23 Ekim 2012 Salı

Şu’arâ Suresi 1-42 Ayetleri M. Esed Meali


1. Tâ-Sîn-Mîm.

2. Bunlar, kendi içinde apaçık ve tutarlı olan ve gerçeği bütün açıklığıyla ortaya koyan ilahî kelâmın mesajlarıdır.

3. [İnsanların bir kısmı, ulaştırdığın mesaja] inanmıyorlar diye [üzüntüden] neredeyse kendini tüketeceksin!

4. Eğer dileseydik, onlara gökten öyle bir alamet indirirdik ki, onun karşısında boyunları bükülür, hemen baş eğerlerdi.

5. [Ama Biz böyle olsun istemedik:] ve bu yüzden, onlar da, ne zaman Rahmân'dan hatırlatıcı, uyarıcı yeni bir mesaj gelse, mutlaka ondan yüz çevirirler.

6. Nitekim, işte [bu mesajı da] yalanladılar. Ama alay edip durdukları şeyin tahakkuku yakında bütün açıklığıyla onların karşısına çıkarılacak!

7. Peki bunlar, yeryüzüne hiç bakıp da düşünmediler mi: orada her çeşitten nice güzel [hayat] türleri çıkarmışız?

8. Şüphesiz, bunda [insanlar için çıkarılacak] bir ders vardır; ama onlardan çoğu [buna] inanmazlar.

9. Oysa, senin Rabbin çok acıyıp esirgeyen O yüceler yücesidir!


10. Ve [Hatırla,] hani, Rabbin Musa'ya: “Şu zalimler toplumuna git!” diye seslenmişti,

11. “Şu Bana karşı sorumluluk bilincinden uzaklaşan Firavun toplumuna!”

12. [Musa:] “Ey Rabbim!” diye cevap verdi, “Doğrusu, beni yalanlamalarından korkuyorum,

13. ve göğsümün daralacağından ve dilimin dolaşacağından (korkuyorum); bu yüzden, [bu emri] Harun'a tevdî et.

14. Üstelik, onların benim aleyhime ciddî bir suçlamaları da var ortada; bu yüzden beni öldürmelerinden korkuyorum”.

15. [Allah:] “Hayır, asla!” dedi, “Yine de, siz ikiniz mesajlarımızla gidin; [yapacağınız çağrıyı] izlemek üzere Biz de sizinle beraberiz!

16. Haydi, şimdi ikiniz de Firavun'a gidin ve ona deyin ki: ‘Biz âlemlerin Rabbinden bir mesaj getiriyoruz:

17. İsrailoğulları'nı bırak, bizimle gelsinler!’”


18. [Fakat Musa mesajını Firavun'a tebliğ edince, Firavun:] “Biz seni çocukken yanımızda yetiştirmemiş miydik?” dedi, “Ve sen ömrünün pek çok yılını bizim aramızda geçirmemiş miydin?

19. Ama sonunda yapacağını yaptın, ve nankör biri oldu[ğunu gösterdi]n!”

20. [Musa:] “Evet, o fiili daha ne yaptığımı bilmez biriyken işledim” dedi,

21. “ve sizin yanınızdan kaçtım, çünkü sizden korkuyordum. Ama daha sonra bana Rabbim [doğruyla eğri arasında] hüküm verebilme yeteneği bahşetti; ve beni elçiler[in]den biri yaptı.


22. Ve o başıma kaktığın iyiliğe gelince, bu İsrailoğulları'nı köleleştirmenin bir sonucu [değil mi]ydi?”


23. Firavun: “Bu âlemlerin Rabbi de kim oluyor?” dedi.

24. [Musa:] “Eğer gerçekten (doğruyu) öğrenmek ve (onu) yürekten benimsemek istiyorsanız (söyleyeyim;) göklerin, yerin ve bu ikisi arasında var olan her şeyin Rabbi[dir O]!” diye cevap verdi.

25. [Firavun,] çevresindekilere: “[O-nun ne dediğini] duydunuz mu?” dedi.

26. [Ve Musa:] “O sizin de Rabbinizdir, göçüp gitmiş atalarınızın da!” diye devam etti.

27. [Firavun:] “Bu size gönderil[diğini iddia eden] rasûlünüz düpedüz bir deli, bir kaçık!” dedi.

28. [Fakat Musa sözlerine devamla:] “Doğunun, batının ve bu ikisi arasında kalan her yerin Rabbidir O; tabii [bunu] eğer aklınızı kullanırsanız [kavrayabilirsiniz]!” dedi.


29. [Firavun:] “Bak”, dedi, eğer benden başka bir tanrı benimsersen, seni mutlaka hapse attırırım!”

30. [Musa:] “Size gerçeği bütün açıklığıyla ortaya koyan bir şey getirmiş olsam da, öyle mi?” dedi.

31. [Firavun:] “Eğer doğru sözlü biriysen, haydi, çıkar ortaya o dediğini!” diye cevap verdi.

32. Bunun üzerine [Musa] asâsını yere bıraktı -bir de ne görsünler, (her haliyle) düpedüz bir yılan!

33. Sonra elini ortaya çıkardı; bakanlar ne görsünler, bembeyazdı.


34. [Firavun] çevresindeki seçkinlere: “Doğrusu bu gerçekten çok bilgili bir büyücü” dedi,

35. “büyüsünün gücüyle sizi ülkenizden çıkarmak istiyor. Bu durumda ne tavsiye edersiniz?”

36. “Onu ve kardeşini bir süre alıkoy” dediler, “bu arada, şehirlere haberciler gönder,

37. hüner sahibi bütün büyücüleri toplayıp sana getirsinler”.

38. Ve böylece büyücüler belli bir günün belirli bir saatinde bir araya geldiler.

39. Ve halka da “Hepiniz toplandınız mı?” denildi,

40. “Çünkü, umarız ki, üstün gelen büyücüler olursa onların (hükmüne) uyarız”.


41. Büyücüler geldiklerinde, Firavun'a: “Eğer biz üstün gelirsek, doğrusu büyük bir mükâfatı hak etmiş oluruz, değil mi?” dediler.

42. [Firavun;] “Elbette”, diye cevap verdi, “o takdirde, gerçekten de benim gözdelerim arasında yer alacaksınız”.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder