3 Aralık 2009 Perşembe

Fecr Suresi Meali

Giriş:

Bu sûre Leyl suresinden sonra Mekke'de nazil olmuştur. 30 ayettir. Ma'lum "leyl" sûresinin ilk kelimesi gece manasına gelmektedir. "Fecr" ise şafağın atmasından itibaren meydana gelen parlaklıktır.

Karanlıklardan sonra aydınlık geliyor. Mekke döneminde de müslü-manlara yapılan zulümler, işkenceler ve hayatı karartan o karanlık gece­lerden sonra mutlak bir aydınlığın geleceğini müjdeler gibidir.

Leyl Suresinden sonra bu surenin gelmesi bu müjdeyi veriyor. Bu müjdeyi Mekke insanına veriyor da bize vermiyor mu? Tefsir usulü ki­taplarımızda genel bir kaide vardır. "Sebebi nüzul ayeti tahsis etmez." Yani o günün ortamını açıklayan ayetler, yalnız o güne ait veya yalnız o olaya aittir anlamına gelmez.

Kıyamete kadar gelecek olan müşlümanlara bu ayetler yol göstere­cektir. Onların durumlarına açıklık getirecektir. Bulundukları durumdan çıkış yollarını gösterecektir.

Günümüzde de bizler, çölde karanlıklar içerisinde nereye gideceğini bilemez durumda idik ama şafak attı; yol göründü, istikamet belli oldu. Kıbleye doğru yürüyüş dünyanın her tarafından başladı. Aynı yöne, günde beş defa güne bakan çiçekleri gibi dünya etrafında daire haline gelerek, kıbleye dönmek ve hacda bir araya gelerek şeytana attığımız taşlarla, düşmanın bir olduğunu ve Kabe-i Muazzama'nın etrafında tavaf ederek, hacerü'l-esvedi tutarak, tavaf edilen yerinde, tutulacak yerin de bir olduğunu öğrendi ve şuuruna vardı.

(Mahmut Toptaş)

Meal:


1. ŞAFAĞI düşün


2. ve on geceyi!


3. Çok olanı ve Tek olanı düşün!


4. Kendi yolunda akıp giden geceyi düşün!


5. Düşün bütün bunları; bunlarda, akıl sahipleri için hakikatin sağlam bir kanıtı yok mudur?



6. BİLMEZ MİSİN Rabbin neler yaptı ‘Âd [halkın]a,


7. çok sütunlu İrem [halkına],


8. ki bütün o topraklarda bir benzeri inşa edilmemişti?


9. Ve vadide kayaları oymuş olan Semûd [halkın]a?


10. Ve [pekçok] çadır direğine (piramide) sahip Firavun'a?


11. [Onlar] toprakları üzerinde hak ve adalet sınırlarını aştılar;


12. ve orada büyük bir yozlaşma ve çürümeye sebep oldular;


13. işte bu yüzden Rabbin onları azap kırbacından geçirdi;


14. çünkü Rabbin, şüphesiz, her zaman gözetleyip durmaktadır!



15. İNSANA GELİNCE, ne zaman Rabbin onu, cömertliğiyle ve hoşnut olacağı bir hayat bağışlamakla denese, “Rabbim, bana karşı [ne kadar] cömertmiş!” der;


16. ama geçim vasıtalarını daraltarak onu denediği zaman ise, “Rabbim beni küçük düşürdü!” di(ye sızlanı)r.


17. Ama hayır, hayır, [ey insanlar, bütün yaptıklarınızı ve yapmadıklarınızı bir düşünün:] siz yetime karşı cömert değilsiniz,


18. muhtaçları doyurmaya birbirinizi teşvik etmiyorsunuz,


19. [başkalarının] mirasını aç-gözlülükle yiyip bitiriyorsunuz,


20. ve sınırsız bir sevgiyle malı-mülkü seviyorsunuz!


21. Peki, [Hesap Günü nasıl davranacaksınız,] yeryüzü ardarda sarsılıp paramparça olduğunda,


22. ve Rabbin[in haşmeti] ortaya çıktığında ve melekler [gerçek hüviyetleriyle] saf saf olduklarında?


23. İşte o Gün cehennem [gözönüne] getirilip konacak; o Gün insan [yaptığı ve yapmadığı her şeyi] hatırlayacak: ama bu hatırlamanın ne faydası olacak ona?


24. O, “Âh, keşke [gelecek] hayatım için önceden bir hazırlık yapsaydım!” diyecek.


25. Hiç kimse Allah'ın o Gün [günahkarlara verdiği] azap gibi azap veremez;


26. ve hiç kimse O'nun gibi bağlarla bağlayamaz.


27. [Ama dürüst ve erdemlilere,] “Ey iç huzuruna ermiş olan insanoğlu!” [diye seslenecek Allah,]


28. “Rabbine O'ndan hoşnut kalmış ve [O'nu] hoşnut etmiş olarak dön:


29. gir, öyleyse Benim [öteki sadık] kullarımla birlikte,



30. gir cennetime!”

2 yorum:

  1. Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'in yanına gelmişti. Aleyhissalâtu vesselam, ashabı ona yardım etmeye teşvik etti. Ashaptan biri:

    "Benim yanımda şu kadar mal var!" dedi. Cemaatte bulunup da adama yardım etmeyen kalmadı, herkes az veya çok bir yardımda bulundu. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm şu hitabede bulundu:

    "Kim bir hayrı başlatır ve başkaları da onu devam ettirirse, o kimse yaptığı hayrın sevabını eksiksiz alır ve o hayrı takip edenlerin hayrının bir mislini -onların hayırlarından hiçbir eksilme olmaksızın- aynen alır. Kim de kötü bir çığır açar ve bu çığırdan başkaları da giderse, bu adama, o kötü işin günahı eksiksiz gelir; ayrıca o kötü yoldan gidenlerin günahının bir misli de -onların günahından hiçbir şey eksiltmeden- ona gelir."

    YanıtlaSil