21 Mart 2012 Çarşamba

A'raf Suresi Meali (54-93) - M.Esed

بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم



54 ŞÜPHESİZ, Allah'tır sizin Rabbiniz; gökleri ve yeri altı çağda yaratan; ve arşa, o sınırsız kudret ve iktidar makamına kurulan. Gündüze, kendisini ivedilikle kovalayan geceyi sarıp sarmalayan O; koyduğu yasalara boyun eğen güneşiyle, ayıyla, yıldızlarıyla her şey O'nun: bütün bir yaratılış ve tüm buyurma, yasama kudreti. Ne yücedir Allah, ne uludur âlemlerin Rabbi!

55 Rabbinize alçak gönüllüce ve yüreğinizin ta derinlerinden seslenin. Doğrusu O, çizgiyi aşanları sevmez: 56 bunun içindir ki, iyi bir düzene sokulmuşken yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Ve korkuyla ve umarak yalvarın O'na; çünkü Allah'ın rahmeti her zaman iyilik yapanlarla beraberdir!

57 Yaklaşan rahmetinin önünde müjdeci olarak rüzgarları gönderen O'dur; yağmur yüklü bulutlar toplandıklarında, onları çorak bölgeye doğru sürükleyip bu yolla su indirelim ve böylece her türlü ürünün yeşerip boy vermesini sağlayalım diye. Ölüleri de işte böyle dirilteceğiz; belki düşünür ders alırsınız. 58 Bereketli toprak (gibi) ki, onun ekini, Rabbinin izniyle [bolluk içinde] fışkırır; oysa kötü toprağınki ancak cılız bir ekin verir.
Şükreden bir topluluk[un yararlanması] için ayetlerimizi işte böyle çok yönlü olarak dile getiriyoruz!

59 GERÇEK ŞU Kİ, Biz Nûh'u kendi toplumuna gönderdik: “Ey kavmim!” dedi, “yalnızca Allah'a kulluk edin: O'ndan başka tanrınız yok çünkü. Doğrusu, dehşet ve azabıyla büyük bir Gün'ün gelip sizi bulmasından korkuyorum ben!”
60 Kavmi içinden önde gelenler: “Doğrusu, biz senin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu görüyoruz!” diye karşılık verdiler.
61 [Nûh]: “Ey kavmim” dedi, “Bende bir eğrilik/bir sapıklık yok; ne var ki, ben âlemlerin Rabbinden bir elçiyim. 62 Rabbimin haberlerini bildiriyor, öğütler veriyorum size: çünkü ben, Allah'ın bana [vahiyle] bildirmesi sayesinde sizin bilmediğinizi biliyorum. 63 Sizi uyarabilsin ve siz de Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyup O'nun rahmetiyle onurlanasınız diye sizin kendi içinizden birinin eliyle Rabbinizden size bir haber gelmesini niçin yadırgıyorsunuz?”

64 Ve [Bu uyarıya rağmen] o'nu yalanladılar! Ve bunun üzerine Biz de o'nu ve gemide o'nunla beraber olanları kurtardık; ayetlerimizi yalanlayanları ise (suda) boğduk; gerçekten kör bir topluluktu onlar!

65 VE ‘ÂD [toplumuna da] kardeşleri Hûd'u [gönderdik]. “Ey kavmim!” dedi (onlara), “yalnızca Allaha kulluk edin: O'ndan başka tanrınız yok. Hal böyleyken yine de O'na karşı sorumluluk bilinci duymayacak mısınız?”
66 Kavmi arasından gerçeği tanımaya yanaşmayanların önde gelenleri: “Doğrusu, biz seni aklı kıt biri olarak görüyoruz ve üstelik yalancının biri olduğunu sanıyoruz!”
67 [Hûd:] “Ey kavmim” dedi, ben aklı kıt biri değil, âlemlerin Rabbinden bir elçiyim. 68 Rabbimin haberlerini bildiriyor ve size dürüst ve güvenilir öğütler veriyorum. 69 Sizi uyarabilsin diye kendi içinizden birinin eliyle; Rabbinizden size bir haber gelmesini yadırgıyor musunuz, niçin? Hiç değilse, sizi nasıl Nûh toplumunun yerine getirdi ve sizi maddî varlık olarak nasıl kat kat üstün güçlerle donattı, bunu hatırlayın. Ve artık anın Allah'ın nimetlerini ki kurtuluşa erebilesiniz!”
70 Şöyle cevap verdiler: “Bir tek Allah'a kulluk edelim de atalarımızın kulluk edegeldiği bütün öteki tanrıları bırakalım diye mi geldin bize? Eğer doğru sözlü biriysen, haydi getir (de görelim) bizi tehdit edip durduğun azabı!”
71 [Hûd]: “Rabbinizin müstehak gördüğü ürkütücü bir bela ve gazapla kuşatılmış durumdasınız zaten!” dedi. “Şimdi, Allah'ın haklarında hiçbir delil indirmediği, yalnızca sizin ve atalarınızın uydurduğu o [boş] isimler hakkında mı benimle çekişiyorsunuz? [O kaçınılmaz olanı] bekleyin öyleyse; doğrusu ben de sizinle bekleyeceğim!”

72 Ve böylece, o'nu ve o'nunla beraber olanları kuşatıcı rahmetimizle kurtardık; beri yandan, ayetlerimizi yalanlayıp inanmayanlarıysa son kalıntısına kadar silip attık.

73 VE SEMÛD [toplumuna da] kardeşleri Salih'i [gönderdik]. “Ey kavmim!” dedi, “Yalnızca Allah'a kulluk edin; O'ndan başka tanrınız yok. Rabbinizden işte apaçık bir kanıt geldi size:
“Allah'a ait olan bu dişi deve bir nişanedir sizin için: öyleyse bırakın onu Allah'ın arzında otlasın ve sakın dokunmayın ona; yoksa çok can yakan bir azap yakalar sizi.

74 “Ve hatırlayın, sizi nasıl ‘Âd [toplumunun] yerine getirdi O; ve ovalarında kendinize konaklar yükseltip dağlarını yontarak evler yapabilesiniz diye yeryüzünde sizi nasıl sağlamca yerleştirdi. Öyleyse, anın Allah'ın nimetini de yeryüzünde bozgunculuk yapıp karışıklığa yol açmayın.”

75 Güçsüz görülenlere karşı küstahça büyüklük taslayan toplumun ileri gelenleri inananlara: “Siz Salih'in [gerçekten] Rabbinin katından gönderildiğinden emin misiniz?” dediler.
Onlar da: “Elbette inanıyoruz o'nun getirdiği habere” diye cevap verdiler.
76 Büyüklük peşinde olanlarsa: “Bakın” dediler, “sizin o kadar emin olduğunuz şeyi biz asla doğru bulmuyoruz!”
77 Ve böyle (diyerek) dişi deveyi yatırıp hunharca kestiler, Rablerinin buyruğuna burun kıvırıp sırt çevirdiler. Ve (bununla da kalmayıp): “Ey Salih,” dediler, “eğer gerçekten Allah'ın elçilerinden biriysen, haydi getir şu bizi korkutup durduğun azabı!”
78 Derken bir deprem ansızın yakalayıverdi onları ve kendi evlerinde cansız seriliverdiler.
79 Ve [Salih] onlardan yüz çevirdi: “Ey kavmim!” dedi, “gerçek şu ki, ben Rabbimin mesajlarını ilettim ve güzelce öğüt verdim size; (ama) siz güzel öğüt verenleri sevmediniz.”

80 VE LÛT[u hatırlayın ki, hani o] kavmine şöyle demişti: “Dünyada sizden önce hiç kimsenin yapmadığı kötülükler mi işleyeceksiniz? 81 Kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz: Yoo, siz gerçekten ölçüyü aşan bir topluluksunuz!”

