9 Temmuz 2012 Pazartesi

Meryem Suresi 1-50 Ayetleri M. Esed Meali


1. Kâf-Hâ-Yâ-‘Ayn-Sâd.

2. KULU ZEKERİYA'ya Rabbinin bahşettiği rahmeti dile getiren bir anma(dır), bu:

3-4. Hani o, tâ içinden Rabbine seslenerek şöyle demişti: “Ey Rabbim! Doğrusu, artık kemiklerim gevşedi, saçlarım ağardı. Ama şimdiye kadar, ey Rabbim, Sana yönelttiğim duada cevapsız bırakıldığım hiç olmadı.

5-6. Ve gerçek şu ki, ben göçüp gittikten sonra yakınlarım[ın yapacakların]dan kaygı duyuyorum; çünkü karım baştan beri kısırdı. Öyleyse, bana katından, benim yerimi alacak bir yardımcı bahşet ki bana ve Yakub'un Evi'ne mirasçı olsun; ve Sen ey Rabbim, o'nu hoşnut olacağın (bir ahlak)la donat!”

7. [Bunun üzerine melekler o'na seslendiler:] “Ey Zekeriya, ismi Yahya olan bir oğul müjdeliyoruz sana. [Ve Allah şöyle buyuruyor:] ‘Daha önce hiç kimseye bu ismi vermemiştik’”.

8. [Zekeriya:] “Ey Rabbim!” dedi, “Karım kısır olduğu halde ve ben de yaşlanarak bütünüyle güçsüz bir duruma düşmüşken, benim nasıl oğlum olabilir ki?”

9. [Melek:] “Orası öyle, [ama],” dedi, “Rabbin diyor ki: ‘Bu Benim için kolaydır, tıpkı daha önce seni yoktan var ettiğim gibi’”.

10. [Zekeriya:] “Rabbim, öyleyse, bana bir işaret tayin et!” diye niyaz etti. [Melek:] “Senin işaretin, tam (üç gün) üç gece insanlarla konuşmaman olacak” dedi.

11. Bunun üzerine [Zekeriya] mâbedden kavminin karşısına çıktı ve onlara “Sabah akşam [Rabbinizin] sınırsız kudret ve yüceliğini anın!” diye işaret etti.

12. [Ve çocuk doğup büyüdüğünde o'na:] “Ey Yahyâ! İlahî mesaja sımsıkı sarıl!” [diye öğüt verdi]. Çünkü o daha küçük bir oğlanken Biz o'na doğru ve kuşatıcı düşünme yeteneği vermiştik,

13. ve katımızdan bir ruh inceliği ve arınmışlık... Öyle ki, Bize karşı o [her zaman] bilinç ve duyarlık içinde idi;

14. ve ana-babasına karşı saygı ve gözetme tavrı içinde; asla zorba ya da dik başlı biri değildi.

15. Bunun içindir ki, doğduğu gün de, öldüğü gün de, [Allah'ın] selâmı o'nun üzerindeydi; ve diri olarak kaldırılacağı gün de [yine o'nun] üzerine olacaktır.

16. VE BU İLAHÎ mesajda Meryem'i de an. Hani, o ailesinden ayrılıp doğu yönünde bir yere çekilmişti;

17. kendini onlardan uzak tutuyordu; bu durumdayken kendisine vahiy meleğimizi gönderdik; [bu melek] ona eli yüzü düzgün bir beşer kılığında göründü.

18. (Meryem onu görünce:) “Senden, O kuşatıcı rahmet ve esirgeme Sahibi'ne sığınırım!” dedi, “Eğer O'na karşı sorumluluk bilinci taşıyorsan [bana yaklaşma]!”

19. [Melek:] “Ben yalnızca Rabbinin bir elçisiyim” dedi, “[O Rab ki:] sana tertemiz bir oğul armağan edeceğim [diyor].”
20. [Meryem:] “Bana daha hiçbir erkek dokunmamışken, nasıl bir oğlum olabilir? Üstelik ben iffetsiz bir kadın da değilim” dedi.

21. [Melek:] “Bu doğru” dedi, “[Ancak] Rabbin diyor ki: ‘Bu Benim için kolay; ve [böyle olduğu için de, senin bir oğlun olacak] ve Biz o'nu insanlar için katımızdan bir sembol ve aydınlatıcı bir bağış kılacağız!’” Ve bu [Allah tarafından] önceden hükme bağlanmış bir şeydi:

22. bunun için de, [Meryem] o'na gebe kaldı ve o'nunla birlikte uzak bir yere çekildi.

23. Ve doğum sancısı onu bir hurma ağacının gövdesine sürükledi[ği zaman]: “Keşke bu durum başıma gelmeden önce ölseydim de unutulup giden biri olsaydım!” diye yakındı.

24. Bunun üzerine, hurma ağacının alt yanından [bir ses] ona şöyle seslendi: “Üzülme! Rabbin senin alt yanında ufak bir dere akıttı;

25. Şimdi hurmanın gövdesini kendine doğru silkele, taze hurma dökülsün.

26. Sonra da ye, iç: gözün aydın olsun! Ve eğer insanlardan birini görürsen ona de ki: “Ben O sınırsız rahmet Sahibi için, (bir süre) konuşmaktan kaçınmaya ahdettim; bu yüzden bugün insanlardan kimseyle konuşmayacağım”.

27. Ve bir süre sonra, çocuğuyla beraber, kavmine döndü. “Ey Meryem!” dediler, “Sen, gerçekten, tuhaf bir iş yaptın!

28. Ey Harun'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir adam değildi; ne de annen iffetsiz bir kadındı!”

29. Bunun üzerine [Meryem] çocuğa işaret etti. “Daha beşikteki bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz ki!” diye çıkıştılar.

30. [Fakat çocuk:] “Bakın,” dedi, “Allah'ın kuluyum ben. O bana ilahî mesaj bahşetti ve beni peygamber yaptı,

31. ve nerede bulunursam bulunayım beni kutlu ve erdemli kıldı; yaşadığım sürece bana salâtı, arınmak için vermeyi emretti;

32. ve anamı saygıyla gözetmemi; ve beni merhametten yoksun bir zorba kılmadı.

33. “Bunun içindir ki, doğduğum gün selâm benim üzerimdeydi; öleceğim gün ve hayata [yeniden] döndürüleceğim gün [yine benim üzerimde olacaktır]!”

34. MERYEM OĞLU İsa hakkında, üzerinde öylesine derin bir anlaşmazlığa düştükleri doğru açıklama işte budur.

35. Bir oğul edinmek Allah'a asla yakıştırılamaz; sınırsız yüceliğiyle O böyle bir şeyin üstünde, ötesindedir! O bir şeyin olmasına hükmettiği zaman, ona yalnızca “Ol!” der ve o (şey hemen) oluverir!

36. Ve [İsa'nın her zaman söylediği gerçek şudur:] “Şüphesiz, benim Rabbim de, sizin Rabbiniz de Allah'tır; öyleyse [yalnızca] O'na kulluk edin: dosdoğru yol [yalnızca] budur!”

37. Hal böyleyken [Kitâb-ı Mukaddes'e bağlı olduklarını iddia eden] hizipler yine de aralarında [İsa'nın doğası hakkında] çekişip duruyorlar! Öyleyse, o büyük Gün bütün açıklığıyla gelip çattığı zaman vay hallerine hakkı inkar edenlerin!

38. Bizim karşımıza çıkacakları o Gün, [gerçeği] nasıl da apaçık işitecek ve görecekler! Ne var ki, bu zalimler o gün artık aşikar bir biçimde bir kere yoldan çıkmış bulunacaklar:

39. bunun içindir ki, her şeyin hükme bağlanmış olacağı o onmaz pişmanlıklar Günü['nün gelip çatması konusunda] onları uyar, çünkü onlar hâlâ umursamazlık gösteriyor ve [o Gün'ün geleceğine] inanmıyorlar.

40. Oysa, [o Gün er geç gelip çatacak ve] yeryüzü ve onun üzerinde yaşayanlar geçip gittikten sonra yalnızca Biz kalacağız; ve [o zaman] onların hepsi Bize dönecekler.

41. BU KİTAPTA bir de İbrahim'i an. Gerçek şu ki, o özü sözü doğru biriydi, (yani) bir nebiydi.

42. Hani o babasına “Ey babacığım!” demişti, “Ne işiten, ne gören ve ne de sana bir yarar sağlayabilen şeylere niçin tapınıyorsun?”

43. “Ey babacığım, gerçek şu ki, senin hiç haberdar olmadığın bir bilgi ışığı ulaştı bana; öyleyse bana uy ki seni dosdoğru bir yola çıkarayım.

44. “Ey babacığım! Gel, Şeytan'a kulluk etme; çünkü Şeytan O sınırsız rahmet Sahibi'ne baş kaldıran biridir!

45. Ey babacığım, ben senin başına O sınırsız rahmet Sahibi'nin katından bir azabın çökmesinden korkuyorum; (öyle bir azap ki,) başına geldiği zaman Şeytan'ın dostu ol[duğunu hemen anlar]sın.”

46. [Babası:] “Ey İbrahim, sen benim tanrılarımdan hoşlanmıyor musun?” dedi, “Eğer bu tutumuna bir son vermezsen, seni mutlaka öldüresiye taşa tutarım! Haydi, şimdi bir süre benden uzak dur!”

47. [İbrahim:] “Sana selâm olsun!” diye cevap verdi, “Rabbimden seni bağışlamasını isteyeceğim: Çünkü O bana karşı hep lütufkar olmuştur.

48. Sizden ve sizin Allah'tan başka yalvarıp yakardığınız şeylerden uzak duracak ve [yalnızca] Rabbime yakaracağım: Böylece umulur ki, yakarışım Rabbim tarafından cevapsız bırakılmayacaktır.”

49. Ve böylece, onlardan ve onların Allah'ı bırakıp tapındıkları şeylerden uzaklaşınca, o'na İshâk'ı ve Yakub'u bahşettik ve bunların her ikisini de nebî yaptık;

50. ve o'nları rahmetimizle ödüllendirdik. Ve o'nlara doğru olanı [başkalarına] ulaştırmaları için üstün bir anlatım gücü bahşettik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder