9 Temmuz 2009 Perşembe

Bakara; 257-258

(257) Allah iman edenlerin dostudur. Onları (küfrün) karanlı­ğından imanın aydınlığına çıkarır. Kafirlerin dostları ise Tağutlardir, Tağut onları aydınlıktan karanlığa çıkarır, işte onlar ateşin ya­ranıdırlar ve onlar orada ebedidirler.

Müminlerin dostu Allah'dır. Allah'ın dostu olan müminler de mümi­nin dostudur. Allah dostlarını dost edinen , Allah düşmanlarını düşman kabul eden kişi gerçekten velidir. Yoksa saman çöpü gibi su üstünde yü­rüyen, sinek gibi havada uçan, düşmanı görünce miskinler tekkesine ka­çanlar veli değildir.

Veli: Kur'an ve sünnete uygun yaşayan insandır. Onlar karanlıkların her çeşidinden aydınlığa çıkmış aydın insanlardır.

Ayeti kerimede nur'u tekil sığasıyla, "zulümatı" karanlıkları çoğul sığasıyla bildirmiş. Demekki doğru tektir. Yanlış çoktur. İnsan İslâmın doğru yolundan bir çıktı mı her tarafa giden yol yanlış yöne götürür.

İslâmın doğrularına inanmayan insan sayısınca yanlışlık vardır. İşte .....izmler bu yanlışlıkların sonucudur.

Işığın hızı saniyede üçyüzbin kilometredir, diye bize öğrettiler de ka­ranlığın hızını öğretmediler. Karanlığın hızıda ışık hızı kadardır. Işığın çekildiği yere anında aynı hızda karanlık bastırır. Müslümanların çekildi­ği alanlara anında imansızlar bastırır.

Günümüzde yaşayan ateist, komünist, feminist, anarşist insanlara küfretmeye hakkımız yok. Bizim boş bıraktığımız meydanları onlar ka­rartarak doldurdular. Evinizde veya bir salonda otururken elektriğinizin şartelini kapatıveren insana sabaha kadar' sövseniz elektriğiniz yanmaz. Hiç küfretmeden kalkıp şartele basacaksınız. Engel olmak isteyen olursa engeli gidereceksiniz.

O engel olan kafirler de yalnız değil onların dostları da Tağuttur. Ayette "Müminlerin dostu Allah" derken "dost" kelimesini tekil sığasıy­la kafirlerinkini çoğul sığasıyla "dostları tağuttur" buyurmuş. Kafirlerin dostlukları çıkarlarıyla orantılı olduğundan dostları da sürekli değişir. El­bise değiştirir gibi lider değiştiren adamları tanıyoruz biz.

Aydınlıkla karanlık aynı anda yaşayamayacağı gibi küfür sistemiyle İslam nizamı aynı anda uygulamaya konamaz. Kafirlerin gücünün büyük­lüğünü görerek "biz müslümanlar kafirlerin küfrüne karşı bir şey yapamayız" diyenler bilsinler ki kocaman bir salonun karanlığını küçücük bir ampulün ışığı kaçırmaktadır.



(258) Allah'ın kendisine mülk verdiği devlet verdiği kişinin Rabbi konusunda îbrahimle nasıl çekiştiğini görmüş gibi bilmedin mi? hani İbrahim "benim Rabbim hem diriltir hem öldürür" demişti. (Bunun üzerine ) ibrahim "şüphesiz Allah güneşi doğudan getiriyor. Sende batıdan getir" deyince o kafir şaşırıp kaldı. Allah zalim toplu­lukları başarıya ulaştırmaz.

Yani İbrahim aleyhisselamın karşısında o zamanın devlet başkanı Nemrut var. O Nemrut'a ki o mülkü veren O. Yani yeryüzünü yaratan O. Mülkü veren O olduğuna göre o mülkün üzerinde Rabbimin varlığını inkar eden ve bu konuda îbrahimle mücadele eden adamı görmedin mi di­yor. İbrahim demişti ki:

"Benim rabbim dirilten ve öldürendir" hem diriltir hem de öldürür, o devlet başkanı da dedi ki Bende diriltirim bende öldürürüm diyor. Nasıl diriltir diye kendine sormuşlar demiş ki iki tane idamlık adamın birini ke­serim öldürürüm, birini de serbest bırakırım nasılsa ölecekti serbest bı­rakmak suretiyle ben de onu diriltirim diye açıklamış. Tefsirlerin ifade et­tiğine göre böyle demiş yani ben de diriltirim ben de öldürürüm diyor ama tabiki o günden bugüne kadar insan oğlunun teknik ilminde de tıp ilminde de ileri gitmesine rağmen diriltme ve öldürme işlemini yapamamıştır. Efendim kurşunu çekti öldürdü o sebep oldu diyor. O ölüme sebep oldu ama ölümü yaratan Allah'tır. Tıpkı onu yaratan Allah olduğu gibi. Efen­dim anne ile babanın bir araya gelmesinden oldu peki ama Anne ve baba­yı yaratan Allah'dır. İbrahim dedi ki "Allah hergün sabahleyin güneşi do­ğudan getirendir. Mademki Rablık iddiasında bulunuyorsun haydi sende bu sabah güneşi batıdan getir" dedi.