82 Fakat kavminin cevabı yalnızca şu oldu: “Sürün ülkenizden onları! Besbelli, kendilerini temize çıkaran insanlar, bunlar!”

83 Bunun üzerine o'nu ve geride kalanlar arasında bulunan karısı dışında yandaşlarını kurtardık. 84 Bu arada, [helak edici] bir yağmur yağdırdık berikilerin üzerine: İşte görün, günaha gömülüp gidenlerin başına geleni!

85 VE MEDYEN [halkına] kardeşleri Şuayb'ı [gönderdik], “Ey kavmim!” dedi, “Yalnız Allah'a kulluk edin; sizin O'ndan başka tanrınız yok! Rabbinizden işte apaçık bir duyuru geldi size. Öyleyse [bütün işlerinizde] ölçüyü tartıyı tam olarak gözetin, hukuken onların olan şeyden insanları yoksun bırakmayın; ve iyi bir düzene kavuşturulduktan sonra kalkıp yeryüzünde bozgunculuk yapmayın: [bütün] bunlar sizin iyiliğiniz için; tabii, eğer inanırsanız. 86 Bir de, inanan herkesi tehditle Allah'ın yolundan dönmeye zorlayarak ve onu eğri göstermeye çalışarak [doğruya götüren] her yolun kıyısında pusuya yatmayın. Ve O'nun sizi azlıkken [nasıl] çoğalttığını hatırlayın: Ve bakın, sonu ne oldu fesat saçanların!

87 “Madem ki, aranızda, getirdiğim habere inanan bir topluluk yanında bir de inanmayan bir topluluk var, öyleyse bu içinden çıkılması zor durumda sabredin, tâ ki aramızda Allah hükmedinceye kadar: çünkü O, hükmedenlerin en hayırlısıdır”.

88 Kavmi içinde ileri gelen, kendini beğenmiş o kurumlu kimseler: “Ey Şuayb!” dediler, “Hiç şüphen olmasın ki, seni ve inanan yoldaşlarını ülkemizden sürgün edeceğiz, meğer ki, kesin bir biçimde bizim yolumuza dönesiniz!”

[Şuayb]: “Peki, ya bunu yürekten istemiyorsak?” dedi, 89 “Çünkü, bakın, kalkıp yeniden sizin yolunuza dönecek olsaydık -hem de Allah bizi ondan kurtardıktan sonra- o zaman, Allah'a düpedüz yalan yakıştırmış olurduk. Rabbimiz Allah bunu bizden istemediği sürece, bizim sizin yolunuza dönmemiz asla doğru olmaz. Rabbimiz sınırsız bilgisiyle her şeyi kuşatmıştır; biz de güvenimizi Allah'a bağlamışız. Ey Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında hak neyse, ortaya çıkar; çünkü hakkı ortaya çıkaranların en hayırlısı Sensin!

90 Ne var ki, kavimleri arasından, hakkı inkara şartlanmış olan elebaşları, [Şuayb'ın yandaşlarına:] “Doğrusu, eğer Şuayb'a uyarsanız, bilin ki, kaybedenlerden olacaksınız!” dediler.

91 Derken, bir deprem onların işini bitirdi: kendi evlerinde cansız olarak yere serilip kaldılar. 92 Onlar ki Şuayb'ı yalancı çıkarmak isteyen kimselerdi: Sanki orada hiç yaşamamış gibi oldular. Onlar ki, Şuayb'ı yalancı çıkarmak isteyen kimselerdi: Kendileri kaybeden kimseler oldular!

93 Ve sonunda Şuayb, onların yanından dönüp giderken: “Ey kavmim!” dedi, “gerçek şu ki, ben size Rabbimin buyruklarını tebliğ ettim ve güzelce öğüt verdim: artık ben nasıl (sizin gibi) hakkı inkar eden bir topluluk için yas tutup kederleneyim?”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder