29 Mart 2012 Perşembe

A'raf Suresi 1-2 Tefsiri - Mevdudi

Sure adını 46-47. ayetlerde geçen el-a'raf'tan almaktadır.


Nüzul Zamanı: Surede anlatılan konular hakkında yapılacak dikkatli bir inceleme bu sure ile En'am suresinin hemen hemen aynı zamanda, yani Hz. Peygamber'in (s.a) Mekke'de geçen hayatının son yıllarında nazil olduklarını gösterir. Ancak hangisinin daha önce geldiği kesin olarak bilinmemekte. Her halukârda, En'am ve A'raf surelerinin ele aldıkları konular ve anlatım biçimleri arasındaki benzerlik, bu iki surenin de aynı döneme ait olduklarını açıkça ortaya koymaktadır. İkisi de aynı tarihsel arka plana sahip olduklarından, okuyucu En'am suresinin mukaddimesini de göz önünde bulundurmalıdır.


Konu: Surenin ana konusu, dikkat çekici bir uslûpla, Hz. Muhammed'e (s.a) gönderilen 'İlâhî Tebliğ'e çağrı'dır. Bu, Hz. Peygamber'in (s.a) Mekkelilere yaptığı uzun süren nasihatleri neticesinde, onlar üzerinde bir tesir görülmemesi nedeniyledir. Hatta onlar, Peygamber'in (s.a) davetine karşı adeta sağır bir kulak kesilmişler ve o kadar inatçı, o kadar vurdumduymaz olmuşlardı ki, neticede Hz. Peygamber'e (s.a) , yalnızca Mekkelilerle uğraşmayı bırakıp başka insanlara da yönelmesi emrolunmuştu. Bundan dolayı Mekkelilere İlâhî Daveti kabul etmeleri için sürekli çağrıda bulunulmasının yanında, daha önceki kavimlerin, peygamberlerine karşı takındıkları yanlış tavırlarının sonuçları sert bir dille anlatılarak, bu hususa dikkatleri çekilmektedir. (O vakitte Hz. Peygamber (s.a) Mekke'den hicret etmek üzereydi.) Hitabın sonuç bölümü, Hz. Peygamber'in (s.a) ileride kendileriyle ilişkiler içinde olacağı Ehl-i Kitab'a yöneltilmektedir. Bu, hicret vaktinin artık yaklaşmakta olduğunun, "mesaj"ın öncekilerde olduğu gibi sadece kendi kavmine münhasır kalmayıp bütün insanlığa yayılacağının ifadesi idi.


Yahudilere hitab edildiğinde, onların peygamberlik müessesesine karşı münafıkça tutumlarının sonuçlarına işaret edilmektedir. Çünkü onlar sözle Hz. Musa'ya inandıklarını söylüyorlar, yalandan ibadet ediyorlar, fakat gerçekte onun öğretisine karşı gelerek ve itaattan kaçındılar. Bütün bu tavırlarının neticesi olarak, alçaklık ve rezillikle suçlandılar.


Surenin sonunda, Hz. Peygamber (s.a) ve ona uyanlara, İslam'ın tebliğ vazifesini hikmetlice yapabilmeleri için, bazı talimatlar verilmektedir. En önemlisi; muhaliflerin tahriklerine karşılık verme konusunda, kendilerini tutma ve sabretme hususuydu. Ayrıca, hislerin etkisiyle, hedeflerine zarar verecek herhangi bir yanlış adımın atılmaması tavsiye edilmektedir.






بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم 




1-2- Elif, Lam, Mim, Sad. (Bu) Bir Kitap'tır. Bundan dolayı içinde bir sıkıntı olmasın. Onunla kafirleri kotkutman ve müminlere de bir öğüt olmak üzere sana indirildi.


"Bunu insanlara, korkmadan, çekinmeden ve muhalif olacakların nasıl bir tepkide bulunacaklarına zerre kadar aldırmadan ulaştır. Bırak onlar istedikleri gibi karşı çıksınlar, alaya alsınlar, küçük görsünler, isterlerse ellerinden geleni ardına koymadan düşmanlıklarını yapsınlar! Fakat sen bu daveti ulaştırmalı, hiçbir korku ve sıkıntı duymadan anlatmalısın".


Tereddüt etmek, çekinmek anlamına gelen "harace" sözcüğünün, lugattaki karşılığı içinden geçilmesi zor, sık çalılık demektir. O takdirde metin, mecazi olarak şu anlama gelir: "Muhalefet ve engeller karşısında, davan yolunda, daha fazla ilerleyemediğinden ötürü kalbinde herhangi bir sıkıntı ve darlık bulunmasın." Aynı husus, Hicr: 97'de şöyle ifade edilmektedir. "Onların (senin tebliğine karşı) dediklerinden göğsünün daraldığını (canının sıkıldığını) şüphesiz biliyoruz". Ve yine Hud: 12'de "...Davetine cevap olarak, onların 'Neden O'na bir hazine indirilmedi, niçin O'nunla bir melek gelmedi' demeleri yüzünden canın sıkılacak ve Allah'ın sana vahyettiğinden bazısını terk mi edeceksin?" denilmektedir.


Ayet, bu surede işlenen ana konunun Hz. Peygamber'in (s.a) davetini reddedişin sonuçları hakkında insanları ihtar ve umursamazları da kendi kovuklarından çıkarmak, uyandırmaktır. Bu münasebetle ayet, kâfirlere bir ikazda bulunurken müminlere de Hz. Peygamber'in (s.a) getirdiği davetin sorumluluklarını hatırlatmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder