(34) Hani meleklere: "Ademe secde edin" demiştik de iblisden başkası hemen secde etmişlerdi. İblis ise dayattı, kibirlendi ve kâfirlerden oldu.
Melekler Adem'in ilmini gördüler, takdir ettiler ama secde etmediler. Secdeyi Allah (c.c.) emrettikten sonra ettiler.
Demekki Adem'e yapılan secde Allah'a yapılmıştır. Çünkü onun emriyle olmuştur.
Müslümanların Mekke'de iken Kudüs'e doğru namaz kılmaları, Medine'de "Mescid-i Haram'a" dönülmesi emri gelince Ka'be'ye yönelmesi hep Allah'ın emrine itaattir.
İblis inceliği kavrayamadı. Kalıba aldandı ve secde etmekten kaçındı. Ebedi lanete uğradı.
Bu ebedi lanete uğraması bir tek secdeyi yapmamaktan değildir. Eğer öyle olsaydı vay bu müslümanların haline!
Onun ebedi lanete uğraması "Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşden yarattın onu çamurdan yarattın" diyerek kendisinin haklı, Allah'ın haksızlığını iddia etmesinden, kendi mantığını Allah'ın emri ve ilminden üstün görmesinden kaynaklanmaktadır.
Bu iblis denilen şeytanın meleklerden olduğunu söyleyenler yanılmışlardır. Rabbimiz: "İblis cinlerden idi" buyurur. İnsanın insana secde etmesi yasaklanmıştır.Yusuf sûresinin yüzüncü âyetinde Yusufun kardeşlerinin Yusuf aleyhis selama secdeleri o günün insanının saygı âdeti olduğu için yasaklanmamıştır.Namazını geçirdiği için af isteyen kaza yapan müslüman, insan Ka'be'ye doğru secde mi edermiş, Adem Ka'be'den değerlidir diyen kâfirden değerlidir. Biz Ka'be'ye secde etmeyiz. Rabbimizin emrine uyar, O'na secde ederiz.İslâm devletinin hürriyetini sembolize eden bayrak bir metrelik bezdir. Bir metrelik bez için ölünmez ama o bir metrelik bezin temsil ettiği dava uğruna ölündüğü gibi Ka'be'ye değil Allah'a secde edilir.
(35) Ve demiştikki: "Ey Adem, sen eşinle birlikte cennete yerleş neresinden isterseniz bolbol yiyiniz. Ancak şu ağaca yaklaşmayınız. Yoksa zalimlerden olursunuz.
(36) Bunun üzerine şeytan onları oradan kaydırdı, ikisini de bulundukları yerden çıkardı. Biz de: "Haydi kiminiz kiminize düşman olarak yeryüzüne inin, size belirli bir zamana kadar durak ve faydalanılacak yer vardır" demiştik.
(37) Derken Adem, Rabbinden kelimeler aldı. (Ve onlarla yalvardı da) Allah'da tevbesini kabul etti. Şüphesiz tevbeleri kabul eden ve esirgeyen O'dur.
Bu âyeti kerîmelerden yukardaki otuzuncu âyetten öğreniyoruz ki, Adem dünyaya geçici bir sûre yerleşmek için yaratılmıştır. Cennete yerleştirilmiş, cennet nimetlerinden bolca yemeleri ve bir ağaçdan uzak durmaları yememeleri emredilmiş.
Demek ki, emir ve yasak cennette başlamış ve Hz. Adem'le Hz. Havva cennette eğitimden geçirilmiş.
Âyette, ikiniz yiyiniz, ikiniz cennete yerleşiniz, ikiniz şu ağaca yaklaşmayınız emirleri iki kişi olduğunu gösteriyor.
Emir ve yasaklar karşısında erkeklerle kadınların eşit olduğunu da göstermektedir.
Şeytan her ikisininde ayağını kaydırdı ve onların cennetten çıkmalarina sebeb oldu.
Hıristiyanların "Eğer Adem o yasak meyveyi yemeseydi, şimdi cennette olacaktık" sözünün yanlışlığını otuzuncu âyet ortaya koymuştur.
Cennette yasaklanan meyvenin ne olduğu bize bildirilmemiştir. Demekki öğrenmenin faydası yok.
Faydalı olan bu dünyada bize yasaklanan şeylere yaklaşmamaktır. Şeytanla olan düşmanlığımız kıyamete kadar devam edecektir.
Hz. Adem Rabbinden öğrendiği kelimelerle pişmanlığını itiraf etti. Rabbine Rabbinin kelimeleriyle ikisi birlikte dûa ettiler.
"Rabbimiz, biz kendimize zulmettik. Eğer sen bizi afvetmez ve acımazsan biz hüsrana uğrayanlardan oluruz" dediler.
Rahman ve Rahim olan Rabbimiz rahmetinden afvetmesi için kendisine nasıl yalvaracağımızı da öğretiyor.
Tevbe: Pişmanlık ateşiyle gönüle konan günahı yakmaktır. Bir daha aynı günahı işîememeye karar vermektir.
Tevbe günahın cinsinden olduğundan yıktığını yapmaktık.
Hz. Adem ile Hz. Havva' yeryüzüne indirilir, fakat nereye indirildiği bildirilmiyor. Tefsir kitaplarında Adem (s.a.v.)'in Serendip adasını, Hz. Havva için Cidde'yi iniş yeri olarak açıklarlar ama bu konuda Kur'ân ve sünnetten bize bir açıklama olmadıkça kesinlik ifade etmez.
Hz. Adem, Hz. Havva, şeytan, yılan, Tavus kuşu ile birlikte birçok uydurma hikayeler anlatılmıştır. Biz bu uydurmalara inanmayacağız.
Ravi : Ebu Hureyre
YanıtlaSilHadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir Müslüman can çekişme anına girdiği zaman rahmet melekleri, beyaz bir ipekle gelirler ve şöyle derler: "Sen razı ve Rabbin senden de razı olarak şu bedenden çık. Allah`ın rahmet ve reyhanına ve sana gadabı olmayan Rabbine kavuş." Bunun üzerine ruh, misk kokusunun en güzeli gibi çıkar. Öyle ki melekler onu birbirlerine verirler, ta semanın kapısına kadar onu getirirler ve: "Size arzdan gelen bu koku ne kadar güzel!" derler. Sonra onu mü`minlerin ruhlarına getirirler. Onlar, onun gelmesi sebebiyle sizden birinin kaybettiği şeyinin kendisine geldiği zaman ki sevincinden daha çok sevinirler. Ona: "Falanca ne yaptı? Falanca ne yaptı?" diye dünyadakilerden haber) sorarlar. Melekler: "Bırakın onu, onda hala dünyanın tasası var!" derler. Kendisine dünyadan soran ruhlara: "Falan ölmüştü, yanınıza gelmedi mi?" der. Onlar: "O, annesine, Haviye cehennemine götürüldü!" derler.
Aleyhissalatu vesselam devamla der ki: "Kafir can çekişme anına girdiği zaman, azab melekleri mish denen (kıldan kaba bir elbise) ile gelirler ve şöyle derler:
"Bu cesedden kendin öfkeli, Allah`ın da öfkesini kazanmış olarak çık ve Allah`ın azabına koş!" Bunun üzerine, cesedden, en kötü bir cife kokusuyla çıkar. Melekler onu arzın kapısına getirirler. Orada: "Bu koku ne de pis!" derler. Sonunda onu kafir ruhların yanına getirirler."
mst.