25 Mart 2009 Çarşamba

Bakara; 43-48

(43) Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve rükû edenlerle beraber rükû edin.


Bu ayette: Namaz kılmak ve zekât vermek Yahudiler 'e emrediliyor. "Onlara emrediliyor bizi ilgilendirmez" diyemeyiz. "Rükû edenlerle beraber rükû ediniz" emrine dayanarak cemaatle namaz kılmak vaciptir de¬mişler. Hanefiler 'e göre cemaatle namaz kılmak müekked sünnettir.


(44) Siz insanlara iyiliği emreder de kendinizi unutuyor musunuz? Hâlbuki kitapta okuyorsunuz. Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?

Dünyanın en büyük kahramanlık destanını yazan Firdevsii Tus'i geceleri dışarı çıkamayacak kadar korkakmış.
"Ele verir talkını, kendi yutar salkımı" sözünü söyletenlerden olmayalım. Korkarken kahramanlık marşları okumayalım.
Cimriyken cömertlikten dem vurmayınız.
İçki sofrasında çocuğunuza içkinin zararından bahsetmeyin.
Peki, kötülük yaparken iyiliği tavsiye etmek yasak mıdır?
Hayır. Burada yasaklanan kötülük yaparken iyiliği emretmek değil. İyilik yaparken kötülük yapmaya devamı yasaklar.
Yani siz iyiliği emrediyorsunuz. O halde kötülüğü de terk ediniz denmektedir.
Eğer Allah'a olan sözünüzü yerine getirirseniz, yalnız Allah'tan korkarsanız, Allah'ın ayetlerini para karşılığında satmazsanız, namazı dosdoğru kılarsanız, zekâtı verirseniz, cemaatle beraber rüku ederseniz, iyilik yapar, iyiliği emrederseniz şeytan ve onun yardımcısı olan şeytanlaşmış insanlar maddî ve manevî zarara vermek için karşınıza dikilebilirler işte o zaman,


(45) Sabır ve namazla (Allah'tan) yardım isteyiniz. Muhakkak bu huşu sahibi insanlardan başkasına ağır gelir.


(46) Onlar (huşu sahibi olanlar) gerçekten Rablerine kavuşacaklarını ve ona döneceklerini bilirler.

Sabır ve namazla yardım isteyiniz. Peygamber Efendimiz Hz. Bilal’e "Bizi rahatlat ya Bilal" diyor. Bilal (r.a.) da ezan okuyor ve Müslümanlar namazla huzura kavuşuyor ve dinleniyor ve güçleniyor. Sabır, düşmanlar dinime karşı harp açıp meydanları tuttuklarında kapıları kapatıp içerde "ya sabır" çekmek değildir. Sabır ateş hattında yapılan sabırdır.
Hz. Ömer'e Küfe den mektup yazmışlar ve sormuşlar: Bizim burada gücü yettiği halde zina etmeyenler var. Birde gücü yetmediği için yapmayanlar var. Bunların durumu eşit midir?
Hz. Ömer "Gücü yettiği halde yapmayan sevaba girer. Öbürüne ise sevap da yoktur, günah da yoktur" buyurur.
Emredilenleri yerine getirmede sabır, yasaklananlara uymada sabır.
1402 yılında Ankara'da Yıldırım Beyazıt'ı döven Timur'a "Başarının sırrı nedir" demişler. Timur, soruyu soranın ağzına kendi parmağım, onun parmağını da Timur kendi ağzına almış karşılıklı ısırmaya başla¬mışlar.
Karşılıklı ısırırlarken adam aaaaaaaa diye ağzını açarak bağırmış. Timur kendi parmağını çekmiş ama adamın parmağını ısırmaya devam etmiş. Sonra bırakmış ve "Bak harplerde böyledir. Sen aaaaaaa diye ağzını açarak bağırınca benim işime yaradı, parmağımı kurtardım ama bu bağırma senin parmağına fayda vermedi.
Sıcak su kaplıcalarından birinde insanlar ayaklarını suya sokuyorlar ve kaç saniye tutacağız diye yarışıyorlar. Birinci gelen bir saniye daha fazla duruyor o kadar. Yani bir saniye fazladan sabırla birincilik kazanılır.
Harplerde de bu böyleymiş. İki taraf da geri çekilmeyi planlarken önce çekilmeye başlayana öbürü saldırıyor ve kazanıyor.
Bu namaz ve sabır Allah'tan korkanlara ağır gelmez.
Allah'tan korkmak da Allah hakkında bilgi edinmekle olur. "Allah varsa beni çarpsın" diyen imansız aslanın başına konup da "hani aslan neredeyse karşıma çıksın" diyen sinek gibidir. "Bre sinek, aslandan korkmak için ceylan olmak gerekir."
"Allah'tan ancak âlim kulları korkar."


(47) Ey İsrail oğulları! Size verdiğim nimetlerimi ve sizi âlemlere üstün kıldığımı hatırlayın.


(48) Öyle bir günden korkun ki, o günde kimse bir diğeri adına
birşey ödeyemez. Kimseden (izinsiz) şefaat kabul olunmaz, ondan bedel alınmaz ve onlara yardım da yapılmaz.


Kırkıncı âyette hatırlatılan nimet bu âyette de hatırlatılmakta ve Nimet'in ne olduğu açıklanmakta.
Nimet bu âyette o günün insanları arasında en üstün makam ve mevkiyi almak, firavunu ve zulmünü devirip yerine adil bir devlet kurmak, köle iken İslâm nimetiyle hürriyete kavuşmak en büyük nimettir.
Yahudilere ve bize şöyle denmektedir: Eğer bu peygambere ve getirdiği kitaba iman eder ve onun emir ve yasaklarına uyarsanız yine aynı devlete ulaşırsınız.
İslâm nimetine sarılınız, o sizi iki dünyada da kurtarır. Yoksa kimse diğerinin yerine ceza çekmeyeceği bir günden sakının. Bu dünyada baba oğlunun yerine hapiste yatabilir. Onun cezasını çekebilir. Suçunu üstlenebilir. Ama ahiretin azabının dehşeti karşısında kişi kardeşinden, annesinden, babasından, arkadaşından, oğlundan kaçar. Herkes kendi derdiyle meşgul olur.
Maymunu yavrusuyla beraber boş bir kazanın içine koymuşlar altından ateşi yakmışlar. Ayakları yanmaya başlayınca yavrusunu kucağına almış. Ateş şiddetlenince ayaklarını kaldırıp indirmeye başlamış. Daha da şiddetleniverince yavrusunu altına koymuş ve yavrusunun üstüne çıkmış.
İnsanın merhameti daha fazladır; Bu dünyada sen yanma ben yanayım diyen fedakâr insan çıkmıştır. Ancak ahiretin azabının şiddetini bilecek durumda değiliz.
Bizi yaratan, bizi bizden iyi bilen Allah (c.c.) birbirimizden kaçaca¬ğımızı haber veriyor.
Şefaat ta kabul edilmez. Bu dünyada işlerini aracılar ile yürütenler orada aracı bulamayacaklardır.
Müminler Allah (c.c.) iman edip emirlerine ve yasaklarına güçleri oranında uydukları için bazı günahları için Allah'ın şefaat izni verdiği zatlar şefaat edeceklerdir.
Ayet-el-kürsi Allah'ın izin verdiklerinin şefaat edeceğini haber verir.
"Şefaat edenlerin şefaati onlara fayda vermez." Ayeti şefaat edenlerin olacağını haber verdikten sonra kâfirlere bu şefaat edenlerden fayda olmadığını bildirir.
Dinime değerli hizmetlerde bulunanların da şefaat edeceğini hadisi şerifler haber verir. Ancak Mahmut Toptaş hoca şefaat edecektir diye şahıs ismi vererek konuşmayın. Peygamberler müstesna.
Biz şöyle dua edelim: Yarabbi şefaat izni verdiğin şefaatçilerin şefaatinden bizi mahrum etme.
Ahirette yapılan kötülükler karşılığında fidye de kabul edilmez. Bu dünyada parayla, malla, makamla işlerini görenlere öbür dünyada paraları, unvanları fayda vermeyecektir.

1 yorum:

  1. Abdullah b. Amr b. As'ın (r.a.) anlattığına göre: Bir kimse Hz. Peygamber'e (a.s.): "Hangi Müslüman daha hayırlıdır?" diye sordu. (Hz. Peygamber) "Dilinden ve elinden Müslümanların emniyette olduğu kimsedir" cevabını verdi.

    YanıtlaSil