30 Ekim 2012 Salı

Şu’arâ Suresi 105-159 Ayetleri M. Esed Meali


105. Nûh toplumu (da) peygamberlerini yalanladı.

106. Kardeşleri Nûh onlara: “Allah'a karşı sorumluluk bilinci duymaz mısınız?” dedi,

107. “Bakın, ben [O'nun tarafından] size [gönderilmiş] güvenilir bir elçiyim:

108. öyleyse artık Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşıyın ve benim izimden yürüyün!”

109. “Hem bunun için sizden (dünyevî) bir karşılık da gözlemiyorum; hak ettiğim karşılığı (vermek) âlemlerin Rabbinden başkasına düşmez.

110. Öyleyse artık Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşıyın ve benim izimden yürüyün!”


111. “[Toplumun] en aşağı tabakasından insanların senin ardına düştüğünü göre göre tutup sana mı inanacağız?” dediler.

112. [Nûh:] “Ben onların [bana gelmeden önce] neler yaptıklarını bilmem” dedi.

113. “Eğer iyi düşünecek olursanız, onları yargılamak ancak Rabbime düşer!

114. Bunun içindir ki, inandığını söyleyenleri yanımdan kovacak değilim;

115. ben sadece (gerçekleri) apaçık dile getiren bir uyarıcıyım”.


116. (İnanmayanlar:) “Ey Nûh!” dediler, “Eğer (bu iddialarına) son vermezsen, mutlaka taşlanacaksın!”

117. [Bunun üzerine Nûh:] “Ey Rabbim!” dedi, “İşte kavmim beni yalanladı;

118. bunun için, benimle onlar arasındaki gerçeği bütün açıklığıyla ortaya koy; beni ve benimle beraber olan müminleri kurtar!”

119. Ve bunun üzerine Biz de, o'nu ve o'nunla beraber olanları dopdolu bir gemi içinde kurtardık.

120. Sonra da, geride kalanları sulara gömüverdik.

121. Şüphesiz bu [kıssada insanlar için] bir ders vardır, onların çoğu [buna] inanmasa da.

122. Ve şüphesiz senin Rabbin çok acıyıp esirgeyen O yüceler yücesidir!


123. [Ve] ‘Âd toplumu (da) gönderilen elçilerden [birini] yalanladı.

124. Hani, kardeşleri Hûd onlara: “Artık, Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşımayacak mısınız?” demişti.

125. “Bakın, ben size [Allah'ın gönderdiği] güvenilir bir elçiyim;

126. öyleyse, artık Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşıyın ve bana itaat edin!

127. Hem, ben sizden bunun için (dünyevî) bir karşılık da beklemiyorum; benim hak ettiğim karşılığı vermek âlemlerin Rabbinden başkasına düşmez.

128. Her tepede cehalet eseri, [putperestçe] anıtlar, tapınaklar mı yükselteceksiniz

129. Ve sonsuza kadar yaşayacağınız kuruntusuyla, sapasağlam malikaneler mi edineceksiniz?

130. Ve [başkalarının hukukuna] el uzattığınız zaman, hiçbir sınır tanımadan, hep böyle zorbalık mı yapacaksınız?

131. “Öyleyse, Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşıyın ve bana itaat edin,

132. düşünebileceğiniz bütün [iyilikleri] size sağlayan [Allah'tan] yana duyarlı olun;

133. size sürüler ve çocuklar veren,

134. size bahçeler ve pınarlar veren [Allah'tan yana]...

135. Doğrusu, ben sizin için o büyük ve zorlu günün azabından korkuyorum!”

136. [Ama bütün bu uyarılara karşı onlar:] “Bize öğüt veriyor olsan da, olmasan da, bizim için fark etmez!” dediler.

137. “Bu [benimsediğimiz tutum] atalarımızın tutumundan başka bir şey değil ki..!

138. Hem, [bu yüzden] azaba uğrayacak da değiliz!”

139. İşte o'nu böyle yalanladılar; ve bunun üzerine Biz de onları yok ettik. Bu [kıssada da insanlar için] mutlaka, bir ders vardır, onlardan çoğu [buna] inanmasa da…

140. Ve şüphesiz senin Rabbin çok acıyıp esirgeyen O yüceler yücesidir!


141. [Ve] Semûd toplumu (da) gönderilen elçilerden [birini] yalanladı.

142. Hani, onlara (da) kardeşleri Salih, “Artık Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşımayacak mısınız?” demişti.

143. “Bakın ben [O'nun tarafından] size gönderilen güvenilir bir elçiyim;

144. öyleyse, artık Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşıyın ve bana itaat edin!

145. Üstelik, ben sizden herhangi bir karşılık da istiyor değilim; benim hak ettiğim karşılığı vermek âlemlerin Rabbinden başkasına düşmez.

146. Bu bulunduğunuz hal üzere hep böyle güvenlik içinde bırakılacağınızı mı sanıyorsunuz?

147. Bu bahçeler içre ve bu pınar başlarında;

148. bu ekinler, bu zarif görünüşlü ince sürgünlü hurmalıklar arasında...

149. Ve dağlarda hep böyle ustalıkla evler yontabileceğinizi [mi sanıyorsunuz]?

150. Öyleyse, artık Allah'tan yana bilinç ve duyarlık gösterin ve bana itaat edin;

151. ölçüyü aşanların sözüne uymayın;

152. o ölçüyü aşanlar ki, yeryüzünde düzen ve uyum sağlayacaklarına bozgunculuk yaparlar!”

153. [Salih'in kavmi:] “Sen mutlaka büyülenmiş birisin!” dediler.

154. “Bizim gibi ölümlü bir insandan başka bir şey değilsin! Eğer doğru sözlü biriysen, bize bir alamet getir (de görelim)!”

155. [Salih:] “(İşte) şu dişi deve; su içme hakkı (belirli bir gün) onun, belirli günlerde de sizindir;

156. öyleyse, sakın ona bir kötülük yapmayın, yoksa büyük-çetin bir günün azabı gelip sizi bulur!” dedi.

157. Bütün bu uyarılara rağmen onlar yine de o deveyi hoyratça boğazladılar; ama bunu yaptıklarına (çok geçmeden) pişman oldular;

158. çünkü [Salih'in önceden haber verdiği] azap onları kıskıvrak yakaladı. Şüphesiz bu [kıssada da insanlar için] bir ders vardır; onlardan çoğu [buna] inanmasalar da…

159. Ve şüphesiz senin Rabbin çok acıyıp esirgeyen O yüceler yücesidir!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder