5 Aralık 2009 Cumartesi

Fecr; 1-14

1- Tanyerinin ağarmasına andolsun.

"Rabbim fecre yemin olsun ki" diyor. Destanlarımız hep gurubun manzarasını çizerler. Çok değerli fotoğrafçılarımız hep gurub vaktini, yani hep güneşin batım anını çekerler.

Ama şafağı pek fazla çizmezler veya çekmezler. Neden? Çünkü in­sanlarımızın geceleri ile gündüzlerini değiştirdiler. Bir kültür değişiminin nerelere kadar varabileceğini bu örnekten görüyoruz. Batıya takvim ayarlayan yöneticilerimize göre gündüzümüz, geceleyin 24'ü bir gece başlıyor. Ancak daha önceki dönemlerde akşam gün batımı ile başlı­yordu. Şimdi geceleri 2'ye kadar oturanların bir çoğu güneşin doğu­munu seyredemiyorlar.

Çok haşmetli bir olaydır güneşin doğuşu ve yeni bir günün aydınlığı. Tan yerinin ağarmasına Rabbim yemin ediyor. Dünyadaki bütün ilim adamları, dünyanın bütün hazineleri bir araya gelse güneşin doğmasını temin edemezler. Böyle bir aydınlığı sağlayamazlar. İşte böyle bir aydınlığa Rabbim yemin ediyor. Yani bu tan yerini siz ağartamazsınız değil mi? Mümkün değil. Ancak bir kağıt üzerine çizebilirsiniz. Canlılık yine yoktur. Ama şafakta canlılık vardır. Daha önce Tekvir Suresinde geçmiştir. "Nefes alan sabaha yemin olsun ki" diyor Allah (c.c).

İnsan Allah'ın ayetlerini okuyunca hayretler içerisinde kalıyor. Sabahı, tan yerinin ağarığını, "nefes almak" diye ifade ediyor Allah (c.c). Yani bir canlılık vardır. Üzerimize bir canlılık esiyor. Bir canlılık veriliyor ki, çiçekler, papatyalar gözlerini açıveriyorlar sabahın teneffüsü ile be­raber. Akşam kapatıyorlar, sabahleyin şafakla beraber gözlerini açıveri­yorlar. İşte böyle bir anlık zamana Rabbim dikkatimizi çekiyor. Biz, ba­tan güneşe ağıt yakmayalım, doğacak olanlara bakalım.


2- On geceye andolsun.

Bu on gece ile ilgili müfessirlerimiz çok söz söylemişler. Hepsi de doğrudur ve isabetlidir. Demişler ki; bu on gün zilhicce ayının ilk on gü­nüdür. Veya gökyüzünde gördüğümüz hilâlin ilk on günüdür. Bu ilk on günün de hep büyüyor. İşte bu hep büyüyen ilk on güne yemin olsun ki.

İlk on günden 20 güne kadar hep dolunay şeklinde görüyoruz. 20'sinden sonra tekrar küçülüyor. Her on gününe yemin olsun ki, derken dikkatimizi yine hilale çekiyor. Zilhiccenin ilk onu da olsa, onu da bize bildiren hilâldir. Şu anda kullandığımız takvimlerin de ana kaynağı yine ay ve güneştir.

Kur'ân'ın eğitiminde topyekûn tabiat bir sınıf gibi. Allah (c.c), Bu gün yeryüzündeki 5 milyar insanın bazen gökyüzüne bakmasını ister. Yıldızlara güneşe ve aya bakmalarını ister. Bazen güneşin batışına, ba­zen doğuşuna dikkatimizi çeker. Bazen ellerimize, bazen gözlerimize dikkatimizi çekiyor. Yani bizim araç ve gereçlerimiz, dünyadaki yara­tılmış olan topyekün mahlukâtın hepsidir. Allah (c.c) bunlar içerisinden bize dikkatimizi çekecek bazı şeyleri önemine binaen yemin ederek tekrar hatırlatıyor.


3- Çift ve Tek'e andolsun.

Çift olanlar... Yeryüzündeki her şey çift yaratılmıştır. Acı-tatlı, gece-gündüz, artı-eksi, erkek-dişi gibi. Tek olan yalnız Allah (c.c) dır.

Bir kısım müfessirimiz şöyle tefsir etmiş. Yaratılmışlara ve de yaradana yemin olsun ki.


4- Gelip geçen geceye andolsun.

Geçen gecenin sonunda bir sonraki güne Allah'a hamd ederek başla­dık. Bundan dolayı sevinmemiz, mutlu olmamız ve beş milyar insanın içerisinde "tan yerini ağartan Allah'ı biz tanıdık", o tanla biz kalktık, el­lerimizi bağladık, "Elhamdulillahi Rabbil alemin" diyebilen bir insan ola­rak Allah'a hamdü senalar etmeliyiz. Kalbine iman ışıklan, tan yerinin ışıkları gibi doğmamış insanların da iman etmesi için çalışmalıyız.


5- Bunlarda akıl sahipleri için and var mı?

"Hicr" Arabın dilinde "Akıl" manasına geliyor. "Akıl" kelimesi de za­ten Arapça. Akıl da Arabın dilinde; A-ka'le kelimesinden "bağlamak" manasına geliyor. İnsanın kötülüğe gitmesine engel olan, önünü kesen, bağlayan manasına gelir akıl. İnsanı kötülüklerden alıkoyan bir meka­nizmayı Allah (c.c) bizim içimize yerleştirivermiştir,

"Hıcr" de "Akıl" manasına geliyor. Neden "Hıcr" denilmiş? "Hıcr" da yine "engelleme" manasına geliyor. Yani insanları kötülüklerden engel­leyen şey olduğundan dolayı akıl yerine "Hıcr" kullanılmıştır. Akıl sahip­leri için yemine gerek var mıdır? diyor Allah (c.c). Yani akıl sahipleri aslında yemin etmeden de bu işin inceliğini anlayabilirler.


6- Rabbin Ad (kavmine) neler yaptı görmedin mi?

7- Direkler sahibi İrem (halkına ne yaptığını),

Ad kavminin bir ismi de İrem. İrem'in Nuh (a.s)'ın torunlarından biri­sinin adı olduğu ifade edilir. Sonra da bu ad kabileye verilmiştir. "İrem Bağlan" meşhurdur. Onlar dünyevi saltanata ve güce sahip, en güçlü devletlerden biriydi.

Kur'ân-ı Kerim'de bu Ad kavmi bir kaç yerde zikredilmiştir. Yapmış oldukları evler, bahçeler, bağlar, şehirler anlatılmıştır. Günümüzün baş problemi olan çevrecilik problemi dahi Ad kavmi tarafından çözülmüştür. Bunların kaldığı ülkede havayı kirletmesin diye odun yerine, öd ağacı yakılmıştır. Hem ısıtsın hem de havayı güzelleştirsin diye öd ağacını yakmışlar ama çevreyi yaratan Allah (c.c)'ı tanımamakta ısrar etmişler.

Bunlar neden Hud (a.s)'ın mesajına karşı çıkıp, ellerini yaratan Allah'a isyan ediyorlar? Dünyevi çıkarları zedelenecek diye böyle yapı­yorlar. Bir çok zulmü yapamayacak hale geliverecekler. Özellikle Kur'ân'm ifadesiyle "Çekirdek" kadro yani yönetici kadronun çıkarları ellerinden gidecek, normal halk seviyesine gelecekler. Halk seviyesinde de yaşamak istemiyorlar. Onun için Hud (a.s.)'a karşı geliyorlar.


8- Ki ülkeler içinde benzeri yaratılmadı.

O Ad kavmi ki, kayaları delerek mermerlerden sütunlar yapmakta, fevkalade bahçeler inşa etmekte, güzel mutantan şehirler kurmakta ve o şehirlerinin havasını dahi kirletmesin diye öd ağacını yakmışlar. O gü­nün şartları içerisinde, o dünyanın hiçbir yerinde bir benzeri olmayan bir ülkeye sahib olan çiçeği koklayan ama çiçeğin gerisinde o rengi ve ko­kuyu, kimin verdiğini düşünmeyen bu insanları o nimetlerin içerisinde helak edivermiştir. Bizler böyle insanlar gibi olmayalım.


9- Vadilerde kayalar kesen Semud'a (ne yaptığını gördün mü?)

10- Kazıklar sahibi Firavun'a (ne yaptığını gördün mü?)

Salih (a.s)'a isyan eden, Allah'ın mucize olarak gönderdiği deveyi ke­sen bu insanlara da; Rabbin neler yaptı görmedin mi? diyor Allah (c.c).

Şöyle uzaktan bakıldığı vakit, sanki yeryüzünü kazıklarla donatmış gibi zannedilen Firavun'a Rabbin neler yaptı. Nil vadisinde Firavuna ve onun askerlerine Rabbin neler yaptı? Bunları görmedin mi? diyor Allah.

Günümüz insanına da bir mesaj vardır bu ayette; "Efendim gökyü­zünde uydularımız var, yeryüzünde CIA mız var ve dünyadaki bütün in­sanların cebinde dolarlarımız var, askeri gücümüz var, her ülkede asker­lerimizin konuşlandırıldığı yerler var ve biz dünyanın en güçlü devletiyiz diyenlere biz, Fil Sûresini okuyoruz. Bir de bu ayetleri okuyacağız.


11- Onlar ki ülkelerde taşkınlık yapmışlardı.

12- Oralarda çok bozgunculuk yapmışlardı.

Allah (c.c); Bütün ülkelerde taşkınlık ve tağutluk yapanlara Rabbin neler yaptı görmedin mi? diyor.

Rabbim diyor ki; "Çok iyi niyetli olsa bile, kim tağutluk yaparsa, yer­yüzünde bozgunculuk yapar." Yani; "Dünyanın en iyi insanı benim, in­sanları da çok seviyorum, onlara da bir kötülük yapmam, ama Allah'ı da yönetime karıştırmam" dese, çok iyi niyetlerle kanunlar yapsa, o koy­duğu kanunlar, hiç hesap etmediği yerden bir değil, binlerce pisliği sızdırıverecektir.


13- Bunun üzerine Rabbin onlar üzerine azap kamçısını dökü verdi.

Bu azan insanların bir kısmını rüzgarla birlikte yerle bir etti, bir kıs­mını ise denizin içerisinde boğdu, denizin çamuru ile ölümlerini gerçek­leştirdi.


14- Şüphesiz Rabbin gözetlemededir.

Allah (c.c)'in herkesi gözetlediğini ifade ediyor bu ayet-i kerime. Herkes gözetim altındadır. Allah (c.c) dünyanın her tarafındaki insanla­rın ve herşeyin kendi tarafından gözetlendiğini ifade ediyor.

Biz her an gözetlendiğimizin şuurunda hareket edersek, gözlerimiz güzeli görür, dillerimiz güzel şeyler söyler, ellerimiz dövmez, sever, di­lenmez, sever. Yani her hareketimizi kontrol altında tutarız.

2 yorum:

  1. Mü’minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O’nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur.

    YanıtlaSil
  2. şükreden ve sabredenlerden olalım inşallah...

    EA

    YanıtlaSil