12 Temmuz 2012 Perşembe

Meryem Suresi 51-98 Ayetleri M. Esed Meali


51. VE BU KİTAPTA Musa'yı da an. Doğrusu, o da seçilmiş biriydi. [Allah'ın] haberci elçilerindendi.

52. Hani o'na Sina Dağı'nın sağ yamacından seslenmiş ve o'nu gizemsel bir konuşma için [kendimize] yaklaştırmıştık;

53. ve o'na bahşettiğimiz rahmetin bir devamı olarak, kardeşi Harun'u da [o'nunla beraber] haberci kılmıştık.

54. VE BU KİTAPTA İsmail'i de an. Doğrusu, o da her zaman sözünde duran biriydi; bir elçi, bir nebiydi.

55. Ve halkına salâtı ve zekâtı emrederdi; ve o da Rabbinin katında hoşnutluk kazanmıştı.

56. VE BU KİTAPTA İdris'i de an. O da özü sözü doğru olan biriydi; bir nebiydi.

57. Ve Biz o'nu da yüce bir konuma yükseltmiştik.

58. İŞTE BUNLAR Allah'ın kutlu, onurlandırıcı bağışlarda bulunduğu nebîlerden bazıları -Âdem'in soyundan, Nûh'la birlikte [o gemide] taşıdığımız kimselerin soyundan, İbrahim ve İsmail'in soyundan gelen ve [hepsi de] doğru yolu gösterdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerden bazıları: Ne zaman kendilerine O sınırsız rahmet Sahibi'nin mesajları okunsa ağlayarak [O'nun huzurunda] yere kapanan kimseler.

59. Onların ardından, salâtı boş veren ve yalnızca kendi şehvetlerinin, dünyevî tutkularının peşine düşen bir kuşak geldi; ve böyle yaptıkları için de, yakında tam bir düş kırıklığıyla karşılaşacaklar.

60. Ancak, pişman olup Allah'a yönelen, inanıp dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyanlar bunun dışındadır; zaten hiçbir haksızlığa uğratılmadan cennete girecek olanlar da işte böyleleridir;

61. sınırsız bağış Sahibi'nin, kullarına, her türlü beşerî algı ve tasavvurun ötesinde söz verdiği o âsûde hasbahçeler [onların olacaktır]; O'nun sözü elbette yerini bulacaktır!

62. Orada onlar asla boş ve yararsız bir söz işitmeyecekler; iç huzuru ve esenlik dileğinden başka hiçbir söz! Ve orada sabah akşam azıklandırılacaklar;

63. Bize karşı sorumluluk bilinci içinde olan kullarımıza bırakacağımız cennet işte budur.

64. VE [MELEKLER]: “Biz ancak Rabbinin buyruğuyla ineriz” derler, “gözümüzün önünde olan, bizden gizli tutulan ve bu ikisi arasında bulunan her şey O'na aittir. Ve Rabbin asla [hiçbir şeyi] unutmaz.

65. Göklerin ve yerin Rabbi(dir O), ve bunların arasında var olan her şeyin! Öyleyse, yalnızca O'na kulluk et ve O'na kullukta devamlı ve sebatlı ol! Hiç, ismi O'nunla birlikte anılmaya değer bir başkasını tanıyor musun?”

66. BÜTÜN BUNLARA RAĞMEN, insan [yine de] kalkıp: “Ne yani,” der, “Ben öldükten sonra, yeniden hayata mı döndürüleceğim?”

67. Peki, insan aklına getirmiyor mu ki, Biz onu daha önce yoktan var etmiştik?

68. Öyleyse, Rabbine andolsun ki, Biz onları [Hesap Günü'nde, kendilerini hayattayken yönlendiren] şeytanî güçlerle bir araya toplayacak ve sonra cehennemin çevresinde diz üstü bekleteceğiz;

69. Ve sonra her [günahkar] topluluktan O sınırsız rahmet Sahibi'ne kibir ve dik başlılıkta ileri gidenleri ayırıp öne çıkaracağız;

70. çünkü cehennem ateşini en çok kimin hak ettiğini, şüphesiz en iyi Biz biliriz.

71. Ve sizin her biriniz onu görebilecek bir noktaya varacaksınız: Bu, Rabbin katında yerine getirilmesi gerekli bir hükümdür.

72. Bir kere daha (hatırlatalım ki): Biz, Bize karşı sorumluluk bilinci taşıyanları [cehennemden] kurtaracağız; ama zalimleri onun içinde diz üstü bırakacağız.

73. HAL BÖYLEYKEN, ne zaman ayetlerimiz bütün açıklığıyla kendilerine ulaştırılsa, hakkı inkara şartlanmış olan kimseler imana erişenlere: “(Bu) iki insan topluluğundan konum olarak hangisi daha üstün ve güçlü, topluluk olarak hangisi dahi iyi/daha seçkindir?” diye sorup dururlar.

74. Oysa, Biz onlardan önce gelip geçen nice kuşakları helak ettik; öyle ki, onlar dünyevî güç ve dış görünüş olarak berikilerden daha üstündüler!

75. De ki: “Kim ki sapıklık içinde yaşıyorsa, sınırsız rahmet Sahibi onun ömrünü, yaşama imkanını çekip uzatabilir!” [Ve bırak ne söyleyeceklerse söylesinler,] tâ ki, önceden uyarıldıkları [bu dünyadaki] azabı, ya da Son Saat[in gelip çatmasını] görünceye kadar: Çünkü o zaman [bu iki insan topluluğundan] varılacak yer olarak hangisinin daha kötü, destek ve dayanak olarak hangisinin daha zayıf olduğunu anlayacaklar.

76. Allah doğru yolu seçenleri daha derin bir doğru yol bilinci ile destekler; ve kalıcı mahsullere dönüşen dürüst ve erdemli davranışlar Rabbinin katında karşılık olarak [dünyevî kazançlardan] daha değerli ve sonuçları itibariyle daha verimlidir.

77. Mesajlarımızı inkara şartlanmış olan ve “Şüphesiz, bana mal mülk ve evlat verilecektir” diyen kimseyi hiç düşündün mü?”

78. Yoksa o beşerî algı ve tasavvurların ulaşamayacağı bir görüş alanına mı erişti; yahut sınırsız rahmet Sahibi'yle bir sözleşme mi yaptı?

79. Asla! Biz onun (bu) söylediğini kaydedeceğiz ve onun [ahirette çekeceği] azabın süresini uzatacağız;

80. ve onun (bu) söylediğini geri bırakacağız; çünkü o [Hesap Günü'nde] tek başına huzurumuza çıkacaktır.

81. Çünkü böyleleri, kendilerine güç ve statü [kaynağı] olurlar diye, Allah'tan başka varlıkları tanrılar edinirler.

82. Fakat hayır! Bu [tapınma nesneleri Hesap Günü'nde] kendilerine yöneltilen tapınmaları tanımayacaklar ve tapınanların karşısında yer alacaklar!

83. Hakkı inkâr edenlerin üzerine, onları güçlü dürtülerle [günah işlemeye] kışkırtsınlar diye her türden şeytanî güçleri saldığımızı bilmiyor musun?

84. Öyleyse, onların üzerine [Allah'ın azabını çağırmakta] tezlik gösterme; çünkü Biz onların günlerini aksatmadan sayıyoruz zaten.

85. Allah'tan yana sorumluluk bilinci taşıyanları, onurlu konuklar olarak O sınırsız rahmet Sahibi'nin huzurunda topladığımız Gün,

86. ve günaha gömülüp gitmiş olanları, suvarmaya götürülen susuz bir sürü gibi cehenneme sürüklediğimiz (Gün);

87. [bu Günde, hayattayken] O sınırsız rahmet Sahibi'yle bir bağ, bir bağlantı içine girmiş olmadıkça kimse şefaatten pay alamayacaktır.

88. Hal böyleyken, yine de bazıları “O sınırsız rahmet Sahibi Kendine bir oğul edinmiştir!” diyorlar.

89. [Bunu söylemekle] siz gerçekten çok çirkin bir iddia ortaya atmış oldunuz.

90. Öyle ki bu iddianın dehşetinden neredeyse gök paramparça olacak, yer yarılacak ve dağlar yıkılıp gidecekti!

91. (Demek,) O sınırsız rahmet Sahibi'ne bir oğul yakıştırıyorlar (öyle mi?)

92. Hem de, sınırsız rahmet Sahibi'nin bir oğul edinmesi akıl almaz bir şey olduğu halde!

93. Oysa, göklerde ve yerde var olan her şey sınırsız rahmet Sahibi'nin huzuruna ancak ve ancak birer kul olarak çıkmaktadırlar;

94. doğrusu, O bunların hepsini bilgisiyle kuşatmış, teker teker saymıştır;

95. ve onların her biri Kıyamet Günü'nde O'nun huzuruna tek başına çıkacaktır.

96. SINIRSIZ rahmet Sahibi, imana erişip dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyanları sevgiyle kuşatacaktır;

97. işte yalnızca bu amaçla, bu [ilahî mesajı, ey Peygamber,] senin dilinde kolaylaştırdık ki Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşıyan kimseleri onunla müjdeleyip, [boş bir] inatla direnip duranları onunla uyarasın;

98. çünkü, onlardan önce gelip geçen nice kuşakları yok ettik; [şimdi] onlardan herhangi birinin varlığını hissediyor ya da, alçak sesle de olsa hiç onlardan söz edildiğini duyuyor musun?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder