6 Kasım 2013 Çarşamba

İsrâ Sûresi ve 9-11 Ayetlerinin S. Kutub Tefsiri


9- Hiç kuşkusuz bu Kur'an insanları en doğru yola iletir ve iyi ameller işleyen mü'minlere kendilerini büyük bir ödülün beklediği müjdesini verir.

10- Ahirete inanmayanlara gelince; onlar için acıklı bir azap hazırladığımızı bildirir.


Hiç kuşkusuz bu Kur'an insanları en doğru yola iletir.

Yol gösterdiği tüm insanlara her konuda kesin olarak en doğruyu gösterir. Uluslara ve kuşaklara yer ve zaman sınırı tanımadan kapsamlı bir şekilde doğru yolu gösterir. Kur'an'ın iletmiş olduğu doğru yol, insanların her yerde ve her zaman kullanabileceği bir metodu, yöntemi ve her iyiliği kuşatmaktadır.

Kur'an, insanın içi ile dışı, duyguları ve ahlâkı, inancı ve ameli arasında bir uyum oluşturarak onu en doğru yola iletir.

Kur'an-ı Kerim insanı anlaşılmayan ve kapalı hiçbir tarafı bulunmayan açık ve sade bir inanç sistemi ile vicdan ve bilinç dünyasında en doğru yola iletir. Bu inanç sistemi insanın ruhunu kuruntuların ve saçmalıkların ağırlıklarından kurtarır. Çalışmaya ve yapıcılığa elverişli olan beşeri güçlerini serbest bırakır. Tam bir uyum ve ahenk içinde evrenin doğal yasaları ile insanın bünyesinde yer alan fıtri yasalar arasında bağlar oluşturur.

Kur'an insanın içi ile dışı, duyguları ile ahlâkı, inancı ile ameli arasında bir uyum sağlaması ile de onu en doğru yola iletir. Bir de bakmışsın ki, bütün bunlar çözülmez bir şekilde sağlam olan kulpa bağlanmıştır. Yeryüzünde oldukları halde, onları daha yükseklere doğru yönlendirmiştir. Bir de bakmışsın ki, insanın Allah rızasına yönelerek yaptığı her çalışma, hayatta kendisine kazanç ve yarar sağlayan bir çalışma da olsa, ibadete dönüşmüştür.

Bu sistemde yükümlülükler ne insanoğlunu usandıracak ve ümitsizliğe itecek kadar ağırdır; ne de insanın içine rehavet ve vurdumduymazlığın çökmesine neden olabilecek kadar ucuz ve basittir. İtidal, orta yol ve insanın güç yetirme kapasitesi dışına çıkmaz.

Bununla beraber Kur'an-ı Kerim insanların birbirleriyle olan ilişkilerini düzenlemede de en doğru yolu gösterir. Bireylerin ve eşlerin, hükümetlerin ve halkların, devletlerin ve milletlerin ilişkilerini en güzel şekilde düzenler. Bütün bu ilişkileri arzulardan ve gönüllerden etkilenmeyen, sevgiye ve nefrete göre şekillenmeyen, şahsi çıkarlara ve menfaatlere göre farklılık göstermeyen, köklü değişmez ilkeleri ölçü olarak belirlemiştir. Bunlar her şeyi bilen ve her şeyden haberi olan yüce Allah'ın belirlediği ilkelerdir. O yarattığı varlıkları en iyi bilendir. Her yerde ve her kuşakta kendileri için nelerin daha yararlı olduğunu en iyi bilendir. Bu nedenle idare düzeni, ekonomik düzen, sosyal düzen ve insanlık âlemine yaraşır uluslararası ilişkiler düzeni konusunda insanlara en doğru yolu ancak O gösterebilir.

Bütün ilahi dinlerin oluşumunda ve bunların hepsinin birbirlerine bağlanmasında, kutsal değerlerine saygı gösterilmesi ve dokunulmaz kabul edilen olgularının korunmasında en sağlıklı yolu yine Kur'an gösteriyor. Bir de bakmışsın ki, insanlığın tamamı bütün ilahi inançlar konusunda tam bir barış ve uyum içindedir.

"Hiç kuşkusuz bu Kur'an insanları en doğru yola iletir."

"İyi ameller işleyen mü'minlere kendilerini büyük bir ödülün beklediği müjdesini verir. Ahirete inanmayanlara gelince onlar için acıklı bir azap hazırladığımızı bildirir."

İşte yapılan iş ile ona verilecek karşılık arasındaki en köklü ilke budur. İman ve iyi ameller üzerinde kuruyor binasını. "Amelsiz iman olmaz. İmansız amel de olmaz." Birincisi yarım kalmıştır. Tamamlanmamıştır. İkincisi ise kesiktir, kopuktur. Hiçbir dayanağı yoktur. İşte bu nedenle hayatın en doğru yola girmesi ancak iman, amelle birlikte olduğu zaman mümkündür. İnsan ancak bu ikisini beraber yerine getirerek Kur'an'ın gösterdiği bu yola girebilir.

Kur'an'a uymayanlar ise, insanların arzu ve isteklerine boyun eğmişlerdir. Kendisine neyin faydalı, neyin zararlı olduğunu bilmeyen, aceleci, peşinden gelen bir kötülüğün varlığını bilse dahi duygusal tepkilerini kontrol altına alamayacak kadar ihtiraslarına bağımlı insanın insafına bırakılmışlardır.


11- İnsan iyiliğe kavuşması için dua ettiği gibi aynı yönelişle başına kötülük gelsin diye de dua eder. Gerçekten insan pek aceleci pek, fevridir.



İnsan işlerin nereye varacağını ve sonucun nasıllığını bilemez. Bir işi yaparken onun kötülükle sonuçlanacağını bilemez. Bilmeden bir an önce onun sonuna kavuşmak ister. Bazen de işin kötülükle sonuçlanacağını bilir. Fakat ihtiraslarını frenlemeye, hâkim olmaya gücü yetmez. Bu nerde, Kur'an'ın doğru yolu gösteren, şefkatli ve huzurlu hidayeti nerede? İyi bilmeliyiz ki, bunlar birbirinden ayrı iki yoldur. Çok farklı, hem de çok farklı yollar... Biri Kur'an'ın gösterdiği yol, diğeri insanın arzularının gösterdiği yol…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder