27 Kasım 2013 Çarşamba

İsrâ Sûresi 49-52 Ayetleri S. Kutub Tefsiri


49- Dediler ki; "Biz kemik ve toz haline dönüştükten sonra diriltilerek yaradılışın yeni bir aşamasına mı geçeceğiz?

50-51 Onlara de ki; İster taş olunuz ister demir olunuz. İster (canlılık olayı ile ilişkili olabileceğini) hafızalarınızın almadığı başka bir yaratık olunuz (sizi yeniden dirilteceğiz). Diyecekler ki "Bizi kim yeniden diriltecek? De ki "Sizi ilk kere yoktan var eden...” O zaman şaşkın şaşkın başlarını sallayarak "Peki ne zaman?" diyecekler. Onlara de ki: "Belki de yakında. "


Diriliş meselesi Peygamberimiz -salât ve selâm üzerine olsun- ile müşrikler arasında uzun boylu tartışmalara neden olmuştur. Kur'an-ı Kerim bu tartışmanın çoğunu dile getirmiştir. Aslında hayatın ve ölümün yapısını, dirilişi ve mahşerin yapısını göz önünde bulundurup değerlendirenler, onun gayet açık, sade, anlaşılır bir mesele olduğunu göreceklerdir. Kur'an’ı Kerim bu meseleyi defalarca aydınlık bir şekilde ortaya koymuştur. Fakat karşıdaki müşrikler meseleyi bu kadar açık ve bu kadar sade bir biçimde düşünmüyorlardı. Bu nedenle bedenlerin çürüyüp yok olmasından sonra tekrar dirilmeyi düşünmek zor geliyordu.

Onlar, daha önceleri var olmadıklarını, sonra var olup hayat kazandıklarını, tekrar diriltmenin ilk yaratılıştan zor olmadığını, Allah'ın gücü karşısında hiçbir şeyin diğerinden zor olmayacağını, her şeyde yaratma aracının aynı olduğunu, bunun da Allah’ın "Ol" demesi ve onun da meydana gelmesi şeklinde olduğunu düşünmüyorlar. Dolayısıyla bir şeyin Allah katındaki durumu O'nun insanlara göre zor da olsa kolay da olsa fark etmediğini bilmiyorlar. Allah'ın iradesi kendisine yöneldikten sonra her şeyin aynı olduğunu anlamıyorlar.

Kemik ve un ufak olmuş bedende bile yine de bir insanlık kokusu, hayatı andıran birtakım olgular vardır. Demir ve taş ise, bunlara göre canlılıktan daha uzaktır, onlara deniyor ki: İster taş olun ister demir, ister taş ve demirden başka canlanmasını ve hayatın içine gireceğini bir türlü düşünemediğin hayattan daha uzak bir varlık olun... Allah sizi kesin diriltecektir.

Aslında onlar taş, demir veya başka bir varlık olma imkânına sahip değiller. Fakat bu söz meydan okumak içindir. Ayrıca burada onlar aşağılanmakta ve azarlanmaktadır. Çünkü taş ve demir cansız varlıklardır, hissetmez ve etkilenmezler. Bu da onların düşüncelerindeki donukluğu ve taşlaşmayı tasvir etmektedir!

Kemik olduktan, un ufak olduktan veya daha fazla sönmüş ve ölmüş başka bir yaratık olduktan sonra kim bizi tekrar diriltecek? "De ki sizi ilk kez yoktan var eden diriltecek."

Bu cevap problemi açık ve kolay anlaşılabilecek, sade bir düşünce biçiminde ortaya koymaktadır. Buna göre onları ilk olarak yoktan var eden, onları tekrar diriltme gücüne de sahiptir. Fakat onlar bundan yararlanmıyor ve ikna olmuyorlar.

Aşağı veya yukarı sallayarak alaylı ve reddeder bir tavır ile: "Peki o ne zaman?" diyecekler. Bu olayın uzak bir ihtimal olduğunu belirtmek, inkâr etmek için böyle diyecekler.

Peygamber onun ne zaman meydana geleceğini kesin olarak bilmiyor. Fakat onların sandıklarından herhalde yakındır. Onların bu yalanlama ve alaya almaya dayalı gafletleri dikkate alınırsa, onların bugün korkmaları daha çok yerinde olurdu!

Sonra o günün kısa bir sahnesine yer veriliyor:


52- O gün Allah sizi çağırınca kendisine hamd ederek çağrısına uyarsınız ve dünyada çok kısa bir süre kaldığınızı sanırsınız.


Bu, dirilişi inkâr eden ve onu yalanlayanların halini tasvir eden bir sahnedir. Ayağa kalkmışlar çağıranın çağrısına kulak veriyorlar. Dilleri Allah'a övgüler yağdırma çabasındadır. Onların bu sözden ve cevaptan başka hiçbir sözleri yoktur.

Bugünü bütünü ile inkâr eden, hatta Allah'ı da inkâr eden bu insanların verdikleri bu cevap gerçekten ilginçtir. Orada "Allah'a hamdolsun, Allah'a hamdolsun" demekten başka cevapları yoktur.

O gün gölgenin dürüldüğü gibi, dünya hayatı da dürülür… 


Dünyanın bu şekilde canlandırılışı muhatapların gönlünde onun değerini azaltmaktadır. Bir de bakmışsın ki, dünya küçük, küçücüktür. Artık onun gönüllerde bir gölgesi, duygularda bir tablosu kalmamıştır. O bir an geçip giden bir dönem, dönüşen bir gölge ve kısa süren bir yararlanmadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder