7 Şubat 2012 Salı

Hümeze Suresi

بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم


1. VAY haline iftira atanın ve ayıp-kusur arayanın!



2. [Vay haline o kişinin] ki, serveti biriktirir ve onu bir kalkan sayar,



3. zanneder ki serveti onu sonsuza dek yaşatacak!

Bu, maddî servetleri ve imkanları elde etmeye ve onlara sahip olmaya neredeyse “dinî” bir değer atfetme eğiliminin kinâyeli bir anlatımıdır -insanı ruhî endişelere gerçekten önem vermekten alıkoyan bir eğilim (karş. 102/1: Aldatıp oyaladı o çokluk yarışı sizleri,mezarları ziyaret edinceye / ölünceye dek.:Tekâsür terimi, “çoğaltma için ihtirasla çırpınma”, yani taşınır veya taşınmaz, gerçek veya hayalî kazançları arttırma ihtirası anlamına gelir. Yukarıdaki bağlamda bu terim, insanın, daha çok konfor, daha fazla maddî servet, insanlar veya tabiat üzerinde daha güçlü otorite ve kesintisiz bir teknolojik ilerleme için çırpınma saplantısını ifade eder. Bu çabaların, başka her şeyi dışlayan bir şekilde aşırı bir tutku ile sürdürülmesi, insanı her türlü ruhî kavrayıştan ve dolayısıyla tamamiyle manevî/ahlakî değerler üstüne kurulmuş herhangi bir sınırlama ve kısıtlamayı kabullenmekten alıkoyar -ve sonuçta yalnız bireyler değil, bütün bir toplum iç tutarlılığını ve dengesini ve böylece her türlü mutluluk şansını yavaş yavaş yitirir. ).


4. Hayır, tersine, [öteki dünyada] çökerten bir azaba terk edilecektir o!

Hutame -“cehennem” kavramında mündemiç bulunan öteki dünya azabının muhtelif mecazlarından biridir (bkz. 15/43-44; Berikilerin hepsi için vaad edilen varış yeri, muhakkak ki cehennemdir, o cehennem ki yedi kapıdan girilir; her kapıdan onlardan (günahlarının niteliğine göre) ayrı bir kafile halinde.:Lafzen, “yedi kapısı ve her kapı için onlardan taksim edilmiş bir kafile/bir cüz var”. Bu ifade muhtemelen cehennemin, yani günahlarının derecesine göre, “Şeytan'a uyanlar”ı öte dünyada bekleyen azabın yedi derecesini ya da yedi seviyesini dile getirmektedir (Râzî; Taberî'nin kaydettiğine göre Katâde de buna benzer bir açıklama yapmıştır). Ayrıca unutulmamalıdır ki, “cehennem” kavramı, Kur’an'da aynı konuda kullanılan yedi isimden biri olarak onlar gibi mecazîdir. (Böyle olması da zarurîdir, çünkü bu isimler Kur’an'ın el-ğayb diye tanımladığı, insanın algı ve tasavvur sınırlarının dışında kalan alanla ilgilidirler). Sözkonusu isimler: nâr (“ateş”; genel bir tabirdir), cehennem, cehîm (“harlı ateş”), sa‘îr (“harlı alev”), sakar (“kavurucu ateş” ya da “cehennem ateşi”), lezâ (“hiddetli alev/alev püskürtüsü”) ve hutame (“ezici azap”). Belirttiğimiz gibi, öte dünyaya ilişkin bu azap tanımları besbelli temsîlî olduğuna göre, diyebiliriz ki, “cehennemin yedi kapısı” ifadesi de aynı niteliktedir ve dünya hayatında yapılan/edilenlerle ilgili olarak “cehenneme götüren yedi yolu” işaret etmektedir. Ayrıca, bilindiği gibi, Sâmî dillerde -ve özellikle klasik Arapça'da- “yedi” sayısı çok kere “muhtelif” ya da “değişik/çeşitli” anlamında çokluk, çeşitlilik ifade etmek için kullanılmaktadır (karş. Lisânu'l-‘Arab, Tâcu'l-‘Arûs, ilh.): Bunun içindir ki, yukarıdaki Kur’ânî ifadenin de “cehenneme götüren çeşitli yollar”, bir başka deyişle “günah işlemenin muhtelif yolları” gibi bir anlam taşıdığı pekala söylenebilir.)


5. Bilir misin nedir o çökerten azap?



6. Allah tarafından tutuşturulan bir ateş,



7. [günahkar] kalplerin üstünde yükselen:

Yani, onların kalplerinden çıkarak -günahkarların suçlarını geç fark etmelerinde “ateş”in ruhî niteliğine bir işaret vardır.


8. üzerlerine salınacak (bir ateş),



9. sonsuz sütunlar arasında!

Lafzen, “geniş sütunlar arasında”, yani ümitsizlik ile kuşatılmış halde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder