1 Kasım 2009 Pazar

Müzzemmil; 11-20

11. Nimet içinde yüzen o yalancıları bana bırak ve onlara biraz mühlet ver.

12. Hiç şüphesiz bizim nezdimizde (onlar için hazırlanmış) boyunduruklar, yakıcı bir ateş, var.

13. Boğazdan geçmez bir yiyecek ve elem verici bir azap var.

14. O gün (kıyamet günü) yeryüzü ve dağlar sarsılır; dağlar çöküntü ile akıp giden kum yığınına döner.

15. Nasıl Firavun'a bir elçi göndermiş idiysek doğrusu size de, hakkınızda şahitlik edecek bir peygamber gönderdik.

16. Ama Firavun o peygambere karşı gelmiş, biz de onu ağır ve çetin bir şekilde muaheze etmiştik.

17. Peki inkâr ederseniz, çocukları ak saçlı ihtiyarlara çevirecek o günden kendinizi nasıl koruyabileceksiniz?

18. Gökyüzü bile onunla (o günün dehşetiyle) yarılacaktır. Allah'ın vâdi mutlaka yerine gelir.

19. İşte bu (anlatılanlar), şüphesiz bir öğüttür. Artık kim dilerse Rabbine (varan) bir yol tutar.

20. (Resûlüm!) Senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, (bazen) yarısını, (bazen de) üçte birini yatmadan (ibadetle) geçirdiğini ve beraberinde bulunanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını) Rabbin elbette biliyor. Gece ve gündüzü (içinde olup bitenleri iyiden iyiye) ölçüp biçen ancak Allah'tır. O sizin, bunu sayamayacağınızı bildiği için, sizi bağışladı. Artık, Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Allah bilmektedir ki, içinizde hastalar bulunacak, bir kısmınız Allah'ın lütfundan (rızık) aramak üzere yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir kısmınız da Allah yolunda çarpışacaklardır. O halde Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a gönül hoşluğuyla ödünç verin. Kendiniz için önden (dünyada iken) ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu bulursunuz; hem de daha üstün ve mükâfatça daha büyük olmak üzere. Allah'tan mağfiret dileyin, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.





11- (Dini) yalanlayan varlık sahiplerini bana bırak. Onlara biraz zaman tanı.

O dini yalanlayanları bana bırak. O saltanat sahiplerini bana bırak, O nimetlerle şımaranları bana bırak. Onlara zaman tanı sen.



12- Şüphesiz yanımızda (ateşden) boyunduruklar ve cehennem vardır.

Bizim katımızda onları yola getirecek azab vardır. "Enkal": bu dün­yadaki azab için kullanılır. Bu dünyada biz onları cezalandırırız. Ahirette de biz onları cezalandırırız.



13- Boğazda kalan yiyecek ve acıklı azap vardır.

Yedikleri boğazlarını tırmalayarak geçecek ve o inkarcılara acıklı azab vardır.

Bu dünyada Allah'ın verdiği nimetleri tatlı tatlı yerler ama, o tatlı yedikleri yemek ahiret gününde onların boğazını yakarak geçecektir.


14- O(kiyamet) günde yeryüzü sarsılır ve dağlar, dağılmış kum gibi olur.

"Bir gün gelir yer sarsılır." Ancak bu günkü depremler gibi değil. Rabbim bunun çok daha fazla şiddetli olacağını belirtiyor. Dağlar kum yığınının dağılışı gibi yok olacaktır. Böyle bir zaman gelecektir.

15- Firavun'a Peygamber gönderdiğimiz gibi size de şahidlik ya­pacak bir peygamber gönderdik.

Firavun'a Peygamber gönderdiğimiz gibi biz de seni bu insanlar üzerine elçi ve şahid olarak gönderdik diyor Allah (c.c). Peygamberimiz bütün insanlara rahmet olarak gönderilmiştir.



16- Firavun, Peygambere isyan etti bizde onu şiddetli bir şekilde yakalayıverdik.

Bu ayet Mekke insanına bir uyarıdır. Aynı zamanda günümüz insa­nına da bir uyarıdır. Bakınız! Firavun O peygambere isyan etti de biz ona çok şiddetli bir azab ettik.



17- Eğer inkar ederseniz, çocukları ihtiyarlatan (kıyamet) günün­den nasıl korunabilirsiniz?

Kıyametin dehşetini ifade etme bakımından Rabbim diyor ki; "O gün öyle bir gün ki, çocukların başını ağartacak kadar şiddetli"



18- Onunla (kıyamet dehşetiyle) gökyüzü yarılacak. Onun va'dı yerine gelir.

19- Şüphesiz bu bir uyarıdır. Artık kim dilerse Rabbine bir yol edinir.

"Gökyüzü paramparça olacak." Bu bir uyarıdır diyor Rabbim.

Dileyen Rabbine doğru yol edinsin.

Biz insanları Rabbin yoluna doğru ulaştırmak için gayret edeceğiz ve bu yolda her şeyimizi vereceğiz. Yani bütün insanların Allah yoluna yönelmesi, cennete doğru yol alması, haram lokmalardan uzaklaşıp, vücutlarım ateşle döldurmaması için malımızı ve canımızı ortaya koya­cağız.



20- Şüphesiz Rabbin, senin ve seninle beraber olanlardan bir kısmının, gecenin üçte ikisinden azını, yarısını, üçte birini ayakta ge­çirdiğini bilir. Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder. Onu(n takdirini) sayamayacağınızı Allah bildi de, tevbenizi kabul etti. Kur'ân'dan kolay olanı okuyunuz. Allah biliyor ki, içinizden bir kısmı hasta ola­cak, diğerleri Allah'ın lûtfundan aramak için yeryüzünde dolaşacak, bir diğerleri ise Allah yolunda harbedecek. O halde O'ndan (Kur'ân'dan) kolay olanı okuyunuz, namazı dosdoğru kılınız, zekatı veriniz ve Allah'a güzel bir şekilde borç veriniz. Kendiniz için önceden hayırdan neyi gönderirseniz, Allah katında onu hem daha hayırlı hem de daha büyük mükafat olarak bulacaksınız. Allah'a istiğfar ediniz. Çünkü Allah affedicidir, merhamet edicidir.

Gece ibadet yapılmasını, Kur'ân'dan kolayımıza geleni okumamız gerektiğini Allah (c.c) ifade ediyor. Ancak içimizden geceleri kalkıp ibadetini yapamayanlar olabilir. Veya Allah'ın nimetini aramak için yeryüzünde sefer halinde olanlar olabilir. Veya Allah yolunda cihad edenler olabilir. Bunlar gece ibadetini Allah'ın ruhsatıyla yapmayabilir. Bu ayetteki; "Kur'an'dan kolay olanı okuyunuz" kısmına dayanarak, Hanefiler; namazda kıraatin farz olduğunu, fatiha okumanın ise vacip olduğunu söylerler. Buharı , Müslim ve diğer hadis kitaplarının rivayet ettiği; "Fatiha okumayanın namazı olmaz" hadisinin Kur'an ayetini neshedemeyeceğini söylerler ve Buharı, İstizan 18, Müslim salat hadis 397deki; "Namaz için kalktığında abdest al, kıbleye yönel, tekbir al sonra Kur'andan kolay olanı oku" hadisini kendilerine delil getirmişler.

Namazlarınızı kılınız, zekatlarınızı veriniz ve karz-ı hasen'de bulu- , nunuz. Yani Allah için borç para veriniz. Günümüzün hastalıklarından bir tanesi. O da borç para vermeme. Paranın değer kaybetmesi nede­niyle insanlar borç para vermekten korkuyor. Bu çağda da bu emrin ye­rine getirilmesi gerekiyor. Bazıları bunun için 100 tane altun para ayırmış. Altun parayı veriyor borç olarak ve sonra altun olarak alıyor.

Hayırda yarış edeceğiz. Allah katında mükâfatını göreceğiz. Bu ka­dar hizmetlerimizin neticesinde de, yaptığımız hatalar için istiğfar ede­ceğiz. Allah affedicidir ve merhamet edicidir.

3 yorum:

  1. İki vasıf vardır ki, bunlar münafıkta bir araya gelmez:
    güzel sima ve dini konularda derin anlayış.

    YanıtlaSil
  2. Bu din ilmi, dinin ta kendisidir, öyle ise onu kimden öğrendiğinize dikkat edin.

    YanıtlaSil