4 Mart 2012 Pazar

Sâd Suresi Tefsir (7-14) - Mevdudi

بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

7- "Biz bunu diğer dinde işitmedik, bu, içi boş bir uydurmadan başkası değildir."

Yani, "Ne bizim atalarımız, ne civardaki Yahudi ve Hıristiyanlar, ne İran ve Irak'taki mecusîler, ne de tüm Arablardan hiçkimse" sadece "Bir olan Allah, alemlerin Rabbidir" dememiştir. Onlar da Allah'ın sevdiği kimselere değer verirler, türbelere yüz sürerler, adak ve kurban keserler. Bazıları evlat sahibi olmak için dua eder, bazıları rızk için yalvarırlar ve hepsi de dualarının kabul edileceğine, bu zatlardan feyz aldıklarına ve bu kimselerin kendilerinin tüm sorunlarını çözdüklerine yürekten inanırlar. Şimdi Muhammed'in, "Onların Allah'ın saltanatında hiçbir paylarının olmadığı ve tüm yetkinin Allah'ın elinde olduğu" şeklinde, hiç kimsenin söylemediği sözleri sarfettiğini duyuyuyoruz.


8- "Zikir (Kur'an) , içimizden ona mı indirildi?" Hayır, onlar benim zikrimden bir kuşku içindedirler. Hayır, onlar henüz benim azabımı tatmamışlardır.

Yani, "Onlar seni değil bizi yalanlıyorlar. Senin doğruluğundan asla şüphe etmiş değillerdir. Fakat sen, gönderdiğim zikir doğrultusunda, emrolunduğun gibi onlara tebliğ etmeye başlayınca, hemen şüphelenmeye başladılar. Oysa daha önce senin doğruluğun hakkında tereddütsüz yemin ediyorlardı." Aynı konu En'am: 21 ve 33'te de zikrolunmuştur (Kendi uydurduğu yalanları Allah'a yakıştırandan veya O'nun mesajlarını yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Şüphe yok ki, böyle zalimler mutluluğa asla ulaşamazlar...Bu insanların söylediklerinin seni gerçekten üzdüğünü pekala biliyoruz: Ama, unutma ki, onların yalanladığı sen değilsin; bu zalimlerin inkar ettiği, aslında Allah'ın mesajlarıdır.).


9- Yoksa, güçlü ve üstün olan, karşılıksız bağışlayan Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? 10- Yoksa göklerin yerin ve bu ikisi arasında bulunanların mülkü onların mı? Öyleyse, sebepler içinde (bir imkân ve güç bularak göğe) yükselsinler.

Bu, kafirlerin, "Muhammed'in dışında, Allah'ın peygamberlik göndereceği başka kimse yok muydu?" şeklindeki sorularına bir cevaptır. Cevapta şöyle deniliyor: "Bunlar ne zamandan beri yetki sahibidirler ki, kimi peygamber göndereceğimi onlara sorma ihtiyacı duyayım? Gerçekten yetki sahibi olmak istiyorlarsa eğer, aya çıksınlar ve kainatı ele geçirmek için çabalasınlar. Sonra da dilediklerini peygamber olarak göndersinler." Kureyş'in ileri gelenlerinin ikide bir tekrarlayıp durdukları, "Peygamberlik makamına Kureyş'deki diğer zengin ve güçlü kimseler değil de, niçin Muhammed layık bulunmuş?" şeklindeki iddiaları Kur'an'ın çeşitli yerlerinde zikredilmiştir. Bkz. İsra: 100 (De ki: “Rabbimin bağış ve bolluk hazinelerine eğer siz sahip olsaydınız, o zaman [onlara], harcayıp tüketme korkusuyla, mutlaka sımsıkı sarılırdınız: çünkü insan gerçekten çok tamahkardır, [sınırsız cömert olan ise sadece Allah'tır]”. Ve Bizbu [vahyi] değişmeyen gerçeğe işaret olarak indirdik ve o da [sana, ey Peygamber] hak olarak ulaştı; çünkü Biz seni yalnızca bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.), Zuhruf: 31-32 (Ve yine şöyle derler: “Bu Kur’an, neden iki şehrin ileri gelenlerine inmiş değil?” Rabbinin rahmetini yoksa onlar mı bölüştürüyorlar? [Hayır, nasıl ki] bu dünyada geçim araçlarını onlar arasında bölüştüren ve onların bazısını başkalarına yardım etmeleri için diğerlerinin üstüne çıkaran Biziz; [aynı şekilde, dilediğimize manevî bağışlarda bulunan da Biziz]: Rabbinin bu rahmeti, onların yığabilecekleri bütün [dünyevî servetler]den daha hayırlıdır.).


11- Onlar, burada, (çeşitli) fırkalardan olma bozguna uğratılmış bir ordu(durlar) .

Burada Mekke'ye işaret olunmaktadır. Yani, "Bunlar yine aynı şehirde mağlup olacaklardır. Onlar belki Rasulüllah'ı hor ve hakir görerek reddediyorlar ama öyle bir zaman gelecek ki, kendilerini Peygamber'in ayakları altında bulacaklardır."


12- Onlardan önce de Nuh kavmi, Ad ve kazıklar sahibi Firavun da yalanlamıştı,

Firavun hakkında "kazıklar sahibi" şeklinde bir tanımlama yapılmıştır. Çünkü, onun saltanatı yere çakılmış kazıklar gibi sapasağlamdı. Ya da şöyle denilebilir: "Ordusunda fazla asker olduğu için, ordunun konakladığı yerde çok sayıda kazık diktirirdi." Veya "Kim kendisine karşı gelirse, onu kazığa oturturdu." Bu bağlamda, Mısır'daki Ehramları yeryüzüne kazık gibi çakmış olmasının da kastedilmesi mümkündür.


13- Semud, Lût kavmi ile Eyke halkı da. İşte onlar da, (Allah'a karşı isyanda birleşen ve güç toplayan) fırkalar(dı) .

14- Hepsi de peygamberleri yalanladılar, böylece azabla-sonuçlandırmam (onlara) hak oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder