6 Aralık 2009 Pazar

Fecr Suresi; 15-30

15- Amma insan, Rabbi onu denemek için ne zaman iyilik yapıp, ona nimet verse, "Rabbim bana iyilik yaptı" der.

16- Amma onu denemek için rızkını daraltsa "Rabbim bana ihanet etti" der.

Bu ayet-i kerime insanoğlunun fıtratını bize, öğretiyor. "Efendim psi­koloji ilmi batıda 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır.11 gibi bilgileri kitaplardan okuruz. Kur'ân-ı Kerim'de en çok tekrarlanan Allah (c.c)'tır. İkinci sırada ise insandır. İnsanoğlunun her türlü hal ve hareketleri, insan psikolojisinin en ince detayları Kur'ân-ı Kerim'le ifade edilir. Burada iki özelliğine dikkat çekiliyor.

İnsana, Rabbim bolca nimetler verecek olursa adam sevinir, "Rabbim bana ikramda bulundu servetler verdi" der. Bunu Allah'ın kendisine iyi olduğu için verdiğini düşünerek şımarır. Ama Rabbim onun rızkım biran daraltı verince de "Rabbim bana ihanet etti" der.

Verince Rab'dan bilmez, kendinden bilir, "layık olmasaydım bana bunu vermezdi, ben layıkım ki bana verdi." der. Ama elden çıkıverecek olursa; "valla ben üzerime düşeni yapmıştım da, kader böyle imiş, beni mahvetti zalim felek." der. Böylece isyan ediyor. Ama mü'min öyle de­miyor. Yunusun diliyle;

-Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim -Aşkın ile öğünürüm, bana seni gerek seni.



17- Hayır! yetime ikram etmiyorsunuz.

18- Miskini doyurmaya teşvik etmiyorsunuz.

Günümüzde de teşvikler fakire verilmiyor. Sırtı kaba olanlara verili­yor, yağlı kazanı taşmakta olanlara veriliyor, tuzu kuru olanlara veriliyor. Fakirler de kimlere ne kadar verildiğinin lafını ederek çenesini yor­maya, açlığını artırmaya devam ediyor. Allah (c.c) da İslâmi çizginin dı­şında olan insanların karakterini bize anlatıveriyor. Yetime ikram etmi­yorlar. Biz mü'minler olarak yetime de, fakirlere de önce gönlümüzü sonra kesemizi açacağız.



19- Mirası toplarcasına yiyorsunuz.

20- Malı çok seviyorsunuz.


Malı değil, malı yaradanı çok sevmemiz gerekiyor.



21- Hayır! yer yarılıp parça parça olduğunda,

22- Rabbin ve melekler saf saf geldiğinde,

23- O gün cehennemde getirilir. O gün insan hatırlayacak ama ha­tırlamanın ona ne faydası olur.

24- "Keşke hayatım için (önceden iyi ameller) takdim etseydim" der.


Ahirette, bu dünyada iken topladıklarınızı bulacaksınız. Ne vermişseniz onu göreceksiniz, kimlerle dost olmuşsanız onlarla yanyana olacak­sınız, kimin arkasından gitmişseniz onun bayrağı altında toplanacaksı­nız. Peygamberimizin (s.a.v) izinden yürüyenler, O'nun "livau'1-hamd" sancağı altında toplanacaklar. Allah (c.c) "O gün bütün insanları önder­leriyle beraber çağırırız" buyuruyor. Bu dünyada önderimizi seçerken iyi dikkat etmeliyiz. Allah (c.c) tarafından sevilen, kabul edilen insanları seçelim ki, O da Peygamber Efendimizdir,



25- O gün onun azabı gibi kimse azab edemez.

26- Onun bağı gibi kimse bağlayamaz.


Ahirette yanmamamız için bu dünyada gönüllerimiz yansın. Bu dün­yada Allah'ı tanımayanlar, O'nun emrine uymayanlar, ateşten direklere bağlanacaklar. Yürekleri yandığında vücutlarından çıkan irinler ağızla­rından içirilecek, bağırsakları dökülecektir.



27- Ey huzura eren nefis!,

Huzura ermiş nefis: Huzura ermek ne ile olur? Rabbim bunun ceva­bını da vermiş; "Uyanık olun iyi bilinki kalpler ancak, Allah'ın zikri ile mutmain olur." buyurmuştur. Allah'ı hatırlamakla mutmain olur.

Kafirin gücüne bakıyorsunuz korkuyorsunuz ama onun ilacı da "Hasbuna'llah ve ni'me'l vekil" "Allah bize yeter" hapını yuttunuz mu, o korku gider. Kaynayan bir kabın içine bir bardak soğuk suyun döküldü­ğünde'o suyun kaynamasının durduğu gibi, bir gün yürekler kabardığında "Allah" diyecek olursanız kalbiniz mutmain olur, huzura erer.



28- Sen Rabbinden hoşnut, Rabbin de senden hoşnud olarak Rabbine dön.

29- Gir kullarımın arasına,

30- Gir cennetime.


Batılı bir Hristiyan; Peygamber Efendimizi anlatan bir kitap yazmış. Amerika da 500. baskısını yapmış. Kitabı yazdıktan sonra Vatikan tara­fından yazarı afaroz edilmiş. 1932 yılında Amerikada bir otel odasında açlıktan ölmüş.

Adam kitabında diyor ki; "Çok değerli bir tarikat lideri, çok değerli bir talebesini hristiyanlar ülkesine, İslâm'ı tebliğ etmek için göndermiş. Delikanlı o kadar güzel şeyler anlatıyormuş ki, Hristiyan köylüleri sa­bahlara kadar gözlerini kırpmadan, onun sohbetini dinliyorlarmış. Bir köyden öbür köye ata bindirip götürüyorlarmış.

Yine bir gün, bir köyden öbür köye at üzerinde götürülürken dağın te­pesinde bir manastır görmüş ve yanındakilere sormuş; "orası nedir?" Demişler ki; "efendim orası manastırdır, bizim şehrin azizi 13 senedir orada kalır. Allah'ın rızasını arar. Biz ona günlük bir tas çorba ve bir bar­dak su götürürüz. O dünyanın herşeyini terk etti, kadın sevmedi, gül koklamadı, yalınız Allah'ın rızasını aradı."

Bizim o İslâm mücahidimiz, alp erenimiz demiş ki; "Onun yanma tek­rar gittiğinizde ona söyleyin, eğer O gerçekten Allah'ın rızasını arıyorsa yanlış yerde arıyor. Oradan insin, insanların arasına girsin, düğün evinde oynasın, ölü evinde ağlasın. Rabbin rızası insanların arasında­dır." demiş.

Bu hikaye, bu iki ayeti ifade ediyor. "Gir kullarımın arasına, gir cen­netime" diyor Allah (c.c). Bu ses, aşığa sevgilisinin "Gel" sesinden, bapishanedekine "serbestsin" sesinden, çölde "su" sesinden bize daha tatlı geliyor.

Peygamberimizde bir hadisinde; "müslümanların arasına katılan, on­ların eza ve cefalarına katlanan bir müslüman, insanların arasına katıl­mayıp, eza ve cefalarına katlanmayan müslümandan daha hayırlıdır." di­yor. Yani uzlete çekilen bir müslüman­dan, toplumun tam ortasına giren ve onlara yol göstermeye çalışan bir müslüman daha hayırlıdır.

2 yorum:

  1. Ravi: Enes

    Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ademoğlu için iki vadi dolusu mal olsaydı, mutlaka bir üçüncüyü isterdi. Ademoğlunun iç boşluğunu ancak toprak doldurur. Allah tevbe edenleri affeder."

    YanıtlaSil
  2. Adnan bu akşamlık ben araya girdim, devamı senden inş.

    Kemal.

    YanıtlaSil