25 Haziran 2009 Perşembe

Bakara; 222,223

222-Sana [kadınların] ay halleri hakkında soruyorlar. De ki: “O bir zayıflık halidir. Bu yüzden, ay hali sırasında kadınlardan uzak durun ve onlar temizleninceye kadar kendilerine yaklaşmayın; temizlendiklerinde ise Allah'ın emrettiği şekilde onlara yaklaşın.”Doğrusu, Allah pişmanlıkla kendisine yönelenleri ve özlerini temiz tutanları sever.

Katade ve Rebi´ b. Enese göre sahabilerin bunu Resulullahtan sormala­rının sebebi, bu âyet inmeden önce insanların, âdet gören hanımlanyla âdet ha­lindeyken aynı evde kalmamaları ve onlarla birlikte yeyip içmemeleridir. Onla­rın bu sorusu üzerine Allah teala bildirmiş oldu ki, adetli olan kadınların adetli hallerinde onlarla sadece cima etmek yasaktır. Onlarla birlikte oturup kalkmakta ve yeyip içmekte herhangi bir sakınca yoktur.

Enes b. Mâlik diyor ki: "Yahudiler, kadın hayızlı iken onunla birlikte bir şey yemiyor, içmiyor ve onunla evde oturmuyorlardı. Sahabiler Resulullahtan bunu sordular ve bunun üzerine Allah teala: SANA [kadınların] ay halleri hakkında soruyorlar. De ki: “O bir zayıflık halidir. Bu yüzden, ay hali sırasında kadınlardan uzak durun ve onlar temizleninceye kadar kendilerine yaklaşmayın; temizlendiklerinde ise Allah'ın emrettiği şekilde onlara yaklaşın.” 209 Doğrusu, Allah pişmanlıkla kendisine yönelenleri 210 ve özlerini temiz tutanları sever.âyetim indirdi. Resulullah da insanlara "Âdet halindeki kadınlarla cinsi münasebet dışında her şeyi yapın." buyurdu.

Mücahidden nakledilen diğer bir görüşe göre, sahabilerin, âdet halinde bulunan kadınlardan sormalarının sebebi şu idi. İnsanlar, kadınlar adetli iken onlara âdetü olan ön taraflarını bırakıp arkadan yaklaşıyorlardı. İşte bunun üze­rine Allah teala, insanlara, hayızlı iken kadınlarına yaklaşmamalarını, onlara an­cak hayızdan temizlendikten sonra ve ön taraflarından yaklaşabileceklerini be­yan etti ve arkadan yaklaşmalarını haranı kıldı.

Nüdbe diyor ki: "Beni, ya Meymune.bint-i Haris veya Hafsa bint-i Ömer Abdullah b. Abbasın hanımına gönderdi. Ben, Abdullah b. Abbasın hanımının döşeğinin, Abdullah b. Abbasın döşeğinden ayrı olduğunu gördüm. Bunların, birbirlerinden uzak durmalarından dolayı böyle yaptıklarını zannettim. Abdul­lah b. Abbasın hanımına, kendi döşeği ile kocasının döşeğinin ayrı olmasının sebebini sordum. O da bana dedi ki: "Ben adetliyim. Adetli olduğum zaman dö­şeğimi ayınnm." Geri dönüp meselyi Meymuneye veya Hafsaya anlattım. O be­ni tekrar Abdullah b. Abbasa gönderdi. Ona şunları söylememi istedi: "Annen (müminlerin annesi) sana diyor ki: "Yoksa sen Resulullahm sünnetinden yüz mü çevirdin? Allaha yemin olsun ki Resulullah, hanımlarından biri hayızlı iken onunla bir yatakta yatardı. İkisinin arasında, dizlerine kadar örten elbiseden baş­ka bir şey yoktu."


223-Eşleriniz sizin nesil yetiştiren tarlanızdır. Tarlanıza dilediğiniz şekilde varın. Kendiniz için ilerisini düşünerek hazırlık yapın. Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ve bilin ki O'na mutlaka kavuşacaksınız. Ve sen de (Ey Peygamber,) imana erişenleri müjdele.

Kadınlarınız sizin, çocuklarınızı yetiştirdiğiniz tarlanızdır. O halde kadın­larınıza normal cins-i temas yolundan olmak şartıyla, istediğiniz gibi ve istediği­niz taraftan cinsi münasebette bulunun. Kendinize âhiret için salih ameller ha­zırlayın. Ve Allanın koymuş olduğu hudutları aşmak ve isyana yaklaşmaktan korkun. Bilin ki âhirette ona kavuşacaksınız. O size, amellerinizin karşılığım verecektir. Ey Muhammed, kıyamette kurtulacakları ve cennette ebedi kalacak­ları hususunda müminleri müjdele.

Abdurrahman b. Sabit diyor ki:

"Ben, Abdurrahmanin kızı H af sanın yanına vardım ve dedim ki: "Ben senden bir şey soracağım amma onu sormaktan utanıyorum." Hafsa dedi ki; "Ey kardeşimin oğlu utanma." Ben de: "Sorum, kadınlara tabii yoldan olmak üzere arkadan yaklaşmaktfr." dedim. Hafsa dedi ki: "Ümmü Seleme bana anlattı ki Ensar, kadınları yüzükoyun yatırarak onlara yaklaşmazlardı. Zira Yahudiler: "Kim karısını yüzükoyun yatırarak ona yaklaşırsa çocuğu şaşı olur." diyorlardı. Muhacirler Medineye gelince Ensardan kadınlarla, evlendiler, Oniar, hanımlarını yüzükoyun yatırarak yaklaşmak istediler. Bir kadın bu hususta kocasının isteği­ni reddetti ve ona dedi ki: "Ben, Resulufİaha varıp bunu sormadıkça bunu yapa­mazsın," Kadın, Ümmü Selemenin yanına varıp meseleyi ona anlattı. Ümmü Seleme ona: "Resulullah gelinceye kadar otur bekle." dedi. Resulullah gelince de o kadın sorusunu sormaktan utandı ve dışarı çıktı. Meseleyi Resulullaha Üm­mü Seleme anlattı. Resulullah "Ensarlı kadını çağır." dedi. Ümmü Seleme kadı­nı içeri çağırdı. Resulullah da ona: "Kadınlar sizin tarlanızdır. O halde tarlanıza istediğiniz şekilde yaklaşın." âyetini okudu ve "Tek yoldan." dedi.

Taberi diyor ki: "Bu görüşlerden doğru olanı, bu ifadenin mânâsının, "Kadınlarınıza dilediğiniz yönden yaklaşın." Yani, tabii yoldan olmak şartıyla kadınlarınıza otururken, ayakta iken, yatarken, eğilirken, ön taraftan, arka taraf­tan yaklaşın." diyen görüştür. Taberi sözlerine devamla ve özetle şunları zikret­miştir: "Burada geçen kelimesi Arapçada bir şeyin yönü ve yolunu sor­ma edatıdır. Nitekim Hz. Zekeriyya da bu edatı kullanarak Meryeme gelen ye­meklerin hangi yönden ve hangi yolla geldiğini sormuş Meryem de ona: Allah tarafından geldiğini söylemiştir. Olayı anlatan âyette şöyle buyuruiuyor: "Zeke­riyya Meryemin bulunduğu mihraba her girdiğinde onun yanında rızık buldu. Bu sana nereden ey Meryem?" dedi. Meryem de ona: "Allah tarafmdandır." dedi. [40] Her ne kadar, bir şeyin yönünü sorma edatı olan kelimesinin mânâsı ile bir şeyin yerini sorma edatı olan "Nerede" kelimesinin mânâsı ve bir şeyin durumunu sonu a edatı olan "Nasıl" kelimesinin mânâsı birbirine yakın iseler de aslında bunlar farklı şeylerdir. Fakat bunlann-birbirlerine yakın olmaları, inüfessirlerin bunları birbirlerine kandırmalarına se­bep olmuş ve bu âyette zikredilen kelimesini bazıları bazılan hatta bazıları da ne zaman" mânâlarında izah etmişlerdir. Hal­buki bu kelimelerin farklı oluşları bunlarla sorulan sorulara verilen cevaplarla ortaya çıkmaktadır. Mesela: "Bu mal sana hangi yönden gel­eli?" denildiğinde cevabı: "Şu ve şu yönlerden geldi." şeklinde olur. "Malın nerede?" şeklinde sorulduğunda cevabı: "Malını filan yerdedir." şeklin­de ojur. "Halin nasıl?" diye sorulduğunda cevabı "İyiyim" şeklinde olur. İşte bütün bu izahlar gösleriyorki kelimesini "Nereden" "Nasıl" ve "Ne zaman" mânâlarında izah etmek isabetli değil "Ne yönden?" şeklinde izah etmek doğrudur. Bu itibarla bu âyete dayanarak kadınlara makatlarından yakla­şılabileceğini söylemek tutarsızdır. Çünkü âyette "Kadınlara dilediğiniz yerden yaklaşın" Duyurulmuyor, "Dilediğiniz yönden yaklaşın" buyuruiuyor. Yönlerin farklı oluşu, yaklaşılacak yerin farklı oluşunu gerektirmez. Aynı yer de olabilir. Nitekim hadis-i şeritlerde, farklı yönlerden de olsa aynı yere yaklaşılması emre­dilmiştir. Bu da kadınların tabii olan cinsel organlarıdır. Aynca kadınların ma­katlarından hangi ekin (döl) beklenir ki, oraya "Tarla" densin ve kadınlara o yönden yaklaşılması emredilmiş olsun?"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder