3 Mart 2009 Salı

Bakara; 1-2

Buyurun dünyada devlete, ahirette cennete gidişin yollarını gösteren Allah kelâmını okumaya devam edelim.

Kur'ân-ı Kerîm'de yazılış sırasına göre ikinci sûre olan, "Bakara Sûresi" diye isimlendirilen ve Kur'ân-ı Kerîm'in en uzun sûresi olup Me­dine'de nazil olan içinde ahkam âyetleri oldukça fazla bulunan Bakara Sûresi'nin tefsirine başlıyoruz. Rabbim kalbimizi ve dilimizi açsın, öğ­renmek, amel etmek ve öğretmek nasib etsin. Amin.

Sûrelerin isimlerinin manası vardır, ama genelde bütün dillerde terceme yapılırken isimler terceme edilmez. "Ali" adı yüce diye "Mustafa" süzülmüş, arınmış diye, "Mahmut" ismi öğülmüş diye terceme edilmediği gibi Bakara Sûresi de inek sûresi diye terceme edilmez.

(1) Elif Lam Mim. Kur'ân-ı Kerîm'in yüzondört sûresinden yirmi dokuzu bu tür harflerle başlar. Bu harflere "Hurufu Mukattaa" denir. Yir­mi dokuz sûrenin başında gelen bu harfler 14 tanedir.

Kur'ân veya Rasûlullah tarafından bu harflerin mânâsı bize bildirilmediği için biz de bu konuda bir şey demiyoruz.

Bazı tefsirlerde elif: Alâüllah, lam: Lutfullah, mim Mecdullah şeklin­de tefsir edilmiştir.

Elif, boğazdan çıkan harflerdendir. Lam, ağzın ortasından çıkan harf­lerdendir. Mim de dudaktan çıkan harflerdendir. Yani en derinden en uca kadar bütün harfleri temsil ederler.

Sûreye bu tür harflerle başlanması Arap edebiyatçılarına meydan okumayı da içermektedir. "Kurân-ı Kerîm'i Muhammed'in kendisi uydu­ruyor" diyen kâfirlere "buyurun bu Arapça sizin diliniz. Bu Kur'ân bu elif, lam, mim, sad, nun, kaf, ha, ta, ayn, sın, ra,... gibi harflerden meydana gelmiş, ana malzemesi elinizde, siz de bir sûre getirin" anlamınadır.

Bu sûrenin üçüncü âyetinde bu meydan okuyuş apaçık yapılmakta­dır.

Tabiat kanunlarının her biri Rabbimizin âyetleridir. Bunlara tekvini kanunlar diyoruz. Bir çiçeğin açmasında, bir böceğin uçmasında bir çok kanunu ilahi çalışmaktadır, İnsanoğlu bu kanunları keşfeder, elementleri bulur ama bir çiçeği yoktan var edemez.

Rabbimizin teşrii kanunu olan bu Kur'ân âyetlerinin lafızları da bize 29 harfin bir araya gelmesiyle ulaştırılmış. İnsanoğlu bu harflerin hepsini sayar, yazı kanun ve kurallarını da bilir ama, elementlerden bir çiçek ya­ratamadığı gibi bu harflerden de bir âyetin benzerini getiremez.


(2) İşte Kitap Budur:

Bundan başka doğruyu gösterecek kitap yoktur. Hatırlanacağı gibi Fatiha Sûresi'nde "Bize doğru yolu göster" diyorduk işte o doğru yolu gösterecek olan kitap budur! Bunun dışında buna zıt bütün kitaplar de­ğersizdir, günlük, haftalık, aylık, senelik veya klasik kitaplardır.

Bu kitap ise Hak'tan geldiğinden içindekiler değişmez hakikatlardır. "Onda hiç şüphe yoktur"

Allah'dan geldiğinde hiç şüphe yoktur. Doğruluğunda şüphe yoktur. Doğru yola götürür bunda da hiç şüphe yoktur. Günümüz düşünürlerinin siyasî, iktisadî, hukukî görüşlerinin doğru olma ihtimali de vardır, yanlış olma ihtimali de vardır.

Doğruluk veya yanlışlıklarını zaman apaçık bir şekilde ortaya çıka­rır. İnsanların görüşlerinin doğru yada yanlış ihtimali olduğundan zan ifade eder. Allah (c,c.) Kur'ân'a uymayanların zanna uyduklarını zannın da gerçeğe ulaştırmadığını haber verir.

Günümüzün yazarlarından bir kısmı kendi açısından haklı olarak "Ben her fikre saygı duyarım" demektedir. Kendi fikrinin zamanla tutar­sızlığını anlayınca bu sözü söyleme mecburiyetinde kalıyorlar. Bu tip insanlar bir tek Allah kelamının haklılığını inkar edebilmek için, beş mil­yar insanın haklılığını kabul etme zorluğuna katlanıyor ama beş milyar insana da saygısız oluyorlar.

Biz doğruluğunda şüphe olmayan bu kitaba iman ettikten sonra bu kitaba ters düşen hiçbir fikre, görüşe, kanuna saygı göstermeyiz. İnsana saygımız vardır ama insanın ürettiği imansızlığa ve isyana saygımız yok­tur.

Bu Kitap Müttekilere Yol Gösteren Bir Kitaptır.

Takva: Pıtrak dikeninin çok olduğu bir yerde ayakkabı olmadan yürürken insanın ayaklarına diken batmaması için bütün vücudu dikkat ke­silir, vücudunun her parçası göz olur ya işte bu dünyada elini, dilini, beli­ni, gözünü, gönlünü, kulağını, ayağını haramlara dokundurmadan ömrü­nü geçirmeye takva denir.

Şirk'den sakınıp iman üzere olmaktır takva. İsyandan sakınıp itaat üzere olmaktır takva...

Her işinizde Allah'ın rızasını aramak için Allah'a layık bir kul olma­ya çalışmaktır takva.

İçini Hak için şirkten, yalandan, kinden, iftiradan, hasetten, gıybetten arındırmak, süslemek; dışını halk için süslemektir takva.

"Allah takva üzere olanlarla beraberdir. "

Eğer bana reis-i cumhur veya genelkurmay başkanı bir kart gönderse ve "seninle beraberim işte özel telefonum, istediğin zaman ara" dese be­nim konuşmalarım belki biraz daha açık ve net olur.

Halbuki beni karakola götürseler bu kart sahiplerinin haberi olmaz.

Bana o karakoldakiler telefon ettirmeyebilirler. Halbuki Allah (c.c.) "Her nerede olursanız olun O sizinle beraberdir" buyuruyor. K. Kerim, hadid telefon etmenize gerek yok. O'ndan güçlü olan da yok. Onun için takva üzere olmak demek düşmana karşı güçlü olmak demektir.

Takva üzere olana Allah (c.c.) iyiyle kötüyü ayırt etme özelliği verir işlerini kolaylaştırır, her sıkıntılı işine bir çıkış yo­lu verir, hiç hesap etmediği yerden rızıklandınkr.

Takva üzere olan korkmaz ve üzülmez. Takva üzere kuru­lan Küba Mescidi 1400 seneden beri devam ettiği gibi takva üzerine ku­rulan ve takva üzere devam eden devlet de yıkılmaz.

Çünkü takva üzere kurulan devlette her mütteki insan kendisine veri­len görevi yerine getirdikten sonra da 24 saat her halinde o takva üzere kurulmuş devleti çalıştırmak, çalışmasını engelleyenlere karşı koymakla kendini görevli bilir.

2 yorum:

  1. Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ahir zamanda, dinle dünyayı taleb eden insanlar zuhur edecek. Bunlar, insanlar(a iyi görünüp, onları aldatmak) için öyle bir yumuşaklığa bürünürler ki koyun postu yanlarında kaba kalır. Dilleri de baldan daha tatlıdır. Ancak kalbleri kurtlarınkinden vahşidir. Cenab-ı Hakk (bunlar için) şöyle diyecektir: "Beni aldatmaya mı çalışıyorsunuz, yoksa bana karşı cürete mi yelteniyorsunuz? Zat-ı Akdesime yemin olsun, bunlar üzerine, kendilerinden çıkacak öyle bir fitne göndereceğim ki, içlerinde halim olanlar bile şaşkına dönecekler."

    Ravi: Ebu Hüreyre ve İbnu Ömer

    YanıtlaSil
  2. hadisi okuynca aklıma bi ayet geldi yazıym dedim
    ne kadr bağlantılı bilmiyorm ama içmden geldi adnan:);

    "Gönlünüzü hoş etmek için size gelip Allah adına yemin ederler.Halbuki inanmış olasalardı Allah ı ve Elçisini hoşnutetmeleri daha uygundu. Bilmediler mi ki kim Allah a ve Elçisine karşı koymaya kalkarsa onuniçin sürekli kalcağı cehennem ateşi vardır."

    YanıtlaSil