15- Sonra (verdiklerimi) artırmamı umar,
16- Hayır. Çünkü o ayetlerimize karşı çok inatçıdır.
17- Onu sarp bir yokuşa sardıracağım.
Allah'ın ayetlerine karşı inad edenlerin, inkar edenlerin işini, yokuşa süreceğini yani işlerinin zorlaştırılacağını ifade ediyor.
18- Çünkü O (nasıl inkar edeceğini) düşündü ve bir ölçü koydu.
19- Kahrolası nasıl ölçtü biçti?
20- Sonra kahrolası nasıl ölçtü biçti?
21- Sonra baktı
22- Sonra surat astı, kaş çattı.
23- Sonra geri dönüp büyüklük tasladı.
24- Ve şöyle dedi: bu açık bir sihirden başkası değildir.
Mekke'nin ileri gelen kafirlerinin, Peygamber Efendimizin mesajının her geçen gün artması üzerine düşünmeye başladılar. Ölçtüler, biçtiler,
planlar kurdular, planlarını beğenmediler yeni yeni planlar kurdular. O'nun nefesini kesmek, sesinin yükselmesini önlemek, peygamberliğine son vermek için her türlü planı kurdular, tuzaklar kurdular ama başarılı olamadılar.
Sonunda kaşlarını çattılar, gözlerini eğdiler ve Allah'ın ayetlerine sırt çevirdiler. Peygamber efendimize karşı da büyüklenme tarafına gittiler.
Bu ayetler bize, bu günkü kafirlerin de röntgenini vermektedir. Günümüzde de imansızlar bir araya geliyorlar, düşünüyorlar, ölçüyorlar, biçiyorlar, doluya koyuyorlar almıyor, boşa koyuyorlar dolmuyor. Müslümanlara karşı kibirlenme tarafına gidiyorlar. Müslümanların kitabı ve peygamberlerinin mesajı için bir şey söylüyorlar: "Eskiden beri bilinen ve öğretilen bir sihirdir. Kendi aralarında ise; "bu, sihir de değil" diyorlar.
25- Bu, insan sözünden başka birşey değildir.
"O bir insan sözüdür" .diyorlar. Günümüzde de yakın zamanda Ölmüş birisi aynı şeyi söylemişti. "O Muhammed'in sözüdür" demiştir.
Elimizde Kur'ân-ı Kerim ve Peygamberimizin sözleri mevcut. Kur'ân'ı okuyan her kulak sahibi insan, ikisinin birbirinden ayrı olduğunu gayet iyi bilir. Bunun için arapça bilmeye gerek yok.
26- Onu sakar'a yaslayacağım.
27- Sana sakar'ı kim öğretti?
28- (O sakar cehennem) bırakmaz ve vazgeçmez.
Kafirler öyle bir kuyuya düşerler ki, oradan çıkmaları mümkün değil. İfade aynen şöyle; "dışarda kimse kalmaz, içeriden kimse çıkamaz."
Cehennemin bir adı da "sakar." Onu sakar'a sokacağız. Sakar'ı sana kim öğretti, kim bildirdi? O sakar ki, dışarda hiçbir kafir bırakmaz, içeriden de hiçbirini dışarıya salmaz. Kurtulmaları mümkün değil. Kurtuluş ancak imanla mümkündür.
29- Derileri kavurur.
30- Üzerinde ondokuz (zebani) vardır.
İnsanın vücudunun derisini yakıp döküyor.
Kendimize acıyalım. Güzel tenlerimizin yanmasını istemiyorsak ki istemiyoruz. Öyleyse bunun için iman edelim ve arnel-i salih yapalım. Çünkü o cehennemde ne Ölüm vardır ne de yaşama. Yanmamak için, bu dünyada herşeyimizi verene, yani Allah'a ibadet ve itaat edelim.
Onun üzerinde 19 melek vardır. Yani cehennem zebanilerinin önderlerinin sayısı 19 dur. Bu 19 rakamı üzerinde dünya genelinde bir fırtına koparılmıştı. 19 rakamı ile ilgili kitap ilk yayınlandığında bana bir tanesi hediye edilmişti. Baktım yalnız besmeledeki; "Allah, Rahman ve Rahim" kelimelerinden, yalnız biri ile ilgili doğru bilgi veriyordu. Diğerleri yanlıştı.
Bu ayetteki 19 rakamı, bütün müfessirlerimizin ittifakıyla, "cehennem melekleriyle ilgili bir rakamdır." Onlara karşı korunabilmek için biz, Allah'ın emirlerini hakkıyla yerine getirmeliyiz. Kur'anın harflerini sayıp, ondokuza uymayanları Kur'an'dan çıkarmaya çalışan bu gurup, Kur'anın hattının Rabbim tarafından yazılmadığını, cahiliye dönemi araplarının imla kurallarının aynen uygulandığını, lafız ve mananın Kur'an olduğunu ve böyle indiğini unutan insanlardır.
31- Cehennem bekçilerini (on dokuzu) kafirlere imtihan kıldık ki, kitap verilenler kesin bilgi edinsin, iman edenlerin imanı artsın. Kitap verilenlerle mü'minler şüphe etmesin ve kalblerinde hastalık olan (münafık)larla, kafirler: "Allah bununla neyi murad ediyor" desinler. İşte Allah böylece dilediğini sapıtır, dilediğini hidayette kılar. Rabbinin ordularını Ondan başka kimse bilemez. O, insanlara öğütten başka birşey değildir.
Allah (c.c)'ın bu ayeti de bir mucize olarak gözümüzün önüne gelivermiştir. "O cehennem yaranını biz meleklerden kıldık. Yani Allah .(c.c); O cehennemde görevli olanlar, meleklerdir diyor. Sayıları da 19 dur. Onların sayılarını biz kafirler için bir imtihan vesilesi kıldık. Ehl-i Kitabın bilgisinin sağlamlaştırılması için onu öyle kıldık. Ve iman edenlerin imanlarını kuvvetlendirmek için bunu böyle yapmaktır. Şüphelilerin şüpheleri de artar. Mü'minler ise bundan şüphe dahi duymazlar." diyor Allah (c.c).
Niye şüphe duymayız biz? Bizim şüphe duyan aklımızı ve kalbimizi yaratan Allah (c.c)'tır. O da diyor ki, "cehennem vardır, cehennemin 19 tane meleği vardır." Biz mü'minler olarak diyoruz ki; "benim kalbimi yaratan böyle diyorsa, ben inanıyorum. Şüphem de yoktur." Çünkü görsem, görmekle elde ettiğim bilgi, Allah'ın verdiği bilgiden kuvvetli değildir. Zira görmem yanılabilir.
Bu Kur'ân-ı Kerim insanlık için bir öğüttür, diyor Allah (c.c). Yani Araplar için veya yalnız Türkler için değil, tüm beşeriyet için bir öğüttür.
32- Hayır. Ay'a yemin olsun ki,
33- Dönüp geldiği zaman geceye.
34- Ağardığı zaman sabaha (yemin olsun ki)
35- Şüphesiz O (cehennem) büyük (olaylardan) biridir.
36- İnsanlığı uyarmak içindir.
Hayır! İş sizin bildiğiniz gibi değil. Ay'a yemin olsun ki, giden geceye yemin olsun ki, gelip aydınlanan ve aydınlatan sabaha yemin olsun ki, O cehennem büyük bir olaydır.
Allah (c.c) bu beşeriyeti eğitecek, top yekûn insanları eğitecek ve ellerine eğitmek üzere bir kitap veriyor ki, o da Kur'ân-ı Kerim. Peki bu eğitimin yapılacağı sınıf neresi? Sınıf topyekün yeryüzüdür. Yeryüzünün her tarafı bir medresedir.
Allah'ın hataları silmeye ve dereceleri yükseltmeye vesile kıldığı şeyleri size söyleyeyim mi?''
YanıtlaSil"Evet ey Allah'ın Resülü, söyleyin!'' dediler. Bunun üzerine saydı:
"Zahmetine rağmen abdesti tam almak. Mescide çok adım atmak. (Bir namazdan sonra diğer) Namazı beklemek. İşte bu ribâttır, işte bu ribâttır. İşte bu ribâttır."
İlim öğretin; fakat uns ve şiddet göstermeyin! Zira güler yüzlü muallim sert olandan hayırlıdır.
YanıtlaSilAK
YanıtlaSil