25 Nisan 2009 Cumartesi

Bakara 112,113,114

(112) "Hayır, kim muhsin olarak (Allah'ı görmediği halde görür gibi) yüzünü Allah'a teslim ederse işte ona Rabbi katında ecir vardır. Onlar için korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar."

Kim yüzünü Allah'a teslim ederse, özünü Allah'a teslim ederse yani müslüman olursa, o muhsin olarak sözü güzel, özü güzel, yaptığı güzel, herşeyİ güzel olur. Kim yüzünü ve özünü Allah'a teslim eder, müsîüman olursa, onun mükâfatı Rabbi katındadır. Onun için korku da yoktur, onun için hiç bir hüzün de yoktur diyor Allah (c.c).

Yani Cennete Müslüman gidecek diye biz kendimiz söylemiş olsay­dık, aynen Yahudi ve Hıristiyan'ın durumuna biz düşmüş olurduk, doğru. Ama bunu biz söylemiyoruz.

Yahudi'yi, Hıristiyan'ı, Cenneti, Cehennemi yaratan Allah (c.c.) di­yor ki, Cennete Müslüman gidecektir. Hz. Musa (a.s.) zamanındaki Ya­hudiler de Müslüman idiler. Yani Tevrat'a göre amel ediyorlardı, Cennete gidecekler. İsa (a.s.)'m zamanında yaşayan İsa (a.s.)'a iman eden ve İncil'i kabul eden insanlar da Müslümandı ve Cennete gideceklerdir.

Kur'ân'a iman eden ve Kur'ân doğrultusunda hareket eden insan da Cennete gidecektir, ama bu üç kitabı sapıtan, tahrif etmeye çalışan ve onun emrini çiğneyip yasaklarına riayet etmeyen kişiler Cennete gitme­yeceklerdir. Yani Allah'ın emirlerine bağlanan, özünü ona teslim eden, sözü güzel, özü güzel, yaptığı güzel, işlediği güzel yani yaptıkları Al­lah'ın emrine uygun olan kişi Cennete gidecektir.

Peygamber Efendimiz (a.s.v.)'a Cebrail (a.s.) gelerek İhsan nedir? diyor. İhsan:

"Allah'ı görür gibi ona ibadet etmendir. Her ne kadar sen Allah'ı görmüyor isen de, Allah seni görmektedir" buyuruyor Allah Rasûlü(s.a.v.). yani caddede gidiyorsunuz. Allah (c.c.) beni görüyor diye gözüne sahip olacaksın. Konuşurken Allah (c.c.) benim konuştuklarımı duyuyor ve işitiyor diyecek ve diline sahip olacaksın. Mesela uzun yolda giderken radara yakalanmamak için radarın olduğu yerlerde arabanın hızını 90km. hz. nın üzerine çıkartmıyorsunuz; radar burada tesbit eder ilerde po­lis ceza keser diye.

Bu dünyada da bizim radarlarımız meleklerdir. Allah (c.c.) kendisi görüyor. Melekler de her yaptığımızı kaydediyor, radar gibi ilerde mah­şer günündeki meleğe teslim ediyor. Orada cezalar biçilecektir. Öyle ise Allah (c.c.)'nün sınırını yaşantımızda aşmamaya dikkat etmemiz gereki­yor.


(113) Yahudiler, “Hıristiyanlar bir temel üzerinde değiller” dediler. Hıristiyanlar da, “Yahudiler bir temel üzerinde değiller” dediler. Oysa hepsi Kitab’ı okuyorlar. (Kitab'ı) bilmeyenler de tıpkı bunların söyledikleri gibi demişti. Artık onların aralarında uyuşamadıkları davada, kıyamet gününde hükmü Allah verecektir.

Yahudiler, Hıristiyanlar hiç birşey değil canım. Kitapları da birşey değil, peygamberleri de birşey değil diyorlar.

Hıristiyanlar da diyorlar ki, Yahudiler hiçbir şey değil.İkisi de kitap okuduğu halde böyle diyorlar. Yahudiler de, Hıristiyanlar da İncil ve Tevrat'ı okumalarına rağmen, Hıristiyanlar, Yahudiler'i inkâr ediyor, Ya­hudiler de Hıristiyanlar'ı inkâr ediyor.

Hiç birşey bilmeyen müşrikler de onların dediklerini söylüyor. Yani Mekkeli müşrikler, "Vallahi Yahudiler de birşey değil, Hıristiyanlar da birşey değil,bunlarınki sahtekârlık" diyorlar.

Rabbim ne güzel ifade etmiş. Günümüzde de bir müşrik, yani Yahu­diliği de, Hıristiyanlığı da inkâr eden, müslümanlığı hiç kabul etmeyen bir adam, diyorki; "Din insanları uyutmak için insanların icat ettiği bir afyondur."

Rabbim de aynen bunu veriyor; Dinler hakkında hiçbir bilgisi olma­yan müşrikler de Yahudi ve Hıristiyanlar'in birbirleri için söyledikleri şe­yin aynısını söylüyorlar. Bunların ikisi de boş şeylerdir. İnsanları uyutmak için icat edilmiş afyondurlar diyor.

Ama bizim özelliğimiz ye güzelliğimiz şurdan geliyor: Aslında Musa (a.s.) Allah'ın peygamberidir. Peygamberimiz gibi peygamberdir. İsa (a.s.) Allah'ın peygamberidir, ve Peygamber Efendimiz gibi bir peygamberdir. Onların getirdiği Tevrat ve İncil, Allah'ın kelâmı olması bakımın­dan Kur'ân'dan hiçbir farkı yoktur. İkisi de Allah (c.c.)'nün kelâm sıfatı­dır. Öyleyse hiçbir ayrım yapmayız.

"Peygamberleri arasında hiç ayırım yapmayız" diye yatsı namazının sonunda Bakara sûresinin bu en son âyet-i kerîmesini de okuyoruz.

Yani böylelikle biz orta bir ümmetiz. Allah (c.c.) "Sizi orta ümmet kıldık" diyor.

Ne ifratta olmalıyız, ne de tefritte olmalıyız. Allah kıyamet gününde onların ihtilaf ettikleri konularda hükmünü verecektir. Yani hangisi boşmuş, Yahudi mi, Hıristiyan mı yoksa her ikisi mi, yoksa müşrikler mi da­ha boşmuş Allah (c.c.) hükmünü o gün verecektir.


(114) Allah’ın mescitlerinde onun adının anılmasını yasak eden ve onların yıkılması için çalışandan kim daha zalimdir. Böyleleri oralara (eğer girerlerse) ancak korka korka girebilmelidirler. Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük bir azap vardır.

"Allah'ın mescitlerinde Allah'ın ismini anmaktan insanları alıkoyan kişiden daha zalim kim vardır?" Yani yoktur demek isteniyor. Allah'ın mescitleri camilerdir. Sultan Ahmet Camii, Süleymaniye Camii, Gazi Atik Ali Paşa Camii, Yeni Cami, Ayasofya Camii yani bu camilerde Al­lah'ın ismini anmaktan alıkoyandan daha zâlim kimse yoktur.

Onları tahrif etme konusunda da yarış yapan, koşan kişiden daha za­limi yoktur diyor. Allah Mescid deyince bir bunları anlıyoruz, bir de mescid Peygamber Efendimiz (s.a.y.)bir hadis-i şerifinde; "Yeryüzü bana mescit kılındı" diyor. Yani yeryüzünde Allah'ın adının anılmasını engel­leyen ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaran kişiden daha zalim kişi yoktur mânâsı da vardır. Ancak asıl gaye camilerdir. Yani Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa,.Mescid-i Nebi, Mescid-i Ayasofya, Mescid-i Sultan Ahmet gibi mescitler.

Bu kişiler oraya girerlerse bile ancak korkarak girmelidirler, titreye­rek girmelidirler. Yani Müslümanlar yönetimi almalı ve bu zalimler ora­ya illa girecekîerse bir korku içinde girmelidirler. Dünyada onlar için rüsvaylık vardır. Ahirette de büyük azap vardır diyor Allah (c.c.) Bu Allah'ın mescidinde, yeryüzünde Allah'ın isminin anılmasını en­gelleme konusunda dünyada bütün kâfirler el birliği yapıyorlar. Mescit­lerde de Allah'ın ismini engelleme faaliyeti hâlâ devam etmektedir. Mânâsını anlamadan Allanın adını veya Kur'an'ı zikrederseniz kimse ka­rışmaz size.

Gelin bunu bir de mânâsını anlıyarak söyliyelim derseniz, karşınıza biri çıkar. Mesela hacca gidenler.

"Yarabbi senin davetine icabet ediyorum. Senden başkasının daveti­ne icabet etmiyorum. Senin bir ortağın yok mülkünde. Bazıları mülkünde ortaklık iddiasında bulunuyorlar. Onları da reddederek gidiyorum. Sen varsın, teksin, birsin. Öyleyse Senin davetine icabet ediyorum.

Beni aslında Amerika da davet ediyor. Rusya da davet ediyor. Ya­rabbi "Senin davetine geliyorum" diye açıktan mânâ vererek biri bağıracak olursa vay sen yürüyüş yapıyorsun diyerek Önüne silahlı adamlar çıkar.

Harem-i Şerif de de çıkar, burada da çıkar, her tarafta çıkar. Mânâsını an­lamadan söyliyeceksiniz demek isterler. Halbuki: "Doğu da, batı da Allah'ındır. Her nereye dönerseniz Al­lah'ın vechi (kıblesi) orasıdır. Şüphesiz Allah her şeyi kuşatan her şe­yi bilendir."

2 yorum:

  1. Konu : İman ve İslam`ın Fazileti
    Ravi : Ubade İbnus-Samit el-Ensari
    Hadis : Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdular: "Kim Allah`tan başka ilah olmadığına Allah`ın bir ve şeriksiz olduğuna ve Muhammed`in onun kulu ve Resulü (elçisi) olduğuna, keza Hz. İsa`nın da Allah`ın kulu ve elçisi olup, Hz. Meryem`e attığı bir kelimesi ve kendinden bir ruh olduğuna, keza cennet ve cehennemin hak olduğuna şehadet ederse, her ne amel üzere olursa olsun Allah onu cennetine koyacaktır."

    YanıtlaSil