyan, Yahudi de olamamıştır. Sen o geri kalmış ülkenin insanlarından değil misin? Avrupalı; benim dediğimi biraz fazla tutan uşaklardansın diye muamele ediyor. Yani onlar da rahatsız. Batı'ya gittiklerinde insanca muamele görmüyorlar. Hem dünyada zillet hem de öbür tarafta Cehen­nem! Bunlar geri zekâlıdır.

Biz onları dünyada iken seçtik. Yani İbrahim (a.s.)'ı, İsmail (a.s.)'ı. O ahirette sahillerdendir, salihlerle beraberdir. Ve Cennete salihlerle be­raber gidecektir.


131-Rabbi ona: "Teslim ol" buyurduğunda, "Alemlerin Rabbine teslim oldum" demişti.

Rabb'i ona teslim ol, İslâm'a gir dediğinde, Ben âlemlerin Rabbi'ne teslim oldum ve İslâm'a girdim demişti. Allah (c.c.) Müslüman ol demek­le, O da Müslüman olmuş ve Rabbim'e teslim olmuştu. Müslüman olma­yan, Rabbim'e teslim olmayan kişi, mutlak surette bir başkasına teslim oluyor.

İnsanların fıtratında teslim olmak var. Rabbim'e teslim olmayan, Rabbim'in yarattıklarına teslim oluyor. O'nun dediklerine uymayan, Rabbim'in yarattığı bir insanın dediğine uyuyor. Teslimiyet bu oluyor zaten.


132-Yakup gibi İbrahim de çocuklarına şu vasiyette bulundu: “Evlatlarım! Bakın, Allah size en saf ve temiz inancı bahşetti; öyleyse O'na teslim olmadan ölümün sizi alt etmesine izin vermeyin.”

İbrahim (a.s.) da Yakup (a.s.) da çocuklarına Müslümanlığı vasiyet etmişlerdi. Aman yavrum aman kuzum İslâm yolundan ayrılmayın. Ve Rabbim'e teslim olun diye hep Onlar vasiyet etmişti. Öyle ise biz de ço­cuklarımıza, "yavrum yol İslâm yoludur. Teslim olunacak yer Allah (c.c.)'dür. O'na teslim olun. Başkalarına teslim olmayın. İslâm dininden başka da bir dine uymayın" diye vasiyet edeceğiz. Yani âyet bunun içindir.

Yakup (a.s.) demişti ki, ey çocuklarım! Allah sizin için şu dini seç­miştir. Allah'ın huzuruna Müslüman olarak gelin. İslâm olmadan ölme­yin. Müslüman olarak gelin.

Bir başka âyet-i kerîmede de yine aynen böyle; Müslüman olarak Ölün.

Hani şöyle bir laf vardır: Oğlum şu işi yap gerisine karışma. Yani ne demek. Gerisini ben biliyorum. Sana yapacağım iyilikleri biliyorum de­mek oluyor.

Allah (c.c.) da Müslüman olarak gelin. Gerisine karışmayın, yani ve­receğim mükâfatı Ben bilirim diyor.
Bunu bazı Yahudiler ve Hıristiyanlar inkâr ediyor. Yakup böyle de­memişti çocuklarına diyorlar. Allah (c.c.) da şöyle diyor âyet-i kerîme­sinde;


133-Ne o, yoksa siz ölüm Yâkub'a gelip çattığında, o evlatlarına: “Benim ölümümden sonra kime ibadet edeceksiniz?” dediğinde siz orada mı bulunuyordunuz? Onlar cevaben şöyle demişlerdi: “Senin İlahına, senin ataların İbrâhim, İsmâil ve İshak’ın İlahı olan Tek İlaha kulluk ederiz Ve biz ancak O’na teslim olan müslümanlarız.”

İbadetin mânâsını daha önce geçen âyetlerde anlatmaya çalışmıştık. (Fatiha 5) Yalnız namaz kılmak, oruç tutmak değil dedik. Bütün emirleri­ni yerine getirmek, yasaklarından kaçınmak. Yani kanun olarak Allah'ın ibrahim'e, İsmail'e ve İshak'a verdiği ve sana verdiği o bir tek Allah'ın emirlerine itaat edeceğiz, yasaklarından kaçınacağız. Biz ona teslim ol­muşuz diyorlar, yani biz de Müslümanlardanız diyorlar.

3 yorum:

  1. Konu : Birinin noksanının araştırmak;Kusur aramak

    Ravi : Ebû Hüreyre

    Baslik : ÜMMETİMİN HEPSİ ALLÂHU TEÂLÂ TARAFINDAN AFVOLUNACAKTIR; YALNIZ AÇIK GÜNAHKÂRLAR DEĞİL, MEÂLİNDE EBÛ HÜREYRE HADÎSİ

    Hadis : Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu işittim;

    Ümmetimin hepsi (Allah tarafından) afvolunmuşlardır. Yalnız açık günahkârlar değil, bu günahkârlardan öyleleri vardır ki;
    Kişi geceleyin bir günâh işler, sonra bir başkasına: "Şöyle (bir gece hayâtı) yaşadım!" der. Halbuki o, Rabbi günâh işini ört bas ederek gecelemişti. Fakat bu günahkar Allah`ın örttüğü perdeyi açarak sabahliyor (fıskını gösteriyor).

    YanıtlaSil
  2. El-Müheymin : Gözetici ve koruyucu olan, doğrulayıcı ve güvenilir.

    Müheymin, kıyamet günü, kendisine ibadet edenlerin ibadetinden ve sevabından bir şey eksiltmeyendir. Allah sevp vermekten aciz kalmadığı gibi onu zorlanarak veren değildir. Sevap vermekle kendisinden ve mülkünden bir şey eksilmez ki, sevabını kısıp sınırlasın. O, mülkünden faydalanan değil ki, başkası faydalandığında mülkünden bir şey eksilsin.

    YanıtlaSil