23 Haziran 2009 Salı

Bakara; 220

(220) "(Umulur ki) Dünya ve Ahiret hakkında (düşünürsünüz). Sana yetimleri de sorarlar. De ki: Onları yararlı hale getirmek hayırdır. Eğer onlarla karışırsanız onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah bozgunculuk yapanlarla düzeltenleri bilir. Eğer Allah dileseydi sizi zahmete sokardı. Şüphesiz Allah güçlüdür, hüküm sahibidir."

Kur'an-ı Kerim'de yetimler hakkında birçok ayet vardır.... Mesela Ni­sa Suresi'nin 10. ayetinde yetimlerin mallarını haksız yere, zulmederek yiyenlerin karınlarına ateş doldurdukları belirtilir. En'am Suresi'nin 150. Ayeti ile İsra Suresi'nin 34. ayetinde "yetimler ergenlik çağma gelinceye kadar mallarına ancak iyi bir şekilde yaklaşınız" yani İslam'ın koyduğu kurallar içerisinde yaklaşınız, buyuruluyor. Sahabeler bu ayetleri oku­muşlar ve Efendimiz'e soruyorlar: Ya Resulellah! Bende yetim ve yeti­min malı var. Kendisi yönetecek durumda değil, ben yönetiyorum yani velilik veya vasilik yapıyorum, dolayısıyla da bu malı çalıştırıyorum. Böyle olunca da mesela onun hurma bahçesinde bazen hurma yediğim oluyor. Ama Ayette yetim malı yiyen karnına Cehennem ateşi doldur­muştur, diyor, ancak bundan kaçınmak mümkün değil, ne yapsam? Allah (c.c.) cevap veriyor: "Onlar için ıslah, yani işlerini düzeltme sizin için daha hayırlıdır. Eğer siz onlarla karışırsanız, onlar sizin kardeşleriniz­dir. Allah bozgunculuk yapanla, düzelteni bilir." Yani Allah her ikisini de bilir: Yetimin malıyla kendi malını iyi niyetle veya kötü niyetle kimin karıştırdığını ve karıştırış gayesini iyi bilir! Mesela kişi yetimin malını gözetirken, yönetirken onun malından da öğle yemeğini yedi, hiçbir art niyeti yok, bu günah değildir, Allah (c.c.) buna izin vermiş ama adam ye­timin malını yönetirken, kendi malımı yemiyeyim de yetimin malını yi­yeyim derse Allah bunu bilir ve bunu zaten bozguncu olarak niteliyor.

Yetim ise babası ölmüş ve henüz buluğ çağına ermemiş erkek veya kız çocuğuna derler. Eğer baba hayatta olmakla birlikte kaybolmuşsa ve­ya çocuklarına bakmıyorsa, bu çocuklar da hükmen yetim sayılır. Bunla­rın malları topluma emanet edilmiştir. Dedesi, amcası gibi en yakın kişi­ler onun mallarına veli veya vasi olurlar, bunlar da yoksa İslam Devleti onun vasisidir. Peygamber Efendimiz (a.s.v.) "Velisi olmayanın velisi benim (İslam Devletidir)." buyurmuşlardır. İslam Devletinde herkesin mal, can, mesken emniyeti, devlet tara­fından garanti edilmiştir.

Bu Ayeti şöyle de yorumlayabilir, tefsir edebiliriz: Mesela Kur'an Kursları veya İmam-Hatip Liseleri var, yatılı, buralarda 150-200 talebe için yemek çıkıyor. Tabii orada yemeği yapan veya çalışan da yemekten yiyor, acaba bu haram olur mu? Eğer o kişi dışarda yemek yemeye gitse, belli bir vakit kaybı olacak ve belki o kursun veya lisenin işleri kalabile­cektir, dolayısıyla kötü niyetli artniyetler olmamak şartıyla oradan yemek yemek haram olmaz. Ancak eğer bu yemekten evime de götüreyim, ai­lem de, çoluk çocuğum da yesin derse işte bu haram olur, çünkü burada artniyet vardır.

"İfsad edenle, ıslah edeni Allah bilir." Yani bozguncuyla düzelteni Allah bilir ve onların içlerine göre onlara muamele eder.

"Allah dilemiş olsaydı sizin işlerinizi zorlaştırırdı." Ama, "Allah sizin için kolaylığı murad ediyor, zorluğu değil." Din kolaylıktır, zorluk değil. Allah bu işinizi de kolaylaştırmak için onla­rın, yetimlerin malları ile mallarınızı karıştırmada sizin için bir sakınca yaratmadı. Diyelim ki yetimin babasından kalan 1 milyonu sizin de 9 milyonunuz var yetimin parasıyla karıştırıp bir işyeri açıp bunun 10/1 ye­time 10/9 kendinize olacak şekilde iş yapabilirsiniz. Baliğ olduktan son­ra da yetime malını teslim edersiniz, kendi malınızla ayırırsınız. Yani mallarınızı karıştırmanızda bir zorluk ve sakınca yok ama ayrı tutarsanız zorluk vardır.

"Allah herşeye gücü yetendir, hüküm ve hikmet sahibidir." Günü­müzde kanunlar yetim malına fazla riayet etmemektedirler. Meselâ yeti­min 1 Milyonu varsa bunu bankaya yatırıyorlar ve yetim 18 yaşına gel­dikten sonra diyelim ki 15 sene sonra yetime faizleriyle birlikte veriyor­lar. Ama tabii bu faiz parayı korumuyor. Aslında böyle yapılacağına o para bir ortaklığa yatırılabilirdi, ama faize yatırılarak, bankanın parayı yemesi ve dolayısıyla da erimesine göz yumuyorlar ki bu da yetimin hak­kını yemenin bir türüdür.

2 yorum:

  1. İki kadın bir odada deri dikiyorlardı. Bunlardan biri avucuna biz batırılmış olarak dışarı çıktı. Bunu diğerinin yaptığını iddia etti. Dava İbnu Abbas (ra)`a götürüldü, İbnu Abbas dedi ki: "Resulullah (sav) şöyle buyurmuşlardı: "Eğer insanlara sırf iddialarıyla (delil olmadan) talep ettikleri verilseydi, insanlar başkalarının kan ve mallarını istemeye kalkarlardı. Ancak iddia sahibine beyyine gerekmektedir. İddiayı inkar edene de yemin gerekmektedir. (Bu kadına) Allah`ı (yalan yere yemin etmenin günahını) hatırlatın. Ona şu ayeti okuyun: "Allah`ın ahdini ve yeminlerini az bir pahaya değişenler, işte bunlar için ahirette hiçbir nasib yoktur" (Al-i İmran 77). Kadına bu hatırlatıldı. Bunun üzerine kadın suçunu itiraf etti.

    YanıtlaSil