27 Haziran 2009 Cumartesi

Bakara; 229-230

(229) "Boşama iki defadır (ondan sonra) ya iyilikle tutma veya iyilikle bırakmadır. Kadınlara verdiğinizi geri almanız size helâl de­ğildir. Ancak eşlerin Allah'ın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkmaları (hali müstesna). Eğer ikisinin de Allah'ın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkarsınız, o zaman kadının fidye vermesinde ikisine de günah yoktur. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. O sınırları geçmeyin. Kim Allah'ın sınırlarını geçerse onlar zalimlerin ta kendisidir."

Rabbim, talak ikidir, üçüncüsünde ya iyi bir şekilde onu tutacaksınız, eşiniz yine eşiniz olmaya devam edecektir veya iyilikle onu bırakacaksı­nız diyor. Yani biraz önce açıkladığımız gibi bir hayız müddetinden son­ra birinci talak, ikinci hayızdan sonra ikinci talak, üçüncü hayızdan sonra da ya iyilikle tutacaksınız veya iyilikle ayrılacaksınız. Günümüzde Ana­dolu'da bu uygulama yoktur. Kadın erkek ilk boşanmadan sonra adeta birbirlerine düşman kesilirler. Halbuki Kur'an ve sünnet doğrultusunda yaşayan sahabelerde öyle değildir; boşandılar mı insani ve İslami şartlar içersinde bir araya gelebiliyorlar ve babaları ve analarıyla bile bir araya geliyor, karşılıklı insani ve İslami ilişkilerini devam ettiriyorlar.

«Eğer boşanmışsanız, boyadığınız kadınlara vermiş olduğunuz şey­leri geri almanız size helâl değildir.» Kadınlara bilindiği gibi evlenme­den önce mehir verilir, boşanırken veya boşadıktan sonra tutup da bu me-hir'i almanız helâl değildir.

Ancak Allah'ın haklarım yani kanunlarını koruyamayacağınızdan korkarsanız o zaman geriye alınabilir. Eğer Allah'ın bazı kanunlarını ifa edemeyeceğinize kanaat getiriyorsamz, o zaman kadın dan bazı şeyleri geri alabiliyorsunuz. Yani eğer kadın boşanmadan dolayı bazı menfaatler elde ediyorsa, erkek de tam tersine bazı mağduriyetlere uğruyorsa, kadın boşanma konusunda ısrarlı ise erkeğin bir zarara uğramaması veya zararı­nın asgariye çekilmesi için kadının boşanmayı temin için kocasına bazı şeyleri vermesinde günah ve mahzur yoktur. Ancak tabii bu hallerde ka­bahat kadında olduğu gibi gerekirse boşanmayı kadın istemelidir.

«Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa-kadın veya erkek iste onlar zalimle­rin ta kendileridir.» Dinim boşanmanın son çare olması, boşanmanın Ön­lenmesi için elden gelen her türlü yolu gösteriyor ve tedbirini alıyor. Bu­na ilişkin ayetleri înşaallah Nisa ve Talak Surelerinde göreceğiz. Ama il­le de boşanmaya karar verilmişse yukarıda da geçtiği gibi ikinci talak ge­çecek ve üçüncü talak dan sonra iyilikle salıverecek.

Diyelim ki salıverdi ve ama sonradan pişman oldu tekrar o kadınla evlenmek istiyor.. İşte orada dinim bir incelik, bir özellik getirmiş... Ka­dın başka bir erkekle evlenip boşanmadan ilk kocasına helal olmaz, imansızların "Hülle ayeti" yaymaya gayret ettikleri ama herşey gibi yanlış olarak anlattıkları hülle işte budur. Yani kadın ilk kocasından bo­şandıktan sonra tekrar o kocaya dönebilme hakkını ancak başka bir er­kekle evlenip, o erkek onu boşadıktan veya o erkek öldükten sonra kazanıyor. Yani dinim, birdefa karısını boşayan bir daha o kadını alamaz diye birşey söylemiyor ama yukarıda özetlemeye çalıştığımız şartlara bağlıyor olayı...Bugün dinimin ticaretini yapan bazı şahsiyetsiz ve ama hoca geçi­nen insanlar vardır, insanların bu meselelerine sözde çözüm bulmak için hulle'yi şöyle yorumlamaktadırlar Mesela bir adam karısını üç talakla mı boşadı; o kadını başka bir erkekle göstermelik olarak evlendirmekteler, nikahını kıymaktalar ve sonra o adama kadını boşamasını söylemektedir­ler. Adam kadını boşadığı zaman kadın da eski kocasına dönme hakkına sahip olmaktadır. Ama bu yanlıştır, aldatmacadır. İşte bu gibi olaylara bakan imansızlar kendi adamlarının uydurduğu bu gibi meseleleri günde­me getirip, basın yoluyla ilan etmekteler ve doğrudan dinime küfredip, biz bu dini istemiyoruz, sevmiyoruz diyemediklerinden şu şu uygulamasına karşıyız, şu şu uygulaması yanlıştır diyerek dinim hakkında şüphe uyandırmaya, tereddüt doğurmaya gayret etmektedirler. Yani kendi uy­durdukları dine İslam diye saldırıyorlar. Halbuki dinim böyle bir uygula­maya yani hülle denilen uygulamaya kesinlikle karşıdır. Dinimiz bize de­mektedir ki; bak karını boşarken dikkat et, birgün olur pişman olursun, geri dönmek istersin o zaman da bu şartı yerine getirmen gerekir ki bu da zordur ona göre! Bu zorlağa rağmen eğer şartlar uygun olarak yerine ge­tirilmişse, o eski karı koca tekrar birbirleriyle evlenebilirler buradan hare­ketle Hanefi Fakihleri kadın kendisini evlendirebilir hükmünü çıkartmış­lardır. Çünkü ayette şöyle buyuruyor Allah (c.c.)



(230) "Erkek onu (üçüncü defa ) boşarsa ondan sonra kadın onun dışında bir başka erkekle nikahlanmadıkça ona helâl olmaz. Eğer ikinci koca da onu boşarsa, Allah'ın sınırlarını ayakta tutacak­larını sanıyorlarsa ilk koca ile bir araya gelmelerine onlara bir günah yoktur. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Allah bu sınırları bilen bir kavim için açıklar."

Kadın kendisini bir başka erkekle nikahlayıncaya kadar ilk kocasına helâl olmaz. Demek ki diyor Hanefi fakihleri kadın kendi başına evlenme yetkisine sahiptir. Şafii Fıkhına göre ise evlendiremez, mutlaka kadının velisinin olması gerekliliğini şart koşarlar. Bu hüküm birçok veli tarafın­dan istismar edilmiştir, çünkü veli olmadan Şafiilere göre nikah geçerli olmaz. Ama Hanefi Fıkhının getirdiği kolaylık sayesinde mesela imansız anne ve babası olan iki üniversiteli Müslüman genç bir hocaya giderek nikah kıydirabilmektedirler ve bu da geçerlidir.

Yeniden hülle meselesine dönersek; Peygamber Efendimiz zamanın­da, adı cemile olan bir sahabi kadın gelerek diyor ki Ya Resulallah ben kocamdan boşandım sonra da bir adamla evlendim şimdi onunla da boşa­nıp eski kocama dönebilir miyim? Peygamberimiz sormuşlar; bu yeni kocanla hiç birlikte oldunuz mu, cinsi münasebette bulundunuz mu? Ha­yır diyor sahabi kadın. Peygamberimiz de olmaz, ille de birlikte yatma­nız, cinsi münasebette bulunmanız gereklidir buyuruyor. Hatta aynen ha­disi şerifi terceme edersek Efendimiz «kocan senin balcağizından, sen de kocanın balcağızından tatmadan boşanamazsımz» diyor.... Demek ki ha­nımlarımıza iyi sahip olacağız, kolay kolay boşama yoluna gitmeyeceğiz ve Allah'ın onları bize bir emanet olarak verdiğini kabul ederek, dünya­nın en değerli şeyi olarak kabul edeceğiz. İslam Hukukuna göre kadının bırakınız kendisini, zülfünün bir tek teli terazinin kefesine konsa, öbür kefesine de dünyanın bütün altını, gümüşü, doları, petrolü konulsa kadı­nın bir tek zülfünün teli daha ağır basar..... İşte biz Müslümanlar bunu ci­hana duyurabilsek, şu kadın hakları diyen kadınlara duyurabilsek sadece yeminle söylüyorum ki birçoğu İslam'a iltica edecekler, fıtratlarına döne­ceklerdir.

5 yorum:

  1. mst sabah erken koydun okumuştur insanlar. onun için yarını beklemeden koydum benimkini

    YanıtlaSil
  2. Resulülullah (sav) buyurdular ki: "Bir sürüye salınan iki aç kurdun sürüye verdiği zarar, kişinin mal ve şeref hırsıyla dine verdiği zarardan daha fazla değildir."

    YanıtlaSil
  3. Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri aklı yarattığı zaman ona: "Gel!" dedi, o da geldi. Sonra "Geri dön!" diye emretti. O da geri döndü. Bunun üzerine akla şunu söyledi: "Ben, kendime senden daha sevgili olan başka bir şey yaratmadım. Seni, nezdimde mahlukun en sevgilisi olana bindireceğim."

    YanıtlaSil
  4. Resulullah (sav) bir gece yanımdan çıkıp gitmişti. (Benim nöbetimde) hanımlarından birinin yanına gitmiş olabilir diye içime kıskançlık düştü. Geri gelince halimi anladı ve: "Kıskandın mı yoksa?" dedi. Ben de: "Evet! Benim gibi biri senin gibi birini kıskanmaz da ne yapar?" dedim. Aleyhissalatu vesselam: "Sana yine şeytanın gelmiş olmalı" dedi. Ben: "Benimle şeytan mı var?" dedim. "Şeytanı olmayan kimse yoktur" dedi. "Seninle de var mı?" dedim. "Evet, ancak ona karşı Allah bana yardımcı oldu da müslüman oldu" buyurdu.

    YanıtlaSil