O Allah'ı inkar eden kişi bu soru karşısında dehşetle, gözleri belere kaldı. Allah zalim toplumlara hidayet vermez diyor yani hidayete ermesi için evvela zulmünü bırakması yaptıklarına pişman olması gerekir. Bunlan yaparsa Allah c.c. onlara da dilediğinde hidayet verir, bazı şeylere alıştığımız için hani alışık olduklarımızın pek değeri yoktur bizim gözü­müzde. Yani güneşin hergün sabah doğudan doğması ve batıdan batması hergün gördüğümüz için pek önemli değil . Tablosu 5 milyon dolar 10 milyon dolar 100 milyon dolara satılmış ressamlar var. Ama adam kendi­si pek yararlanamamış bu tablolardan. Sağlığında gerçekten güzel şeyler yapmış ama tam çıldırmış, kulağını kesmiş adam. Demiş ki "Yahu bunun aslı gibi yapamıyorum" Aslına uygun yapamıyorum demiş ve canlı re­sim yapmayı bırakmış. Çünkü " Bir elin binlerce hareketini ben ancak donduruyorum diyor" onun için vazgeçtim diyor. Dünyaca ünlü bir hey­keltıraş, bıraktım o işi diyor. " dondurma işidir ressamlık, bende o işi bırakıverdim." diyor. Ve o adam müslüman da değil.

Allah (c.c.) bir güneşi yaratıveriyor. Binlerce yiyeceğimize, giyece­ğimize, içeceğimize ve havamıza binlerce faydasını vererek, böyle renk­ler vurarak, göz görmeden fırçalar vurarak, göz görmeden fırçalarını vu­rarak göz görmeden koku ve renk tat vererek bırakıp gidiyor. Ona dikkat çekiyor "Madem ki sen de rablık iddiasında bulunuyorsun, Allah (c.c.) bu­nu doğudan doğduruyor batıdan batırıyor. Sen de bunu tersine çevir o za­man" diyor "gözleri dehşetle şaşkınlık içerisinde beleriverdi" diyor, İki üç sene Önce bu Ateistlik modası gazetelerde gündemde iken o günün Ateistlerinden bir tanesi diyor ki "Allah'a inandırmak isteyenler gelsinler tartışalım. Yalnız ayı kim yarattı güneşi kim yarattı demesinler" diyor. Yani bunlara karnımız tok der gibi bir ifade kullanıyor biz yine onu diye­ceğiz. Çünkü en çok yararlandığımız Allah'ın yararlandırdığı nimetlerden ve herkesin gördüğü nimetler bunlar kör bile eli ile görüyor, güneşi eli ile görüyor, ısısını görüyor yani herkesin varlığını inkar edemediği bir şey. "Ama hocam yarasalar inkar ediyor." Onlar da inkar etmiyor. Yarasalar da güneş geldi mi karanlık inlerine saklanıyor. Bu Ateistin dediği gibi aman bana güneşten bahsetme, bana aydan bahsetme diyor adam. Allah c.c. İbrahim aleyhisselamı bir örnek olarak verdi ve İkinci bir örnek veri­yor.

(259) Yahut altı üstüne gelmiş bir şehre uğrayan kimse gibisini (görmedin mi)? O:"Allah burayı öldükten sonra nasıl diriltecek?" demiş. Allah da onu yüz yıl ölü bıraktı sonra diriltti, "ne kadar kal­dın?" dedi» oda:"birgün yahut bir günden az kaldım" dedi. Allah ona "Hayır yüz yıl kaldın. Yiyeceğine ve içeceğine bak henüz bozul­mamış. Eşeğine bak. (Bu yaptıklarımız) seni insanlara ibret kılma­mız içindir. Kemiklere bak, nasıl bir araya getiriyoruz, sonra onlara et giydiriyoruz?" O (Eşeğin dirilmesi ve yiyeceklerin bozulmaması) kendisine apaçık belli olunca, "Ben biliyorum ki şüphesiz Allah her şeye gücü yetendir." dedi.

3 yorum:

  1. Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim, bir ilimden sorulur, o da bunu ketmedip söylemezse (kıyamet günü) ateşten bir gem ile gemlenir."

    YanıtlaSil
  2. Resulullah (sav) buyurdular ki: "Vallahi, senin hidayetinle bir tek kişiye hidayet verilmesi, senin için kıymetli develerden müteşekkil sürülerden daha hayırlıdir."

    YanıtlaSil