4 Haziran 2009 Perşembe

Bakara 187

(187) Oruç gecesinde hanımlarınızla cinsel ilişkide bulunmanız size helâl kılındı. Hanımlarınız sizin elbisenizdir. Siz de hanımlarını­zın elbisesiziniz. Allah sizin nefislerinize hıyanet edeceğinizi bildi de tevbenizi kabul etti ve sizi affetti. Şimdi onlarla cinsel ilişkide bulu­nunuz ve Allah'ın sizin için yazdığını arayınız. Sabahleyin beyaz ip­lik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyiniz içiniz. Sonra orucu geceye kadar tamamlayınız. Mescidlerde itikafda iken hanımlarınız­la cinsel ilişkide bulunmayınız. İşte Allah'ın sınırı bunlardır. Bunlara yaklaşmayınız. İnsanlar sakınsınlar için Allah âyetlerini işte böyle açıklar.

Orucun geçmiş ümmetlerce de bilindiğini 183.ncü âyetten öğrendik. Oruç farz kılınınca ilk günlerde akşamdan akşama kadar tutulurmuş. Hz. Ömer gece hanımıyla cinsel ilişkide bulununca durumu efendimize sorar bunun üzerine orucun sabahleyin şafak vaktinden gecenin başlangıcı olan gün batımına kadar olduğunu bildirmek üzere bu âyet nazil olur.

Bu arada eşlerimizin durumuda bildirilir. "Siz onlara elbise onlar size elbisedir" buyurulur.

Elbisenin rengine, desenine, dokusuna, yumuşaklığına, sağlamlığına dikkat ettiğimiz gibi eşlerimizin de dinine, ahlakına, faziletine dikkat, edeceğiz ki onlar elbisenin soğuk ve sıcaktan dış etkilerden hain bakışlar­dan koruduğu gibi insanı haramdan korurlar.

Güzel Türkçemizde erkek kadınına "eşim" der. Kadın da kocasına "eşim" der. Aynılıklarını, denkliliklerini anlatan bir kelimedir bu.

Peygamber Efendimiz de; "Kadınlar erkeklerin şıkkıdırlar" yani bir elmayı ikiye böldüğünüzde iki şık olur ya ve bu iki şık birbirine denk olur ya işte kadınlarla erkekler bir bütünün eşit iki parçası gibidirler bu­yurmuş.

Bir de Arabın dilinde "şekaik" kelimesi lâle çiçeği için kullanılır. O zaman aynı toprakdan bitmiş iki çiçek gibi olduğumuzu ifade eder.

"Hanımlarınızla cinsel ilişkide bulununuz ve Allah'ın sizin için yaz­dığını arayınız" cümlesinden yalnız "çocuk edininiz" mânâsı çıkmaz.

Eğer evlilikden gaye yalnız çocuk edinip neslin devamı olsaydı her gece cinsel ilişkide bulunmaya gerek kalmazdı. Allah (c.c.) insana da hayvanlar gibi senede bir defa birleşme arzusu verirdi ve nesil de ürerdi.

Efendimiz (s.a.v.) cinsel ilişkide bulunmanın da büyük sevap oldu­ğunu haber verir.[38]

Ne güzel din değil mi? Niyetiniz güzel olunca yediğiniz sevap, oruç tuttunuz sevap, gece eşinizle yattınız sevap. Hani din zordu?

Sahur yemeğinizi veya cinsel ilişkinizi şafak atmcaya kadar sürdüre­bilirsiniz.

- Ezan okununcaya kadar mı?

- Hayır şafak atıncaya kadar. Allah kimseyi kimsenin zembereğine bağlı kılmamış. Ezan okuyanın saati ileri gitmiş veya geri kalmışsa veya yanılmışsa. Allah'ın saati hiç yanılmaz ve herkese görünür. Kimsenin te­kelinde değildir.

Mescidlerde itikafda iken de cinsel ilişkide bulunmayınız. İtikaf: Halkdan alakayı kesip Hakla beraber olmaktır. Geçmiş peygamberler bu­nu yapmışlar. Hz. Musa kırk gün mikatta kalmış. Peygamber Efendimiz Ramazan'ın yirmisinden bayram namazına kadar her sene on gün itikafa çekilmiştir. Siz de hiç değilse ömrünüzde bir defa da olsa yapınız.

Devamlı itikaf yasaklanmıştır. "İslâm'da ruhbanlık yoktur. İslâm'ın ruhbanlığı cihaddır."

"Allah'ın sınırlarına yaklaşmayın" haram sınırında dolaşmayın şüp­helilerden kaçının ve helaller arasında gezin. Bir koyun sürünüz olsa baş­kasının tarlasının kenarına kadar götürürseniz koyunların tarlaya girmesi­ne engel olamazsınız. Ama sınırdan uzakta tutarsanız engel olabilirsiniz. İnsanlar ve günahların sınırı da böyledir. Kötü arkadaş, kötü çevre, ye kötü yollardan uzak durunuz.[39]

1 yorum:

  1. Enes bin Malik Hz. Rasulullahın (sav) soyle buyurdugunu ıfade etmektedir.

    " İçine düştüğü bir hatanın pişmanlığıyla kıvranan bir insan diliyle istiğfar etmese de affolunur"

    YanıtlaSil