Sizi elbette biraz korku, açlık ve biraz mallardan, canlardan ve meyvelerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabredenlere müjdele.
Bu yol dikenli olduğundan dolayı Allah (c.c.) bu dünya yolunda çeşitli vesilelerle imtihan edeceğini ifade ediyor.
Biz sizi imtihan edeceğiz. Korkudan azıcık bir şeyle, çok küçük şeylerle imtihan edeceğiz. Korkudan bir şeyle sizi imtihan edeceğiz. Korku çeşitli. Rabbim korku demiş bitirmiş. Alimlerimizin bir kısmı: "Allah korkusuyla imtihan edeceğiz" diye anlamışlar. İmam-ı Şâfi Hz.lerinin kanaati bu. "Allah korkusuyla imtihan edeceğiz" diyor. Ama âlimlerimiz yalnız bununla kalmamış. Düşman korkusuyla imtihan edeceğiz, rızık korkusuyla imtihan edeceğiz, evlat korkusuyla, avrat korkusuyla, mal korkusuyla imtihan edeceğiz.
Yani çeşitli İslâmî hizmetlerin içine girecek olursan "Sen karışma bu işlere! Bak işte çeşitli insanlar Müslümanların üzerine yürüyorlar. Eğer Müslümanlar biraz güçlenecek olursa yetkililer şöyle şöyle yapıyorlar. Mal varlığı gidiyor, makamı gidiyor, adamın rütbesi sökülüyor, zindana atılıyor, memuriyetinden oluyor. Yahu etme eyleme bu işlere girme. Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı deyiver geç" diye öğüt veriyorlar. Peki ayıya dayı diyecek olursak ne oluruz biz? Ayı olmayız ama ayının yeğeni oluruz. Ama büyüyünce ayı oluruz tabi.
Onun için korku çeşitlidir. Her insanın da korkusu kendine göredir. Bir adamı korkuturken sakın ha ne yapacağınızı söylemeyin. "Sana yapacağımı bilirim" deyin yeter. Çünkü o zaman o, en fazla korktuğu şeyi aklına getirir. "Yahu bu bunu yapar mı yapar" der. Halbuki siz ona şunu yaparım" derseniz belki o konuda korkusu yoktur adamın. Sizce büyüktür o. Sizin söylediğiniz aslında O sizin korktuğunuz şeydir. "Sana şunu yaparım" dediniz mi o sizin kendi korktuğunuz şeydir. O ise ondan korkmuyor.
Onun için Yusuf sûresinin tefsirinde Peygamber Efendimiz (a.s.v.), düşmanın hatırına -gelmiyen şeyi hatırlatmayın diyor.[285]
Yakub'un oğulları da Yusuf a ne yapacaklarım bilmiyorlardı. Ama onlar giderken "Yusufu kurdun yemesinden korkarım" dedi. Bu sefer oğullarmmda aklına o geldi. Böyle böyle yapalım dediler.
Öyleyse konuşurken, basında çeşitli yerlerde yazılar yazarken, konferanslar ve seminerler verirken "Vay şu imansızlar, Yahudiler, komünistler, masonlar şunu şunu yapacaklar bize" diye yazı yazmayın. Adamın aklına gelmiyen şeyi aklına getiriyorsunuz. Yaptıkları teşhir edilir ayrı. Yapmadıkları konusunda bunlar şunu da yapar, bunu da yapar dediniz mi adama en korktuğunuz tarafları göstermiş olursunuz. Ve o adam onun üzerine yürür.
Allah'dan başka kimseden korkmayacağımız konusunda zaten hemen biraz yukarda 150. âyet-i kerîmesinde onlardan korkmayınız, Ben'den korkunuz buyuruyor Allah (c.c).
Korku ile imtihan edeceğiz, açlıkla imtihan edeceğiz, mallardan eksiltmekle, canlardan eksiltmekle, meyvalardan eksiltmekle sizi imtihan edeceğiz. Sabredenlere müjdeler olsun diyor Allah (c.c).
Şimdi imtihan edeceğiz derken bizim bildiğimiz imtihan şu. İmtihan eden, imtihan ettiklerinin durumunu bilmediği için imtihan eder, Allah (c.c.) için böyle bir şey söz konusu değildir.
Bu şuna benzer demişler âlimlerimiz; Benim bir oğlum var altı yaşında, yedi yaşında. Merdivenleri çıkarken diyor ki, Ben senden çabuk çıkarım baba. Ben de çıkamazsın diyorum, o da çıkarım diyor. Merdiveni çıkarken bir yarış ediyoruz. Aslında çıkamıyacağını biliyorum ben onun. Ama onunla imtihana giriyorum ben yine. Koşuyoruz. Neticede onun çıkamadığını gösteriyorum ama arada bir de onu çıkarıyorum yani ben geride kalmış oluyorum.
Rabbim dese ki bize, bu nimetleri yiyorsunuz, şükür de ediyorsunuz. Pekiyi vermesem ne yaparsınız? Ya Rabbi vermesen de şükrederiz Sana biz. Versen de şükrederiz.
Rabbim dese ki; "Vermesem biraz yan çizer gibisiniz." "Çizmeyiz ya Rabbi." Olur mu öyle şey! Sen bizi yaratıyorsun, Sen bizi yönetiyorsun, bize her şeyi veren Sen'sin. Darlıkta da bollukta da Sana ibadetimizi yaparız ya Rabbi demeliyiz aslında.
Allah (c.c.) diyor ki, Ben sizin ne yapacağınızı biliyorum ama, sizin hakkınızdaki bilgimi size göstermek üzere imtihan ediyorum.
Bugün inkarcılar şöyle der. "Efendim Allah (c.c.) madem biliyordu, imtihana gerek yoktu. Dünyaya getirmesine gerek yoktu. Bu adam gavur olacaktır. Şu adam Müslüman olacaktır. Ben biliyorum bunu haydin ahirete ordan Cennete veya Cehenneme deseydi." Öğretmen deseki sene sonunda haziran ayında ''çocuklar bakın, hepinizi sekiz ay okuttum. Sekiz ay neticesinde kimin sınıfı geçeceğini, kimin geçemiyeceğini biliyorum. İsterseniz şu haziran sıcağında imtihan zahmetine girmenize gerek yok. Şunlar şunlar geçecek, şu dört arkadaşınız kalacak" dese. Geçenler razı olurda, geçemeyenler "yahu hocam sen imtihanını yap derler. Biz çalışırız sabaha kadar uyumayız. Yinede imtihana gireceğiz" derler. Ve giriyorlar hakikaten o dört kişi kalıyor. Ama itiraz hakları var. Hocam bizi niye bıraktın derse kâğıdını karşısına çıkarıyor bak, beş soru sordum beşi de cevapsız kalmış veya dördü cevapsız kalmış.
Allah (c.c.) de bu dünyadan, öbür dünyada bizim itirazlarımızı kesmek için imtihan ediyor. Mesela bizi hiç dünyaya getirmeden ben sizi biliyorum, şunlar iyi olacaktı, şunlar kötü olacaktı, dese öbür dünyada kâfirler, bizi dünyaya getirseydiri biz de aynen onlar gibi yapardık diyebilirlerdi.
Şimdi dünyaya getirdi. Herkesin imtihan defterleri de yazılıyor. İmtihan sahası da dünya, imtihanın sahası altıyla üstüyle dünya. İmtihan konuları sorularımız, Ailemiz, çocuklarımız, paralarımız, mallarımız, mülklerimiz, canlarımız ve kazançlarımız ve çevremiz bunlarda imtihan soruları olarak verilmiş.
Enfal suresi: 28. ayetinde Bunlar imtihandır buyuruyor Allah (c.c.)
Mallarınız ve canlarınız, burada da korkularınız, 'açlıklarınız, mallarınız, canlarınız, meyveleriniz sabır konusunda imtihan sorularıdır. Bolluk verir şükredesiniz, zorluk verir sâbredesiniz diye. Sabredenleri müjdele diyor Allah (c.c).
Hazreti Ebu Hüreyre (r.a) ın rivayet ettiği hadis-i şerifte,Efendimiz şöyle buyurur:
YanıtlaSil"Çok gülmeyiniz!Zira çok gülmek kalbi öldürür."