28 Aralık 2009 Pazartesi

Tekasür Suresi

Bu sure de Mekke'de nazil olmuş, sekiz ayettir.


1- Çoklukda yarış sizi oyaladı.


Ayetteki çokluğa açıklık getirilmemiş. Neden? Her çağın çokluk an­layışı değişecektir de ondan. "Benim kabilem senin kabilenden çok. Öyleyse yönetme hakkı bana aittir, hükmetme hakkı da, üstünlük, şan, şeref hakkı da bana aittir" diyorlar.

Günümüzde insanların çokluğu kabileyle değil. İnsanlar; "Benim param senin parandan, Benim fabrikam senin fabrikandan çok, benim omuzumdaki yıldız, senin omuzundaki yıldızdan çok. Öyleyse ben haklıyım." diyor adam.

Benim unvanım seninkinden çok, ben profesörüm sen ise daha dok­torsun, benim tarlam seninkinden çok, benim yayın saatim senin ya­yın saatinden çok. Benim yayın alanım senin yayın alanından çok." di­yorlar.

Bu çoklukla Övünme kıyamete kadar devam edecektir. Şekli deği­şecektir yalnız. Onun için Allah (c.c); "bu çoklukla öğünmeniz, asıl yapmanız gereken şeyden sizi alıkoymuştur" diyor.

İbadetlerinizle, Allah'a hizmetinizle, mallarınızı ve canlarınızı Allah yolunda harcamakla geçirmeniz gerekirken, bu yolda birbirinizle yarış etmeniz gerekirken, siz çokluklarınızla öğünüyorsunuz.

2- Hatta kabirleri ziyaret ettiniz.

Kabir son durak değil. O da Ahiretle dünya arasındaki bir geçiş yeri.

Mekke inşamda senin kabilen benim kabilemden daha az, benimki daha çok diyorlar. Sayımı yaptıktan sonra işi mezarlığa kadar götürü­yorlar. Mezardakini de sayıyorlar.

Kendileri hiçbir başarı sağlayamayanlar, kabirdekini gündeme getirerek başarısızlığını kapatmaya çalışıyorlar.


3- Hayır, yakında bileceksiniz.

4- Sonra yine hayır, yakında bileceksiniz.

Mehmet Akif döneminde bir konuşmacı Fatih Sultan Mehmed'i anlatan bir konuşma yapıyor. Çok da güzel konuşma yapmış. Dinleyicileri heyecanlandıran bir konuşma yapmış. Recai Zade Mahmut Ekrem'den de takdir bekliyormuş.

Herkes tebrik etmiş ama konuşmacının gözü Recai Zade Mahmut Ekrem'de. O da bir şey söylememiş. Konuşmacı gitmiş ve "nasıl buldunuz efendim?" demiş.

Recai Zade; "çok güzel, sen ziraat mühendisi miydin?" demiş. Konuşmacı da; "hayır efendim değilim. Ne alakası var ziraat mühen­disiyle?" deyince,

Recai Zade; "Valla ben seni dinlerken öyle zannettim. Sen Fatih'i anlattın. Şimdi O nerde?" toprakta, torunları nerede, toprakta, yaptıkları toprakta, toprağın üzerinde olan biziz. Soğan da öyle, turp da öyle, kıymetli tarafı toprağın altında, purçu(sapı) yukarıda. Sen bize ne yapacağımızı, Fatih'ten örnekler vererek söylemedin. Bizim ne olmamız gerektiğini söylemedin. Onlar iyi insanlardı, iyi atlara bindiler gittiler. Biz neyiz? Biz ne yapalım?" demiş.

Yakında trilyonlarınızın fayda vermediğini göreceksiniz. Öyleyse fayda verecek şeyler yapınız, söyleyiniz ve biriktiriniz.



5- Hayır, eğer ilmi- (-yakin (kesin bir bilgi ile) bilseydiniz.

6- Elbette cahimi (cehennemi) göreceksiniz.

7- Sonra elbette onu cahimi aynel yakin göreceksiniz.

8- Sonra o gün bütün nimetlerden elbette sorulacaksınız.

Bir damla su, bir ekmek kırıntısının da hesabını vereceğiz. Bunu küçümsemeyin. Bir damla suyu, dünyanın bütün ilmi, teknolojisi bir araya gelse yaratamaz. Bir damla soğuk suyun değeri dünyalar değer.

Her nimeti kullanırken, onu Allah'ın rızası doğrultusunda değer­lendirecek olursak, Rabbimin koyduğu kurallar içerisinde kazanır, Rabbimin koyduğu kurallar içerisinde infak edecek olursak, hesabımızı kolaylaştırmış oluruz.

1 yorum:

  1. Günah işler kimseler olmasaydınız. Allah günah işler bir halk yaratır. Onlara mağfiret eylerdi.

    Müslim: 2748

    YanıtlaSil