17 Nisan 2009 Cuma

Bakara 92,93,94,95

(92) Andolsun, Musa size apaçık delilleri getirdi. Sonra siz Onun ardından buzağıyı (ilah) edindiniz. Siz o zalimlersiniz.

Size Musa delillerle geldi. Tevrat'la geldi. Mucizelerle geldi. Ama Ondan sonra siz hemen buzağıyı ilah yaptınız. Kendinize put edindiniz. Siz zalimler olarak o buzağıyı kendinize ilah ediniverdiniz. Bir tarafta Musa (a.s.) ve Onun getirdiği Tevrat, O Rabbinden kelâmı almak üzere gidiyor. Ama beri tarafta bir kısım insanlar Allah'a imanın yanında, buza­ğıdan bir ilah yapıp onun etrafında da tapınma merasimini yerine getiri­yorlar.

Günümüzde de "Allah'a iman ediyorum, peygamberi kabul ediyo­rum, kitaba da iman ediyorum ama filanın izinden ayrılmam" diyenler ile "ineğe de tapmıyoruz" diyenler aynıdırlar. İnek yine süt verir. İneğin yavrusu olur. Yani topluma bir faydası olur. Bunun ise hiç bir faydası yok. Bir âyet-i kerîmede geçtiği gibi:

"Eğer sinek ondan bir şey alsa o putcağız onu geriye alamaz,." Yani sinek üzerine konsa, kanını içse bir şey yapamaz. Ama insanlar ona tapınmaya devam ederler. Ve böylelikle de onlar kendilerine zulmederler.


(93)Sizden kesin söz almış ve Tur'u tepenize dikmiştik, "Size verdiğimize kuvvetle sarılın ve dinleyin" demiştik "İşittik ve karşı geldik" dediler de inkarları yüzünden buzağı sevgisi kalblerine sindirildi. De ki, "Eğer inanmışsanız, imanınız size ne kötü şey emrediyor?"


Hani sizden söz almıştık. Başınızın üzerine Tur'u kaldırmıştık. Tur Dağı'm başlarının üzerine kaldırıyor Allah (c.c.) ve size verdiklerimizi sımsıkı tutun ve de işitin,bu Tevrat'a sımsıkı sarılın ve iyi dinleyin diye. Tur dağını Allah (c.c.) şöyle bir kaldırıyor. Bu bir mucize. Yahudi ırkını bir meydanda topluyor Allah (c.c.) üzerlerine Tur Dağını kaldırıyor. Tev­rat'a sımsıkı sarılın ve iyi dinleyin diyor Allah (c.c.)

Eğer dinlemez ve iman etmezlerse tepelerine iniverecek. Böyle bir hal. işittik Yâ Rabbi diyorlar ve isyan ediyorlar. Dağ geriye çekilince isyan ettik diyorlar. Çünkü, küfürleri sebebiyle gönüllerine buzağı sevgisi içirilmişti diyor. Gönüllerine buzağı sevgisi verildiğinden dolayı ki, bu küfürleri sebebiyle olur. Onun içindir ki, Tevrat'ı işittik diyorlar ama hemen ardından "isyan ettik "diyorlar.

Günümüzde bizim gönüllerimizde Allah'a şükür buzağı sevgisi yok. Yani bir put sevgisi mü'minlerimizde, Müslümanlarımızda yoktur. Fakat nerdeyse put yerini alacak olan mal sevgisi vardır. Yani bir çok ibadeti­mizi, bir çok gayret-i diniyyemizi yok eden mal sevgisidir. İnsanların yirmidört saatinin çoğunluğunu alan mal sevgisidir. Onun için mal üzerine çok âyet-i kerîme vardır.

"Mallarınız ve evlatlarınız sizin için bir fitnedir, bir imtihandır" diyor Allah (c.c).

O imtihanda başarılı olmamız gerekiyor. Hani imtihanda sorular var­dır. Beş tane, on tane, yüz tane soru vardır. Sorunun cevabını verirse başarılı olur. Bizim de imtihan sorumuz iki tanedir. Evlatlarımız ve de mallanmızdır. Eğer bu iki imtihandan başarılı çıkacak olursak Cenneti ve devleti kazanıyoruz. Şayet iki imtihanı kaybedecek olursak o zaman iki dünyada da kaybediveriyoruz.

Hocanın bir tanesi şöyle diyor: Arkadaş diyor insanlar kurbağa gibi­dir. Kurbağayı sudan eline alıyorsun. Besliyorsun, büyütüyorsun suyu unutturmuş oluyorsun . Elinde beslerken, okşarken, severken suyu untturuyorsun diyor. Bir gün böyle göl kenarından giderken pır uçuveriyor .Benim de sohbetime bazı arkadaşlar geliyorlar. Böyle Cenneti görür gibi anlatıyorum kendilerinden geçiyorlar . Tamam bunlann dünya ile olan ilgisini kestim diyorum . Fakat dışarı çıkınca dükkânı görüverdi mi çek, senet, avrat aklına geliyor. Pır gidiveriyor "diyor.

Leylek yumurtasını adamın biri almış, tavuğun altında kuluçkaya koymuş. Yirmibir gün sonra tavuk civcivleriyle beraber leylek de çıkmış. Ama bir kaç gün sonra leylek pır uçmuş gitmiş. Kendi yerine gitmiş.

Onun için dünya sevgisi nerdeyse buzağı sevgisi gibi. Yani Benî İs­rail'in buzağı sevgisi gibi olmuş. Rabbim "kalplerine içirildi" diyor. "Küfürleri sebebiyle o buzağı kalplerine içirildi" diyor Rabbim. Ama kü­fürleri sebebiyle. Yani Allah (c.c.) insanları kâfir yapmıyor. Onlar kâfirliği arzu ediyorlar, bu sefer de put onlara sevimli gelmeye başlıyor diyor.

"Ne kötü bir şeyi emrediyorsunuz" de onlara. "Eğer mü'minseniz, şu imanınız size ne kötü şeyi emrediyor."


(94) Deki: "Allah katında ahiret yurdu diğer insanların değil de özellikle sizin ise ve eğer sözünüzde de doğru iseniz hemen ölümü is­teyin."

Eğer ahiret hayatı Allah katında yalnız ve yalnız size aitse, yani in­sanların dışında yalnız size aitse, yani ahiretteki Cennet yalnız Yahudi ır­kına aitse öyleyse ölümü arzu edin. Eğer doğru söylüyorsanız ölümü iste­yin.

Hani köhne bir eviniz vardır. Allah mal, mülk verdi. Artırdınız çok güzel bir ev yaptınız. Manzarası güzel, evin kendisi güzel. Bir an evvel yeni ve güzel eve taşınalım diyorsunuz. Yahudiler diyorlar ki, ahiret ha­yatı da bizimdir. Bize aittir. Rabbim diyorki, Öyleyse cennet sizinse bu­yurun intihar edin ve hemen ahirete gidin. Yani bu işin garantisi yok. Âyet-i kerîmenin bize bakan tarafı hiç kimse kendisi hakkında ben Cen­netliğim demesin. Benim şıhım da Cennetlik "demesin. Yani Cennetle müjdelenen peygamberler ve Peygamber Efendimiz (a.s.v.)'m müjdeledi­ği sahabenin dışında, filan şahıs Cennete gider garantisi yok. Eğer Cen­nete gitme garantisi varsa, buyursun köhne evden yeni eve taşındığı gibi, bu dünyadan çeksin gitsin. Onun için kesinlikle Cennet bizimdir diyeme­yiz. Ama kesinlikle cennet Allah'a iman edenlerin ve amel-i salih işleyen­lerindir deriz. O kim bilemeyiz. Biz Öyle olmak için gayret ederiz. Yani imanı kamille ölmek, amel-i salih üzere ölmek için Rabbimize dua eder vp. de o doğrultuda çalışırız.



(95) "Bunu önceden elleriyle yaptıkları (kötü işler) nedeniyle istemeyecckler. Allah zalimleri bilendir."

Bu yaptıklarını biliyor onlar. Yaptıklarından dolayı da ölümü kesin­likle istemezler. Cennet bizimdir diyorlar. Ama Rabbim hadi Ölün öyley­se dediğinde, ölümü de hiç temenni etmezler. Niye, yaptıklarını biliyor­lar. Kendi elleriyle yaptıkları zulmü biliyorlar, inkârı biliyorlar. Ve Cen­nete de gidemiyeceklerini, Cehennemi boylayacaklarını biliyorlar.

Allah zalimleri gayet iyi bilmektedir.

2 yorum:

  1. Konu : Arkadaşın Vasfı
    Ravi : Ebu Musa
    Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "İyi arkadaşla kötü arkadaşın misali, misk taşıyanla körük çeken insanlar gibidir. Misk sahibi ya sana kokusundan verir veya sen ondan satın alırsın. Körük çekene gelince ya elbiseni yakar yahut da sen onun pis kokusunu alırsın."

    YanıtlaSil
  2. mst.

    cumartesi koydum farzedin. :)

    YanıtlaSil