23 Temmuz 2009 Perşembe

Bakara; 276-282

(276) Allah faizi yok eder, sadakaları artırır. Allah kafirlerin hiç birini, çok günah işleyeni sevmez.



(277) İman eden, iyi işler yapan, namazı dosdoğru kılan ve zekâtı verenler için Rableri katında mükafatları vardır, onlara korku yok­tur. Onlar mahzun da olmazlar.



(278) Ey iman edenler. Eğer Allah'a iman etmişseniz Allah'tan sakının ve faizden arta kalanı bırakın.



(279) Eğer böyle yapmaz (bırakmaz)sanız Allah'a ve Rasulüne harp (açtığınızı) bilin. Eğer tevbe ederseniz ana sermayeniz sizindir. (Böylece) haksızlık etmemiş ve de haksızlığa uğramamış olursunuz.



(280) Eğer borçlu darda ise bolluk zamanına kadar ona süre ve­rin. Eğer bilirseniz borcu sadaka olarak bağışlamanız daha iyidir.



(281) Allah'a döndürüleceğiniz, sonra herkese kazancının tama­mı verileceği ve kimsenin haksızlığa uğramayacağı o günden korkunuz.

Üç sahifelik infak ayetlerinden sonra faizin haramlığı, faizin artırmayıp eksilttiği, faiz alıp vermenin Allah'a ve Resulüne harp açmak olduğu anlatılmaktadır. Ayette "faiz yiyenler" diyor da yedirenler demiyor. Demek ki faizin mucidi para babaları ile onların seçtiği yöneticilerdir, ve in­sanları faize zorlayanlardır. Hadiste ise faizi yiyen, yediren, yazan ve şahid olan lanetlenmiştir. Faiz yiyenler ahirette şeytan çarpmış gibi kalka­caklar, şaşkın ne yapacağını bilmez durumda olacaktır.

Ehli sünnet bu ayete dayanarak, Allah'ın izni dahilinde şeytanın insa­nı çarpabileceğini söylemiştir. Mu'tezile ise şeytan çarpması diye birşey yoktur. Cahiliyye dönemi insanının batıl inancıdır der.

"Faiz eksiltir, sadaka artırır" ifadesinde faiz malı eksiltir, şerefi, na­musu, itibarı, eksiltir manaları vardır. Faizle uğraşan para babalarının hiçbiri canından malından çocuğundan emin değildir. Kazandığı parala­rın bir kısmını kendisini koruyanlara harcamaktadır. Sadaka malı eksiltir gibidir ama bu veriş üzüm çubuğunun dallarını baharda budamak gibidir. Baharın budanan çubukta üzüm daha çok olur.

Günümüzde faizin zararını anlamayan kalmadı. Batıda binlerce eko­nomist bu konuda kitap yazdı ama çıkış yolu bulamadıklarından faize de­vam dediler. Faiz yemek ve yedirmek haram. Fakat bu haramı işleyen aynı zamanda Allah'a ve Rasulüne harp ilan etmiş oluyor. İçki, kumar, domuz eti, gibi haramları işleyenler hakkında bu ifade kullanılmamış. Çünkü diğer haramlar ferdidir. Kişinin kendine zarar verir. Faiz ise top­lumsaldır. Bütün toplumu ilgilendirir.

Onun için faizin kaldırılması bir çok günahın ortadan kalkmasına se­bep olacaktır. Eğer faize para veren varsa veya faizle para alan varsa pa­ranın aslını alınız ve veriniz, faiz alıp vermeyiniz. Borç para verdiğiniz kişilerin durumu sıkişıksa onlara zaman tanıyın ki Allah da sizin darlığını­zı genişletsin.



(282) Ey iman edenler! Belli bir vade ile karşılıklı borç alış verişinde bulunduğunuz vakit onu yazın. Hem aranızda doğruluğuyla tanınmış yazı bilen biri yazsın. Yazı bilen biri, Allah'ın, kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın da yazsın. Bir de hak kendi üzerinde olan adam söyleyip yazdırsın ve herbiri yazarken Rabbi olan Allah'tan korksun da haktan birşey eksiltmesin. Şayet borçlu bir bunak veya küçük bir çocuk veya söyleyip yazdıramayacak durumda biri ise velisi doğrusunu söyleyip yazdırsın. Erkeklerinizden hazırda olan iki kişiyi şahit de yapın. Şayet iki tane erkek hazırda yoksa, o zaman doğruluğuna güvendiğiniz şahitlerden bir erkekle iki kadın ki, birisi unutunca, öbürü hatırlatsın, şahitler de çağırıldıklarında kaçınmasınlar; siz yazanlar da az olmuş, çok olmuş, onu vadesine kadar yazmaktan usanmayın. Bu, Allah katında adalete daha uygun olduğu gibi; hem şahitlik için daha sağlam, hem şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir. Meğer ki, aranızda hemen devredeceğiniz bir ticaret olsun, o zaman bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alım satım yaptığınız vakit de yine şahit tutun. Ayrıca ne yazan, ne de şahitlik eden bir zarar görmesin. Eğer onlara zarar verirseniz, o işte mutlaka size dokunacak bir günah olur. Üstelik Allah'tan korkun. Allah size ayrıntılarıyla öğretiyor ve Allah her şeyi bilir.

Bu ayeti kerime Kur'anın en uzun ayetidir. Noterliğin önemine dik­kat çeken ayettir. Bu ayetten önceki sahife faizin haramlığından, faiz yi­yenlerin Allah'a ve Rasulüne harp ilan ettiklerinden bahseder. Faizle ilgili ayetlerden önce de üç sahife halinde infakın fazileti, nasıl verileceği, kime ve nereye verileceği, niçin verileceği bildirilmiş. Faiz, yardımlaşma ayeti ile selem ve istisna ayetleri arasında kalmıştır.

Selem; Para peşin, mal veresiye yapılan alışverişlerdir. İstisna: Parası peşin verilerek sınai malları sipariş vermektir.

Bu ayet bu iki çeşit ticaret sözleşmelerinin dayandığı ayettir. Ekono­misini faiz üzerine kuran müşrik yöneticilere faiz yasağı gelince "peki iş­letmeciler krediyi nereden bulacaklar ya diyebilirler. İslam dini toprak mahsullerinde "selem" diye isimlendirdiği muameleyle, sanayide de "istisna" hukukuyla krediyi sağlamıştır.

Otomobil, fabrikası müşterisine diyor ki "elli milyon lirayı ver, bir se­ne sonra gel arabanı al" Markası, modeli, rengi belirlenen böyle bir ara­banın siparişi caiz iken günümüz faizci ekonomistler müşteriye diyor ki "paranı bankaya yatır yüzde yetmiş faiz al. Elli milyonun otuzbeş milyon kazanır. Yeni seneye seksen beş milyona arabayı peşin alırsın." Müşterinin elinden aldığı elli milyonu otomobil fabrikasına yüzde yüz veya daha fazla faizle kredi veriyor. Otomobil fabrikası elli milyonun üzerine ban­kaya ödediği faizi de ekliyor araba yüz milyonu geçiyor. Seksen beş mil­yonu alan müşteri o parayla arabasını alamıyor. Risksiz kazanç sağlayan yalnız para babası faizciler oluyor. Bu ayeti kerime borçların yazılmasını emreder. Borçların yazılması için Katibi adil dediğimiz Noterlerin dikkatli olmasını, taraflara zarar ver­memesini ister. Bunak, zayıf, deli, çocuk durumda olanların yazışmaları­nı velilerinin yapmasını ister. Yazışmalarda iki adil erkek şahid veya bir erkek iki kadın şahid olmasını tavsiye eder.

Günümüzde batıya şirin görünmek isteyen müsteşrik tipi araştırmacı­larımız bu ayeti okuyunca yüzleri kızarmış ve kırk dereden kırk su getire­rek kızarıklarını gidermeye çalışmışlar ve "Kadınlar şahitlikte erkeklerle eşittirler" fetvasını vermişler. Bu müsteşrik özentileri bilsinler ki batı is­lam hakkında hükmünü verirken Kur'ana ve sünnete bakar, senin geçici sözlerine bakmaz. Sonra batılı insan, erkekle kadının eşitliği iddiasının fıtrata aykırılığını biliyor ve kadınlarla erkekleri güreştirmiyor. Boks yap­tırmıyor, yüksek atlamada yarıştırmıyor. Çünkü kadınlar sporun her da­lında erkeklerden geride kalıyor.

Alışverişlerinizi şahid huzurunda yapın. Şahidlikten kaçınmayın. Şa­hitleri ve yazanı zarara sokmayın. Allah'tan korkun ki Allah da size o ko­nuda bilgi lütfetsin. Yıllarca kardeşleriyle haram yollardan para kazanan biri tevbe edip ayrıldığında dini bilgisi kardeşlerinden farksızdı. Aradan bir sene geçmeden haramı helali ayırdeden bir bilgi elde etti. Allah'dan korkmanın mükafatı haramı helalden ayıran bilgi edinmektir.

4 yorum:

  1. Kişi, dostunun dini üzeredir. Bu nedenle, kiminle dost olacağına dikkat etsin!

    YanıtlaSil
  2. Her müslümanın haftada bir gün başını ve bütün bedenini yıkamak sûretiyle gusletmesi yani boy abdesti alması onun uhdesinde Allah'ın hakkıdır

    YanıtlaSil
  3. Namaza durduğun zaman tekbir al. Sonra Kur´an´dan kolayına geldiği kadar âyet oku. Ardından rükûa var, bütün organların tamamen hareketsiz kalıncaya kadar öylece dur. Sonra başını kaldır, ayakta iyice doğruluncaya kadar dur. Ardından secdeye var, bütün organların tamamen hareketsiz kalıncaya kadar secdede öylece kal. Sonra başını kaldır, bütün organların tamamen hareketsiz kalıncaya kadar otur. Namazın bütün rekâtlarında bunu böyle yap.

    YanıtlaSil