38-
Saydığımız bütün bu davranış ve tutumların kötü olanları, Rabbin tarafından
çirkin ve iğrenç sayılmışlardır.
Bu açıklama emrin ve
yasağın kaynağına ilişkin bir özetleme ve hatırlatmadır. Bu kaynağa göre Allah bu tür işlerin kötü alanlarından hoşlanmamaktadır. Onların güzel ve
emredilmiş olanlarını ise söz konusu etmemektedir. Zira daha önce belirttiğimiz
gibi, burada öncelikle kötü sıfatların ve fiillerin yasaklanması üzerinde
durulmaktadır.
Bu emirler ve yasaklar,
aynen başta olduğu gibi, bunların Allah'a, tevhid inancına bağlanması ve
şirkten sakındırılmasıyla sona ermektedir. Ayrıca yüce Allah'ın peygambere vahiy
ile gönderdiği Kur'an'ın bildirdiği hikmetlerden bazılarının bunlar olduğu
açıklanıyor.
39-
Bunlar, Rabbinin sana vahiy yolu ile bildirdiği bazı hikmetlerdir. Sakın
Allah'ın yan ısıra başka bir ilaha tapma. Yoksa yerilmiş ve Allah'ın
rahmetinden kovulmuş olarak cehenneme atılırsınız.
Bu başlangıcı andıran bir
sonuçtur. İslâm’ın hayatı, binasını üzerinde kurduğu ana ilkeye, Allah'ın bir
kabul edilip, O'ndan başkasına ibadet edilmemesi ilkesine doğrudan bağlıdır.
İkinci ders, Allah'ın
birliği ve ona ortak koşma yasağıyla başlamış ve yine aynı şeylerle sona
ermiştir. İlk ve son arasında hepsi de köklü tevhid ilkesine dayalı ve onun
üzerinde yoğunlaşan yükümlülükler, emirler, yasaklar ve davranış kuralları yer almıştır...
Önümüzdeki bu ders ise, Allah'a çocuk ve ortak yakıştırma düşüncesini reddetmek
ile başlamakta, bu düşüncenin tutarsızlıklarını ve çelişkilerini açıklamakta ve
bütün bir evrenin tek olan yaratıcıya yönelmiş olduğunu vurgulayarak sona
ermektedir:
"Evrendeki
her varlık O'nu överek tesbih eder."
Ayrıca ahirette herkesin
tekbir yere ve tekbir tarafa, yani Allah'a döneceği, yerdeki ve göklerdeki tüm
varlıkları kuşatan tek ilmin sadece Allah'ın ilmi olduğu ve bütün yaratıkların
işlerinde gönlünce tasarruf ve yetki sahibinin sadece Allah olduğu vurgulanıyor:
"Dilerse
size merhamet eder, dilerse azaba çarptırır."
Konunun akışı içinde şirke
dayalı inanç sisteminin bütün tutarsızlıkları ortaya konmakta, bu inanç yıkılıp
gitmektedir. Gizlisiyle, açığıyla, dünyası ve ahiretiyle bu varlık âleminde yüce Allah yalnız başına ibadete, yönelişe
kudrete, tasarrufa ve hüküm yetkisine tek başına sahiptir. Bütün bir varlık
âlemin canlıların ve cansızların katılımlarıyla gerçekleşen kapsamlı, kuşatıcı
bir nitelik ile yaratıcısına yönelmekte ve onu noksan sıfatlardan tenzih etmektedir.
40-
Rabbiniz oğulları size ayırdı da kendisi meleklerden kızlar mı edindi? Siz
gerçekten çok ağır; son derece küstahça bir söz söylüyorsunuz.
Bu olumsuzluğu ve
aşağılamayı pekiştiren bir sorudur. Onların "Melekler Allah'ın
kızıdır" şeklindeki iddialarını reddetmektedir. Yüce Allah, çocuktan
ve arkadaştan münezzeh olduğu gibi, ortak ve benzer birisinden münezzehtir. Bu
soru şu açıdan da aşağılayıcıdır: Onlar kızları erkeklerden daha aşağı
gördükleri, fakirlik ve utanma belasından dolayı kız çocuklarını öldürdükleri,
melekleri dişi olarak kabul ettikleri halde, bu kızları Allah'a nispet
ediyorlardı!.. Böyle bir izafe gerçekten komik olmaktadır. Mademki, kızları ve
erkekleri Allah vermektedir öyleyse nasıl oluyor da, daha değerli olan
erkekleri kendilerine ayırıyor, Allah için daha değersiz kabul edilen kızları
bırakıyor!?
Bütün bu açıklamalar,
onların bu iddialarında ne kadar haksızlık ettiklerini sergilemek ve
yaklaşımlarındaki tutarsızlığı ve saçmalığı açıklamak içindir. Yoksa zaten
mesele bütünü ile kökten tutarsızdır.
Bu iftiralar, çirkinliği
ve iğrençliği açısından büyüktür, cüretkârlık ve küstahlık açısından büyüktür,
içindeki iftiranın dehşeti açısından büyüktür, düşünülmesi ve doğrulanması
açısından da büyüktür.
41-
Kâfirler öğüt alıp, akıllarını başlarına toplasınlar diye bu Kur'an'da çeşitli
uyarı yöntemleri kullandık. Fakat bu farklı uyarılar onların gerçekten daha da
uzaklaşmalarından başka bir şeye yaramamıştır.
Kur'an-ı Kerim tevhid
inancını getirmiştir. Bu inanç sistemini yerleştirmek ve açıklamak için değişik
yollar, çeşitli üsluplar ve pek çok vasıtalar kullanmıştır ki "Öğüt alıp akıllarını başlarına
toplasınlar."
Tevhidi hatırlatmada
bulunma, fıtrata ve fıtratın mantığına, ayrıca evrendeki doğal ayetlere ve
olağanüstülüklere değinmenin dışında başka bir eylem yapmaya ihtiyaç duymaz.
Fakat onlar bu Kur'an'ı her dinlediklerinde, nefretleri daha da artmaktadır. Kur'an'ın getirdiği inanç sisteminden
uzaklaşmaktadırlar. Hatta bizzat
Kur'an'ın kendisinden de kaçmaktadırlar. Şirk, kuruntu gibi kendi inandıkları saçma konular hakkında Kur'an
ayetlerinin gelmesinden korkmaktadırlar. Kızlar hikâyesi ve bunların
Allah'a izafe edilişi hakkındaki iddiaları, olduğu gibi ortaya konarak onların
bu iddialarının çelişkileri ve çıkmazları ifade edilmektedir. Ayrıca sahte
ilahlar hikâyesinde de onların iddialarını ortaya koymaktadır. Böylece bu sahte
ilahların var olduğu kabul edilse bile, bunların da Allah'a yaklaşmaya
çalışacakları ve bir yolunu bulup O'nun yoluna girecekleri kesin biçimde
belirtilmiş oluyor:
42-
Ey Muhammed de ki; Eğer müşriklerin dedikleri gibi evrende Allah'ın yanı sıra
başka ilahlar olsaydı, bu ilahlar Arş'ın ve kesin egemenliğin sahibi olan Allah
ile boy ölçüşmenin yolunu ararlardı."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder