115-Doğu da Allah'ındır, batı da. Artık nereye dönerseniz dönün, orada Allah'a dönmüş olursunuz. Şüphe yok ki Allah'ın lütfü, rahmeti boldur, o her şeyi bilir.
Doğu da Allah'ındır. Batı da Allah'ındır. Ne tarafa yönelirseniz, Allah o taraftadır. Allah her şeyi kuşatan, her şeyi bilendir buyuruluyor.
Zamanın zalimlerinden Haccac, Said bin Cübey'ri huzuruna getirtmiş. Said b. Cübeyr "Bu devlete isyan farzdır" diye isyan etmiş insanlardan biridir. Yani "Bunlar zalimdirler. Allah'ın ahkamını icra etmiyorlar. Bunlara isyan vaciptir" demiş, beşyüz kadar içtihat makamına sahip insan ayaklanmışlar. Fakat bastırılmışlar. Haccac'ın huzuruna getirilmiş. Haccac sormuş. Peki demiş, Ömer, Osman, Ali, Ebu Bekir, bunların hangisi Cennette? Said "Valla cennete gidip gelmediğim için bilmiyorum" demiş. Peki Ali hakkında ne diyorsun diye sormuş. Ben Ali'nin vekili değilim, onun adına konuşma makamında değilim. Bana benden sor veya peygamberimden sor veya Kur'ân'dan sor, ben onun vekiliyim diyerek cevap vermiş Said b.Ciibeyr. Hayatta hiç gülmediğini söylüyorlar. "Niye gülmüyorsun?" şeklinde bir soru sorar Haccac. "Gülünecek hiç bir şey görmedimde ondan" demiş. Haccac pekiyi öyleyse bir zurna, bir de keman getirin diye emretmiş ve, getirmişler. Bu aletler çalmaya başlayınca, Said ağlama'ya başlamış. Adam onu güldürmek için getirtmiş onları. "Niye ağladın" demiş. Cübeyr "Bu kemanrn yayları diyorlar ki, biz bunun için yaratılmamıştık, bir zalimi eğlendirmek için yaratılmamıştık ama bizi gayemizin dışında kullanıyorlar diye inliyor da ben ona ağladım" demiş. Haccac demişki "senin boynunu vurup Cehenneme atacağım".Bunun üzerine Said demiş ki: Eğer Cehenneme atmak senin elinde olsaydı, sana ibadet ederdim. Cehenneme atmak Allah'ın elinde olduğu için O'na ibadet ediyorum. Sen beni Cehenneme atamazsın vurun demiş, yönünü kıbleye dönmüş."Ben yönümü yeri göğü yaratan Rabbime yönelttim" âyetini okumuş.
Bu defa Haccac, bunun sırtını kıbleye getirin demiş. Sırtı kıbleye yönü kuzey tarafa gelmiş. O zaman da Bakara sûresinin 115. âyetini okumuş.
"Nereye yönelirseniz yÖneliniz Allah o taraftadır."
Demişki yüz üstü yere yatırın. Yüz üstü yatınhnca da şu âyet-i kerîmeyi okumuş; Sizi topraktan yarattık, yine oraya döndürecek ve sizi tekrar oradan çıkaracağız. (Taha: 55) Ve o esnada da boynunu koparmışlar. O anda kanı fışkırmış ve fışkıran kanı Haccacın üzerine gelmiş. Öyle bir korkmuşki altı ay yatakta yatmış ve ölmüş. İstiska hastalığına yakalandı deniliyor. Yani suyu çok içme hastalığı. Suyu o kadar içiyorda yine doymuyor, içe içe içe karnı patladı ve yarıldı. Geberdi gitti diyor tarihçiler.
Ne tarafa yönelirsek Allah'ı o tarafta buluruz biz. Fıkıh kitaplarımızda şöyle der: Karanlık bir gecedesiniz veya bilmediğiniz bir vadidesiniz. Güneş yok yıldızlar yok. Kıbleyi tayin edemiyorsunuz. Ne tarafa namaz kılacaksınız? Kalbiniz hangi tarafa fazlaca kanaat getirmişse o tarafa kılıyorsunuz. Sabahleyin bir de baktınız ki, tam aksi istikamete kılmışsınız. Namazınız caizdir.
116-"(O zalimler): "Allah çocuk edindi" dediler. O (bu tür noksanlardan) münezzehdir. Bilakis gökler de ve yerdekiler de Onundur. Hepsi Ona itaat eder."
Yani Allah (c.c.) kendisine oğul edinmemiştir. Değil öyle, yerde ve gökte her ne varsa O'na aittir, O'nundur. Oğullar O'nundur, analar O'nundur, çocuklar O'nundur, babalar O'nundur. Denizler O'nundur, yıldızlar O'nundur, çiçekler O'nundur, böcekler O'nundur. Yani yeryüzündeki bütün oğullar, analar, babalar O'nun olunca bunlar içerisinden birini kendine oğul edinmesine ne gerek var. Zaten hepsi O'nun. Yaratılmışın tamamini O yaratmıştır. Burada şu hatıra gelir: Peki kâfirler de Allah'a itaat ederler mi? Kâfirlerin gözü de, kalbi de, sinirleri de, saçları da, başlarıda bütün vücudu aslında Allah'a itaat etmektedir. Çünkü vücudunda cereyan eden Allah'ın tabii kanunudur. Orada itaat var. Onun isyanı, iradesini kötüye kullanmasıdır. İradesiyle Allah'ı kabul etmesi gerekirken, reddetmekte veya inkâr etmektedir. Günaha girdiği kâfir olduğu oradandır. Yoksa inkarcı insanın bile vücudundaki hücreleri, sinir sistemleri her şeyi Allah'ın koyduğu kurallara göre hareket ettiğinden her şey O'na itaat etmektedir. Yalnız iradesi Allah'a isyan etmektedir.
Tevbe: 30 "Yahudiler, Uzeyir Allah'ın oğludur dediler. Hıristiyanlar da İsa Allah'ın oğludur dediler. İşte onların ağızlarıyla söyledikleri sözler bunlar,"Peki yeni bir söz mü söylüyorlar? değil. Daha önce kâfirlerin söylediğine benzer bir söz söylüyorlar bunlar.
Yani Yahudiler'den önce de, Hıristiyanlar'dan önce de tarih boyunca kâfirler kendilerine Allah'tan başka ilahlar edinmişler. Onları da Allah'a biraz daha yakın göstermeye çalışmışlar. Allah'ın oğludur demişler, veya arkadaşıdır demişler, veya bilmem başka bir şey söylemek suretiyle Allah'a şirk koşmaya kalkmışlardır.
Batı'da yüksek tahsilini bitirmiş, Türkiye'de Türkçe öğrenmek üzere gelmiş ve İstanbul Üniversitesinde Yabancı Diller Enstitüsü'nde veya Türkiyat Enstitüsü'nde Türkçe Öğrenmekte olan sekiz veya dokuz bayan, SultanAhmed'i gezmek istemişler. 0 arada Sultan Ahmet'te Emrullah hoca efendiyle görüşmek isterler. Emrullah hoca efendi de sen de hazır bulun diye rica etti. Beraber bulunduk. Alman mühendis bir bayan "hepimiz bir Allah'a inanıyoruz" dedi. Ben de: "Siz üç Allah'a inanıyorsunuz" dedim. "Hâşâ hâşa estağfirullah" diyor bana. Bizde bir tek Allah'a inanıyoruz. "Ama okuduğunuz İncil'de İsa (a.s.) için Allah'ın oğludur diyor. Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu olduğuna sen inanmıyor musun yoksa? dedim. İnanıyonım. İsa Allah'ın oğludur dedi.
Oğullar da bir gün büyüye büyüye baba olurlar. Yani ilah olurlar. Olur mu öyle şey? O günden bugüne kadar Allah niye bir tane daha oğul edinmemiş te yalnız İsa ile yetinmiş. Olur mu bu, mantıken olmaması gerekir dedik. Anlatması güç, anlatması güç dedi geçti.
Tarih boyunca niye oğul edindiler? Çünkü oğul babaya biraz daha yakın olması hasebiyle, kendi ilahlarının yüceltilmesi için böyle söyledikleri ifade edilir. Yani kendileri İsa (a.s.)'ı, Yahudiler de Uzeyir (a.s.)'ı yüceltmek için, ilahlaştırmak için Allah'ın oğlu demek yoluna gitmişlerdir. Ama biz, hergün namazımızda özellikle "Ettehiyyâtü"nün sonunda namazın dışında da Eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Rasulühü diyoruz. "Biz şahitlik ederiz ki, Muhammed Allah'ın kuludur ve de Rasûîüdür". Yani iîahlaştırmıyoruz. Bilakis o da bir kuldur diyoruz.
"Deki, onlara Ben de sizin gibi bir insanım."
Yani Peygamber Efendimiz (a.s.v.) o günün Mekke'li ve Medine'li müşriklerine ve Müslümanlarına, bu günün Müslüman ve müşriklerine diyor ki, Ben de sizin gibi bir insanım. Ancak sizden farklı olan tarafım, "Bana vahyolunuyor." Yani Allah'tan Bana vahiy geliyor. Yoksa Ben de sizin gibi bir insanım. Yine Ben sizin aranızda yaşadım, Benim geçmişimi biliyorsunuz. Allah Beni peygamber olarak seçmiş bu âyetleri vahyediyor diyor Allah (c.c.).
Peygamber Efendimiz (a.s.v.)'a Allah (c.c.) öyle demesini istiyor. Ve biz de Allah'ı evlat edinmekten tenzih ederiz. Buna ihtiyaç yok. Çünkü yerde ve gökte ne varsa Onundur. Ve her şey O'na itaat etmektedir. O Allah (c.c.)
117- O, gökleri ve yeri örneksiz yaratandır. Bir işe hükmetti mi ona sadece “ol” der, o da hemen oluverir.
Yeri ve göğü önceden bir modeli örneği olmadan en güzel şekilde yaratandır. el-Bedi1 örneği olmadan, modeli olmadan yaratan Allah (c.c.) mânâsına geliyor. Yeri ve göğü daha Önce bir benzeri görülmeden en güzel şekliyle yaratandır. Bir işe hükmettiği zaman, ona ancak ol der, o da oluverir buyuruluyor. Kainatın yaratılışı, yerin ve göğün yaratılışı konusunda Aîlah (c.c.)'nün "kün" emriyle bu kainatın oluşuverdiğini bu âyet-i kerîmede ve buna benzer bir çok âyet-i kerîmede Allah (c.c.) haber veriyor
"Bir şeyin olmasını istediğinde 'Ol' der, o da oluverir" buyuruluyor.
Günümüzde de araştırmacılarımız; şu şundan olmuştur, bu bundan olmuştur. Şunun oluşmasına sebep budur. Bunun oluşmasına sebep şudur diye gidiyor gidiyor. Bir yere varıp bir çıkmaz sokağa girip orada kalıyor neticede. Bundan ötesine aklım ermez diyor. Onun ötesine de varacak insanlar vardır beîki.Yani sonunda (kün) emrinin gereğiyle bu kainatın oluştuğunu insanoğlu belki görür, belki görmeyebilir, ama biz görmeden de iman ediyoruz ki, bütün kainat Allah (cc.)'nün (ol) demesiyle oluvermiştir. Çünkü yer yüzünde en akıllımız yani yaratıkların en akıllısı insanoğludur ve bu insanoğlu da mevcut olmayan bir şeyi bugüne kadar yaratmamıştır. Olanları bir araya getirmek suretiyle yeni başka şeyler meydana getirmişlerdir ama olanlardan yararlanarak meydana getirmişlerdir. Olmayan bir şey sonradan yaratılmamıştır.
Konu : Namazın Fazileti
YanıtlaSilRavi :
Hadis : İmam Malik (ra)`e ulaştığına göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İstikamet üzere olun. (Bunun sevabını) siz sayamazsınız. Şunu bilin ki, en hayırlı ameliniz namazdır. (Zahiri ve batıni temizliği koruyarak) abdestli olmaya ancak mü`min riayet eder."