22 Temmuz 2009 Çarşamba

Bakara; 273-274-275

(273) Sadakalarınızı Allah yolunda hizmet eden (hizmeti nede­niyle) yeryüzünde dolaşamayan iffetinden cahil kişinin zengin zan­nettiği fakirlere veriniz. Sen onları simalarından tanırsın. Israrla in­sanlardan bir şey istemezler. Siz hayırdan neyi verirseniz, Muhak­kak Allah onu bilir.

İslam'ın dünyaya hakim olması için kendisini cihada adayan, insanla­rın geçimini temin etmek müminler üzerine bir görevdir. Fethedilen ülke­lere islami ilim ve amel olarak götürmek için ilim tahsil edenlerin masrafları da müslümanlar tarafından karşılanacaktır. İslami bir devlette kışla ile üniversite Mescidin duvarlarına bitişik olur. Üçüncü duvara da devlet başkanının evi bitişiktir. Mescidin ön tarafı ise halka aittir. Başkan, as­kerler, üniversite, halk camide birleşirler, ve halkın zengin işadamları kışla ile üniversiteye destek verir.

Günümüzde yardım ettiğimiz insanları minnet altında tutanlara rast­landığı gibi, fakirin güzel elbise giydiğine kızan insanlar bile var.Yardım ettiğiniz insan sizden daha güzel giyiniyor, daha iyi yiyebiliyorsa sevini­niz. Yardım eden insanları görünce ezilmiyorsa sevininiz. ısrarla istemelerini beklemeyiniz, ısrarla isteyen olursa da az da olsa veriniz.

İslam dini fakirin yiyecek, giyecek, mesken ve sağlık giderlerini dev­lete ve mümin insanlara havale etmiştir. Devletin organize edemediği, yetişemediği yerde Müslümanlar birbirlerinin velisidir. Velisi olmayanın velisi de devlettir. Yardımı nasıl verecekler sorusunada 274 ncü ayet ce­vap vermektedir.



(274) Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açıktan (Allah için) ve­renlere Rableri katında ecri (karşılığı) vardır. Onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.

Bu ayeti kerimeyi ilk uygulayan Hz. Ali'dir. Ayet inince elindeki dört dinar altın paranın birini gece, birini gündüz, birini açıktan, birini gizlice, dağıtıvermiş. Tüm varlığını kendi eliyle dağıtmaya alışmış bir in­sanın ahirette cehennem korkusu olmadığı gibi bu dünyada da korkusu yoktur. Malının alınmasından endişe edip zorbalara zalimlere boyun eğ­mez, can endişesi de yoktur. Çünkü cennetin en kestirme yolu şehitliktir.

Kazancını Allah'ın yarattıklarıyla paylaşanın yaratıklardan korkusu olmaz. Kazancı elinden çıkınca da üzülmez, varlığa sevinmez, yokluğa yerinmez. Yardımı kime yapalım? sorusunun cevabını Bakara suresinin 215 nci ayetinde yakınlardan başlayarak anne-baba, yakınlar, yetimler, ve fakirlere verilmesini bildirmiş. Ne zaman yapalım? sorusuna Münafikun suresinin 10 ncu ayetinde ecel gelmeden yapılmasını, Hadid suresinin 10 ncu ayetinde zor günlerde yapılan yardımla bol günlerde yapılan yardı­mın eşit olmadığını, Bakara 274 ncü ayette de gece, gündüz, gizli, açık daima verilmesini ister. Ne kadar verelim sorusunu da Bakara 219 ncu ayette "ihtiyaç fazlasını" veriniz diye cevaplamıştır.

Eğer bu anlayışa, ilme, imana sahip bir toplum meydana getirirsek işte orada faize yer kalmaz



(275) Faiz yiyenler şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kal­karlar. Böyle olması onların: "alışveriş de faiz gibidir." demelerindendir. Halbuki Allah alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse geçmişi onadır ve işi Allah'a aittir, kim de faizciliğe dönerse onlar ateş yaranıdırlar ve ora­da ebedi kalıcıdırlar.

2 yorum: