9 Nisan 2009 Perşembe

Bakara; 76

(76) İman edenlerle karşılaştıklarında; "İman ettik" derler. Birbirleriyle baş başa kaldıklarında ise "Allah'ın size açtığını, Rabbiniz katında sizin aleyhinize belge olsun diye mi onlara söylüyorsunuz. Buna aklınız ermiyor mu be?" derler.

Şimdi Yahudiler, Peygamber Efendimiz güçlü devlet kurmuş, Müslümanları görünce biz de iman ettik diyorlar. Ancak kendileri bir araya geldiklerinde ise yahu siz bu Tevrat'tan bazı âyetleri bu adamlara ne okuyup duruyorsunuz. Yani bir peygamber geleceğini bu adamlara niye söylediniz. Adamların eline koz veriyorsunuz. Onlara Tevrat hakkında bilgi vermeyin. Bu peygamberin geleceği ile ilgili âyetler okumayın. Yani bunlara bizim sırlarımızı açmayın. Aleyhimize delil olarak kullanıyorlar diyorlar.

Günümüzde de Müslüman’ın aleyhinde her türlü dalavereyi çeviren ama müslümanın karşısına geçince ben de müslümanım diyen insanlar var. Benim babam hocaoğlu, hacıoğludur. Hani birçok insan müezzinoğlu, müftüoğlu, vaizoğlu gibi adlar, kullanır. Soyadları böyle adamların. Dinime kasdeden insanların bir kısmı böyle hocaoğlu, hacıoğlu. Bir ara soy isim yerine sülâle adları soy isim olarak kullanılıvermiş. Ama bunlar dinime kasdetmişler. Akif in tabiriyle "adı Osmanlı, ruhu Yunanlı" tipler çıkmış. Onlar müslümanın yanına gelince, "biz de iman ettik, babam müslümandı, rahmetli üç defa hacca gitmişti" diyorlar. Ama kendi aralarında kaldıklarında ya bu adamlara siz niye imkânlar veriyorsunuz, niye bu adamları belirli yerlere getirdiniz, haydi bakalım yeni alınacak bir kararla şöyle diyelim. Meselâ yıllarca imam-hatip okulu mezunları üniversiteye alınmasın kararı alınmıştır. Kuruluşundan 1970'li yılların sonuna kadar imam-hatip okulu mezunları üniversiteye alınmamıştır. Aynı okulları okuyanlar hatta bir sene de fazla okuyan bu gençler, üniversiteye alınmamıştır. Kendi aralarında bir araya geldiklerinde almayalım bunları, aramıza adam mı yerleştireceğiz diyorlar. Dışarıya çıkınca da biz de inandık diyorlar.

Allah (c.c.) Yahudi'nin karakterini bize anlatıyor. Bu adamlarınkini değil. Niye bu adamlarınkini değil? Yahudi'nin karakteriyle karakterlenen, onun huyunu alan adamların binlercesini anlatmak yerine, Rabbim pisliğin kaynağını anlatıveriyor. Ona göre sizler anlayın. Kimde bu pislik vardır. O Yahudi'nin doğrultusunda hareket ediyor demektir. Ama bu da Yahudi'den bizim gözümüzü korkutmamalıdır. Dünyanın siyaset bilmeyen bir milleti varsa o da Yahudilerdir. Ticaret bilmeyen milleti yine Yahudilerdir. Olur mu böylesi canım. Bak olmaması lazım diyor. Pekiyi siyaset bilmek ne demektir:

Siyaset bilmek, kişinin; kendi devletini, kendi milletini en müreffeh bir şekilde yaşatması ve yayılması, kendi fikriyatının, kendi politikasının, siyasetinin diğer insanlar tarafından kabul edilmesini sağlanmasıdır.

Bunun benzerini Peygamber Efendimiz (a.s.m.) yapmıştır. Tek başına Mekke'de peygamber olarak görevlendirilmiş. Ve 13 senelik zaman içerisinde devlet kurmuş. Bu bir siyasettir. Risaletin getirdiği bir siyasettir. Yani peygamberin getirdiği bir siyasettir. Vefatına kadar da yani 23 üç senelik peygamberlik süresince Türkiye topraklarının tam üç katı olarak feth edilmiştir. Toprağın üzerindeki insanların gönülleri feth edilmiştir. Türkiye'nin üç katı. Yirmi üç senede sağlanandır bu. İşte bu bir siyasettir. Bu kadarla kalmamış öylesine güçlü bir cereyan verilmiş ki insanlara, otuz senelik zaman içerisinde bir taraf Endülüs'e dayanmış diğer taraftan Azerbaycan fethedilmiştir. O hızla yayılma bir siyasettir. O hızla devam eden bu yayılmada Kanuni tâ Sumatra'ya yani Filipinler'in oraya, oradaki müslümanları korumak üzere gemiler göndermiştir. Bir tarafta Viyana, bir tarafta efendim Fas, yani Atlas Okyanusu, bir tarafta Çin. Buralara kadar da siyaset devam etmiştir.

Osman Bey bir aşiretten büyük bir devlet meydana getirmiştir. Bu bir siyasettir. Ama bu adamlar dünyanın en eski milleti olmalarına rağmen, dünyadaki nüfusları, İspanyol çingenelerinin nüfusları kadar bile yoktur. Eğer siyaset bilmiş olsalardı, şu anda bunların Çin kadar nüfusları olması gerekirdi. Devamlı üreyecek üreyecek Çin kadar nüfusları olacaktı bunların. Ama olmamış. Çünkü siyaset bilmiyorlar. Siyaseti biliyoruz zannediyorlar. İlerliyorlar ilerliyorlar bütün dünya devletlerinde sözü geçiriyorlar ama âyet-i kerîmede;

Dünya metaına karşı öylesine hırslılar ki, farenin hırsı gibi bir hırs.

Mevlânâ farenin hırsını anlatıyor. Fare çayırlıkta dolaşıyormuş, bakmış ki bir deve. Tamam demiş. Onu bir götürür gidersem. Şöyle yularından bir tutmuş. Yumuşakmış onun başı. Yani hayvanlardan en yumuşak başlısı deveymiş. Bunu bir götürsem demiş, daha yedi ceddimin, silsilemin çalışmasına gerek yok. Fare gitmiş deve gitmiş, fare gitmiş deve gitmiş derken, fare yuvasına girmiş, girmiş ama bu sefer deve gelmemiş. Asılıyor gelmiyor. Asılıyor gelmiyor. Çıkmış geriye deve duruyor. Tekrar girmiş. Bu hali üç defa tekrarlamış. Sonunda fare deveye oğlum niye gelmiyorsun demiş. Buraya kadar geldin de niye içeri gelmiyorsun demiş. Deve fareye nasıl geleyim demiş. O da geldiğin gibi gel demiş. Bunun üzerine deve fareye, bana bak boyuna göre kendine rızık ara demiş. Fare deveyi tekrar oraya asılınca, deve ayağıyla fareye şöyle bir dokunuvermiş. Birde bakmış ki, fare ezilivermiş. Yani hırsından dolayı, kendisinin arkasından gelen birisi tarafından öldürülmüştür.

Onun için Yahudi de tarih boyunca, fare gibi, çok büyük gördüğü nimetlere doğru yönelmiş, onlar da buna itaat eder gibi olmuşlar fakat yine aynı insanlar tarafından öldürülmüşler. En fazla Almanya'da toplanmışlar. Adamlara her dediklerini tutturmuşlar ve adamların kan damarlarını tutmuşlar, fakat öbür adam silkiniverince üç milyonunu cayır cayır yakmış.

Onun için hani müslümanlardan pek fayda gelmedi ama, tahmin ederim İsrail'in şu anda yine en korkulu rüyası Almanlar'dır. Almanlar bu intikamı alacaklar. Çünkü televizyonunuzu ne zaman açsanız Alman aleyhtarı film vardır. Ve adamlar da Yahudi kiniyle dopdoludur. Geçen sene meclis başkanları Alman parlamentosunun başkanı, Hitler'in ruhu hepimizde dopdoludur dedi, aynı gün adamı istifa ettirdiler. Aslında o bütün parlamenterlerinin tercümanı gibiydi.

Allah (c.c.) onlar hakkında:

"Yeryüzünde hep bozgunculuk için koştururlar dururlar."

Bakara sûresinin 96. âyet-i kerîmesinde de, dünyada en hırslı adamlar olduğunu söyler.

Maide sûresinin 42. âyet-i kerîmesinde;

Hep yediklerinin haram olduğunu, haram yemeğe âşık olduklarını ifade eder. Ve yeryüzünde paramparça olduklarını.

Yeryüzünde bölük pörçük yaptığını ifade ediyor Allah (c.c).

Gerçekten de yeryüzünde en bölük pörçük millet onlardır. Türkiye'de var, Rusya'da var, Japonya'da var, Amerika'da var. Amerikadakiler gelmiyor. Amerikadakilerin nüfusu İsraildekilerden fazla imiş. Rahatlarını bozup gelmek istemiyorlar. Rusyadakileri taşımak istiyorlar. Çünkü Rusya'da da çok sefil bir hayat yaşadıkları için toplanmaya çalışıyorlar.

Mehmed Vehbi'nin, İsrail'in Ankara büyükelçisine söylediği bir sözü anlatayım, ilk defa elçi buraya geliyor. İsrail elçiliğinin Ankara'da açılması için Türkiye devleti müsaade ediyor. Zaten ilk tanıyanlardandır. İsrail devletinin kuruluşunu tanıyanlardandır. Dışişlerine gelince hava atacak tabi, en iyi hocanız kim demiş. Dışişleri de Mehmed Vehbi'yi gösterivermiş. Mehmed Vehbi hem 36 ciltlik Hulasat'ül-Beyan tefsirini yazmış bir zattır. Hem de şer'iyye vekilliği yani bakanlık yapmış bir insandır.

Görüştürmüşler, hani peygamberin Buhari'de anlatılan bir hadis-i şerifine göre, yeryüzünde Yahudi kalmayacak diyor. Yeryüzünde bir tek Yahudi kalmayacak. Hatta bir taşın arkasına bile gizlense, taş dilegelip söyleyecek diyordu. Bak biz devlet kurduk demiş. Peygamberin yalan söylüyor demiş. Mehmed Vehbi demiş ki, ben Buhari'yi terceme ettim ve bastırdım. Gerçekten de Mehmed Vehbi’nin Buharı Tercemesi basıldı. O zaman o hadisi terceme ederken epeyce düşündüm. Ya Rasûlallah, böyle böyle diyorsun. Yani yeryüzünde Yahudi kalmayacak diyorsun. Ya Rasûlallah biz bir Yahudi avına çıksak nerede bulalım biz bunları. Birisi Alaska'da, birisi Afrika'da, birisi Amerika'da, birisi Japonya'da. Millet bunları avlamakla bitiremez Ya Rasûlallah diye çok düşündüm. Ne zaman ki, siz İsrail'de devlet kurdunuz. Onu radyodan haber olarak dinleyince seviniverdim.

Yâ Rasûlallah dediğin çıkıyor. Bunlar dünyanın her tarafındaki Yahudiler'i oraya toplayacaklar. Bizim Hadim de demiş, keklik avı yapılır. Özellikle bu eylül, ekim, kasım aylarında olur. Aynı av bizim köyde de yapılır. Dağın her tarafında keklikler sabahleyin uyanınca, kuşluk vaktine kadar karınlarını doyururlar. Zaten bütün nebatat da daneye dönüşmüştür. Çok susarlar. Ve dağların belirli yerlerinde su birikintileri var. Oralara koşuşurlar. Avcı da bir gün evvel suyun başına küme kurar. Yani ağaç dallarından meydana gelen gizlenecek bir yer kurar. Oraya geceden gelir oturur; Ve keklikler kuşluk vakti suyun başında toplanırlar. Bir tetik çektimi en az beş tane altı tane düşer. Siz dünyanın her tarafından İsrail'e bir toplanın bakalım demiş. Biz de silahlarımızı alıp yallah deyip yürüdük mü sizleri hazır bulalım. Dünyayı dolaşmayalım demiş. Bu adamın pek hoşuna gitmemiş tabi ki. Ve Allah (c.c);

Müslümanlara karşı, düşmanlıkta en şiddetli insanın Yahudiler olduğunu haber veriyor. Müslümanlara en amansız düşman Yahudiler'dir diyor.

İnsanlar içerisinde müslümanlara, iman edenlere en şiddetli düşman Yahudiler, bir de müşrik putpereslerdir. Yani bu günkü ifade ile komünistler Ateistlerdir.

İnsanlar içerisinde müslümanlara sevgi bakımından en yakın olanları da, biz nasârâyız yani Hıristiyamz diyenlerdir. Niye çünkü onlar arasında kibirlenmeyen ilim adamları yani Hıristiyan ilim adamları ve papazlar vardır.

Peygambere indirileni işittiklerinde, Kur'ân âyetlerini işittiklerinde, gözlerinden yaşların boşandığını görüverirsin. Hak konusunda bildiklerinden dolayı onların gözlerinden yaşların boşandığını görüverirsin. Ya Rabbi biz de iman ettik, bizi de şahitlerle beraber yaz Ya rabbi diye de dua ederler diyor.

Peki bu âyet-i kerîme bugünkü Hıristiyanlar hakkında mıdır? Bugünkü Hıristiyanlar içerisinde bu türden insanlar olabilir. Ama Batı'ya gidip gelen arkadaşlarımız şunu bilir ki, Avrupa çoğunlukla Hıristiyan değildir. Ateist olmuşlardır. Avrupa'ya gidip gelenler Almanya'ya, Belçika'ya, Hollanda da kalanlarımız, gerek eğitim, gerekse iş nedeniyle kalanlarımız Batı'nın sistem olarak, devlet olarak Hıristiyanlığa önem verdiğini, ama yönetici kadro da dahil Hıristiyanlığa inanmadığını bildirirler. Yani ateisttirler.

Onun için bu âyet-i kerîmenin içine girmezler. Bu âyet-i kerîmenin içerisine gerçekten samimiyetle İncil'e bağlı olan insanlar girer. O insanlara bizim derdimizi anlatmamız biraz daha kolaydır. Burada doktorasını yapan ve müslüman olmuş Koreli Cemil Lî diye isim almış. Üç dört sene burada kaldı, doktorasını yaptı ve memleketine döndü. Müslüman olan bu delikanlıyla ben görüşmüştüm. Kore'de, başkentte müslümanların camileri var, dernekleri var dedi. Peki orada müslüman olanlar hangi kesimden dedim. Dedi ki, Hıristiyanlardandır. Birde putperest Budistler vardır. Budistlerden müslüman olanlar azdır. Benim annem Hıristiyan, babam ise Budist'tir diyor. Ve ben müslüman olduğumda annemi ikna ettim de, babam benimle yıllarca konuşmadı diyor. Hâlbuki profesördür. Asıl beni anlaması gereken babam olması lazım çünkü ilim adamıdır. Üniversitede profesördür. Bir gün yatsıdan sonra anlattım. Müslüman olduğumu duyunca tek kelime "çık dışarı bir daha gelme" dedi. Yani tek kelime konuştu diyor. Yani müşrikleri, Yahudiler'in müslümanlığa karşı amansız düşman olduklarını, Hıristiyanlar'dan gerçekten İncil'e bağlı olanların bize yakın olacağını Allah (c.c.) bize haber veriyor. Yalnız biraz önce de dediğim gibi Hıristiyan'ım diye geçinen ama aslında ateist olanlar müşriklerin içerisinde sayılırlar.

1 yorum:

  1. Resulullah (sav)`a bir grup esir getirilmişti. İçlerinde bir kadın vardı, göğüsleri sütle dolu idi. Bu kadın (sağa sola) koşuyor, esirler arasında bir çocuk bulduğu zaman onu yakalayıp kucaklıyor, göğsüne bastırıyor ve emziriyordu. (Dikkatleri çeken bu manzara karşısında), aleyhissalatu vesselam: "Bu kadının, çocuğunu ateşe atacağına kanaatiniz olur mu?" dedi. Bizler: "Hayır!" diye cevap verince: "(Bilin ki), Allah`ın kullarına olan rahmeti, bu kadının çocuğuna olan şefkatinden fazladır" buyurdu.

    YanıtlaSil