9 Kasım 2009 Pazartesi

Müddesir; 37-56

37- Sizden öne geçmek veya geride kalmak isteyene,

38- Herkes kazandığı karşılığında rehindir.

İnsanlara bir uyandır. Sizlerden öne geçen ve geride kalanlar için bir uyan olsun. Her can yaptığının karşılığında rehin tutulmuştur. Bu ayet; "suçun şahsiliği" pirensibini de, Suç ile ceza denkliğini de ifade etmektedir.

Herkes cehennemde yaptıkları kötülük kadar tutulacaktır. Kafirler ise ebedi kalacaklardır. Kendi amelimiz, kendi yaptıklarımız deyince, çoluk çocuğumuzu, komşumuzu ihmal etmeyeceğiz. Biz onlardan da sorumluyuz.[16]



39- Ancak (kitabını) sağdan alanlar müstesna.

Ancak amel defteri sağ tarafından verilenler hariç. Onlar cehennem de rehin tutulmayacaktır. Bunlar beraat hükmünü alanlardır. Yani siz cehennemden kurtuldunuz, berî oldunuz, buyurun cennete denilecek olan insanlar. Onlar bunu, birinci derecede imanla, sonra ameli salih'le elde etmişlerdir.[17]



40- Onlar cennetlerde sorarlar:

41- Suçlulardan

42- Sizi Sakar'a (cehenneme) iten nedir?

43- Dediler: "Biz namaz kılanlardan değildik,

44- Fakiri doyurmazdık,

45- (İnkâra) dalanlarla beraber bizde dalardık,

46- Biz ceza gününü yalanlardık.

47- Yakın (ölüm) bize gelinceye kadar."


Mekke'de inen ayetlerde cehennem sahnelen daha çoktur. Yani iman etmezseniz yanacaksınız deniyor. Günümüz de bazı arkadaşla­rımız; "efendim cehennemden bahsetmeyelim, cennetten bahsedelim" diyor. Bu, aklımızın bizi yanıltmasidir. İnsanı yaratan Allah, bu insanın nasıl İslâm'ı çizgiye gireceğini de bizden iyi bilir. Bu insanlar neden anlar, O iyi bilir. Onun için de Kur'an'da cehennem ve onun azabından çok yerde bahsedilir.

O cennettekiler, cehennemdekilerle konuşurlar. Veya cennettekiler kendi aralarında konuşurlar. Cehennemlik olanlara sorarlar. Peki siz niye cehenneme gittiniz. Hangi amel sizi cehenneme götürdü.

Cehennemlikler; "Biz namaz kılmıyorduk, biz fakiri doyurmuyorduk, biz İslâm'ı alaya alanlarla beraber oluyorduk. Kıyamet gününü yalanlı­yorduk. Derken bu ecelimiz geliverdi." diyor. Her gün okuduğunuz "Maun" suresinde de aynı şeyleri göreceğiz.[18]



48- Şefaatçilarin şefaati onlara fayda vermez.

49- O halde onlara ne oluyorda öğütten yüz çeviriyorlar?

Onların aracıları da onlara fayda vermez. İmansızların dünyadaki işbitiricileri, ahirette onlara hiç fayda vermiyecektir. Kafirler için kimse şefaat edemez. Ancak mü'minler için şefaat vardır.

Bütün bunları bildikleri halde, Onlara ne oluyor da bu nasihatten yüz çeviriyorlar.[19]



50- Sanki onlar ürkmüş eşekler gibiler.

51- Aslandan (ürküp) kaçan (eşekler gibiler).

Allah (c.c) imansızlar için bu ifadeyi kullanmıştır. İmandan uzakla­şan insanlar; aslandan kaçan yabani eşekler gibidirler. Günümüzde müslümanla bir yerde bulunmaktan kaçınanlar, zorunlu olarak aynı yerde bulunmak durumunda kalmışssa; "Ne kadar iyi insanlarmış, ben böyle olacaklarını tahmin etmiyordum" diyorlar. Görüyoruzki onlar kendi içindeki pisliklerden kaçıyorlar.

Mevlana Mesnevide[20] "Kur'andan kaçanlar insanlık­larını yitirip eşekleşirler, Akıl bağından kurtulan akıl, hayvanlaşır" der.[21]



52- Hayır! onlardan herbir kişi yazılmış sahifeler ister.

53- Hayır! Belki onlar ahiretten korkmazlar.

54- Hayır o bir öğüttür.

55- Dileyen öğüt alır.

56- Ancak Allah'ın diledikleri öğüt alır. Kendisinden Korunulmaya ehil olan O dur, affedilmeye layık olan da odur.


Efendimizden mucize istiyorlar. Bu istekleri inkarlarını Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/ örtmek için­dir. Ellibeşinci ayette, "dileyenin öğüt alabileceğim" ifada ettikten sonra; "Ancak Allan'ın diledikleri öğüt alır" diyor. Burada çelişki yok. Bizim arzu ve isteklerimiz Rabbimin külli iradesinin içinde cereyan eder. Sofradaki yemeği ağzımıza elimizle biz götürürüz, ağzımızla biz çiğneriz ama bütün bunları yaratan ve yöneten O'dur. Felç olan biri, elini kaldırma iradesini gösteremiyor, öyleyse biz O'na sığınıp, O'ndan af dilemekten başka yapacak bir şeyimiz yok.[22]

1 yorum:

  1. İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki: "İnsanlar yalnızlıktaki (mahzuru) benim kadar bilselerdi, hiçbir atlı tek başına bir gececik olsun yol yapmazdı."

    Buhârî, Cihâd 135; Tirmizî, Cihâd 4, (1673).

    YanıtlaSil