29 Nisan 2009 Çarşamba

Bakara ; 120,121,122,123

(120) Sen onların dinine uymadıkça, ne Yahudiler ne de Hıristiyanlar asla senden hoşnut olmazlar. Deki: "Gerçekten doğru yol, Allah'ın yoludur." Sana gelen bu ilimden sonra onların arzularına uyarsan, Sana Allah 'tan ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.

Allah (c.c.) bugün müslümanların dünya genelindeki müslümanların özellikle Türkiye'deki müslümanların bir yanılgısına 1400 sene evvelinden cevap veriyor ve doğrusunu bildiriyor bize.

Allah (c.c.) Yahudiler ve Hıristiyanlar, siz onların dinine girmedikçe yani Yahudi ve Hıristiyan olmadığınız müddetçe asla sizden hoşlanmazlar diyor. 70-80 seneden beri biz de sizin gibi olduk, bak sizin gibi giydik, sizin gibi yazıyoruz. Yazıyı eskiden sağdan sola doğru yazardık. Sizin hatırınıza soldan sağa doğru yazmaya başladık. Eskiden tepeden tırnağa giyinirdik, sizin hatırınıza altıda üstüde kaldırıverdik, cıbıldak dolaşmaya başladık. Sizin gibi içiyoruz, sizin gibi düşünüyoruz, sizin gibi geziyoruz dedik, adam "yo dedi". Niye yo? dedi. "Yahudi olmadınız, Hıristiyan olmadınız" diyor.

Allah (c.c.) kesinlikle bize bildiriyor.

Yahudiler ve Hıristiyanların dinlerine girmediğiniz müddetçe onlar sizden hoşnut olmayacaklardır. Razı olmayacaklardır. Biz bir yol arıyoruz. Daha önce NATO'ya girmişiz. Topyekün Müslümanlar girmedi de yukardaki adamlar girmişler. Yani kendi kendilerine gelin güvey olmuşlar. Yoksa bu halka hiç sorulmamış girelim mi diye. Bir yol aranıyor. NATO yolu denmiş. Birleşmiş Milletler denmiş. Şimdi de AT yolu deniliyor. Yani buraya girerseniz kurtulursunuz diyorlar.

Allah (c.c.) de diyor ki, Yahudiler ve Hıristiyanların dinine girmezseniz onlar sizden razı olmazlar. De ki gerçek yol Allah'ın yoludur. Yani AT'nin yolu değil, putun yolu değil, Allah'ın yoludur. Kendinize yol mu arıyorsunuz? Buyurun gerçek yol Allah'ın yoludur. Sana bu ilim geldikten sonra da Sen onların nevasına uyarsan yani kendi akıllarından yazdıkları kanunlara tabi olursan, Allah tarafından Sana bir dost da yoktur, bir yardımcı da.yoktur diyor. Ahiret için söylenmiş âyetler değil bunlar. Bu dünya içinde geçerli âyetlerdir. Ahiret için de geçerlidir. Allah'ın yolu bu tarafta dururken, Allah'ın yolu işte burda. Öbür tarafta da AT'nin veya putun yolu var. Eğer sen o AT’nin veya putun yoluna tabi olursan, bu ilim de yani Kur'ân'da sana verildikten sonra uyarsan, o zaman Allah'ın yardımı senin üzerinden kalkar. Ve öyle de olmuş. Biz Allah'ın Kitabına tabi olmayı bırakıp, başkalarının kitabına tabi olmaya başladığımızdan bugüne kadar hâlâ belimizi doğrultamamışız. Değil öyle gelişmiş ülkeler arasında sayılmak, "gelişmekte olan ülkelerde de hatır için söylüyorlar. Onurumuzu kırmamak için söylüyorlar. Daha da bu yolda belimizi doğrultmamız mümkün değil. Hani birisi önde gider, birisi de onu taklit ederse, takip ederse, takip etmeyi Türkçe kullanıyoruz. Takip aslında Arapça bir kelimedir. Takip, adamın ökçesinin bastığı yere basarak gitmektir. Eğer takip edecek olursanız o adamı hayat boyu geçmeniz mümkün değildir. Yani önünüzdeki birinin izini takip edeceksiniz, o adamı geçmeniz mümkün değildir. Çünkü adamın izine gözünü alıştırmışsın, o iz olduğu müddetçe gideceksin. Baktın ki, adam durmuş, sen de duruyorsun. Vardır bir hikmeti diyor. O duruyor sen duruyorsun, o yürüyor sen de yürüyorsun.

Hani buna misal olarak şunu verirler. Bir zamanlar denizlerde hakim olan Portekizlilermiş. Adamların kalyonlarıyla önlerine çıkanları ezip gidiyorlarmış denizlerde.

O gün için Osmanlı'nın sultanına da efendim biz de kalyon yapalım demişler. Demiş ki, kalyonu yaparsak onları takip etmiş oluruz. Ve onları hayatta geçemeyiz. Biz de kendimize has gemi icat edelim, demişler. Kadırgaları icat etmişler. Ve kadırgalarla kalyonlar Akdeniz'de çarpışınca kadırgalar, kalyonlara galip gelmiş. Ondan sonra da gemicilik sanayisinde de birinci sırayı almışlar. Eğer bir kalyon yapmaya kalksalardı bitmişti. Portekizliler bir başka modelini yapacaklardı, bunlar da o modeli alacaklardı. Ondan sonra onlar bir modele gideceklerdi, bunlar onu takip edeceklerdi ve ömür böylece zillet içerisinde geçmiş olacaktı.

Koşuda adamlar rekor kırmaya koşarken birbirlerini takip etmiyorlar. Hepsi ben öne geçeyim diye çalışıyor ve içlerinden bir tanesi de kazanıyor tabi ki.

Allah (c.c.) burada takip etmeyi tabi olmak kelimesiyle ifade ediyor. Eğer onlara tâbi olmuş olsaydın o zaman Allah da senden yardımını kesiverirdi diyor. Yol arıyorsan Allah'ın yoludur.


(121) Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler,onu hakkını vererek okurlar. İşte onlardır ona iman edenler. Kim ona küfrederse, onlar zarara uğrayanların ta kendisidir.

Bunun tefsirinde İbni Abbas (r.a.) diyorki: "Maharici Huraf a riayet ederek" yani harflerin hakkını vererek, mânâsını anlayarak, anladığı mânâ ile amel ederek" diye anlatmışlar. Yani hakkıyla Kur'ân okumak denilince hatıra bu gelmelidir. Hani bazı arkadaşlarımız okuyorlar, hakikaten güzel de okuyorlar, hayran da oluyoruz. Belki biz sesinin güzelliğine hayran oluyoruz. Ne güzel okudu yahu filan diyoruz. Benim çok sevdiğim bir arkadaşım Kur'ân okumaya yeni başlamıştı. Elif-Ba' dan başlamıştı. Şimdi Kur'ân'ı baştan sona her hangi bir âyetini okusanız şunu kastediyor diyebiliyor. Arapça bilmiyor da, bu âyette şu anlatılıyor diyor. Yani tefsirinden ve mealinden o kadar çalışmış ki, bu âyet şunu kastediyor diyebiliyor.

O arkadaş diyor ki; Camide cemaatla namaz kılıyoruz. İmam efendi namazda yani cehri olan namazlarda akşam, yatsı ve sabah namazlarında okuduktan sonra yani namaz kılındıktan sonra diyordum ki, hocam teşekkür ederim. Bugün şöyle bir mesaj verdiniz cemaate diyorum. Hoca vallahi ben okuduğumun anlamını bilmiyorum diyormuş. Bu okumak değildir. Yani hakkıyla okumak değildir. Okumaktır da hakkıyla okumak değildir. Hakkıyla okumak biraz önce dediğimiz gibi harflerinin hakkını vererek, mânâsını bilerek bildiği mânâ ile amel ederek okumaktır. Bildiği mânâ ile amel etmeyen adamın hali çok afedersiniz, benzetmesi belki biraz hoş değil ama, çocuğa evlilik hakkında bilgi veriyorsunuz, kitap okutuyorsunuz, bilgi veriyorsunuz, sonra da dünyanın en güzel kızıyla çikolatayı yan yana koydunuz mu, çocuk 7-8 yaşında olduğu için çikolatayı alıp geçip gidiyor. Oğlum gelini al kızı al, hayır çikolatayı alıyor. Çünkü anlamıyor, yani öğrendiğini tatbik edecek kıvama gelmemiş çocuk. Burada da adam mânâsını bilir. Âyet-i kerîmeyi baştan sona kadar anlar, ama amel etmemişse bu adam baliğ olmamış demektir. Şeyh Sadiyi Şirazi'ye sormuşlar, "Efendim insanın baliğ olma yaşı kaçtır?" demişler, "Fakihlere sorarsanız fıkıh kitaplarında erkek ihtilam olursa, kadın da âdet görürse akıl baliğ olmuş diye yazar. Ama bana göre bir adam kârıyla zararını bilemezse, küfürle imanın arasını fark edemezse kırkına da gelse o adam akıl baliğ olmamış demektir" diyor.

Akıl baliğ olmamış bu insanlara mânâsını anlamadan okuyanlar, mânâsını bilip de amel etmeyenler, bir yerde akıl baliğ olmamış insanlardır. Yani o zevkten tatmamış insanlardır. Hakkıyla okuyanlar, işte onlardır iman edenler. Hakkıyla okuyanlardır gerçekten iman edenler. Kim de onu inkâr ederse, küfrederse, hüsrana uğrayanlar da işte onlardır, zarara girenler işte onlardır diyor Allah (c.c).

Bu konuda başka âyet-i kerîmeler de var. Yani hakkıyla okuyanlar, okumayanlar konusunda. Ehli kitaptan Allah'ın Kitabı olan Tevrat'ı, Al­lah'ın Kitabı İncil'i hakkıyla okuyan insanlar vardır. Kasas: 52, 53,54


(122) Ey İsrailoğulları, size verdiğim nimetimi ve sizi âlemlere üstün kıldığımı hatırlayın.

Tevrat’a sarıldıkları oranda yücelmişler! Tevrat'tan uzaklaştıkça alçalmışlar.


(123) Hiç bir kimsenin hiç bir kimse adına ödeme yapamayacağı, hiç bir kimseden fidye kabul edilmeyeceği ve hiç bir kimseden de şefaat kabul edilmeyeceği o günden sakının.

Aracı da geçerli değil orada. Kâfirler için bir kere aracı hiç yoktur. Şefaat da yoktur onlara. Kâfirlere şefaat yoktur. Onlara yardım da olunmaz. Yani melekler yardım etmez, insanlar da yardım etmez.

Onun kazancı da, malı da, askerî gücü de, ekonomik gücü de fayda vermemiştir diye Tebbet Sûresinde okuyoruz.

2 yorum:

  1. Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir grup, Kitabullah`ı okuyup ondan ders almak üzere Allah`ın evlerinden birinde bir araya gelecek olsalar, mutlaka üzerlerine sekinet iner ve onları Allah`ın rahmeti bürür. Melekler de kanatlarıyla sararlar. Allah, onları, yanında bulunan yüce cemaatte anar."

    YanıtlaSil