9-
Hiç kuşkusuz bu Kur'an insanları en doğru yola iletir ve iyi ameller işleyen
mü'minlere kendilerini büyük bir ödülün beklediği müjdesini verir.
10-
Ahirete inanmayanlara gelince; onlar için acıklı bir azap hazırladığımızı
bildirir.
Hiç kuşkusuz bu Kur'an insanları
en doğru yola iletir.
Yol
gösterdiği tüm insanlara her konuda kesin olarak en doğruyu gösterir.
Uluslara ve kuşaklara yer ve zaman sınırı tanımadan kapsamlı bir şekilde doğru
yolu gösterir. Kur'an'ın iletmiş olduğu doğru yol, insanların her yerde ve her
zaman kullanabileceği bir metodu, yöntemi ve her iyiliği kuşatmaktadır.
Kur'an,
insanın içi ile dışı, duyguları ve ahlâkı, inancı ve ameli arasında bir uyum
oluşturarak onu en doğru yola iletir.
Kur'an-ı Kerim insanı
anlaşılmayan ve kapalı hiçbir tarafı bulunmayan açık ve sade bir inanç sistemi
ile vicdan ve bilinç dünyasında en doğru yola iletir. Bu inanç sistemi insanın ruhunu kuruntuların ve saçmalıkların
ağırlıklarından kurtarır. Çalışmaya ve yapıcılığa elverişli olan beşeri
güçlerini serbest bırakır. Tam bir uyum ve ahenk içinde evrenin doğal yasaları
ile insanın bünyesinde yer alan fıtri yasalar arasında bağlar oluşturur.
Kur'an insanın içi ile
dışı, duyguları ile ahlâkı, inancı ile ameli arasında bir uyum sağlaması ile de
onu en doğru yola iletir. Bir de bakmışsın ki, bütün bunlar çözülmez bir
şekilde sağlam olan kulpa bağlanmıştır. Yeryüzünde oldukları halde, onları daha
yükseklere doğru yönlendirmiştir. Bir de bakmışsın ki, insanın Allah rızasına
yönelerek yaptığı her çalışma, hayatta kendisine kazanç ve yarar sağlayan bir
çalışma da olsa, ibadete dönüşmüştür.
Bu sistemde yükümlülükler
ne insanoğlunu usandıracak ve ümitsizliğe itecek kadar ağırdır; ne de insanın
içine rehavet ve vurdumduymazlığın çökmesine neden olabilecek kadar ucuz ve
basittir. İtidal, orta yol ve insanın
güç yetirme kapasitesi dışına çıkmaz.
Bununla beraber Kur'an-ı
Kerim insanların birbirleriyle olan ilişkilerini düzenlemede de en doğru yolu
gösterir. Bireylerin ve eşlerin, hükümetlerin ve halkların, devletlerin ve
milletlerin ilişkilerini en güzel şekilde düzenler. Bütün bu ilişkileri
arzulardan ve gönüllerden etkilenmeyen, sevgiye ve nefrete göre şekillenmeyen,
şahsi çıkarlara ve menfaatlere göre farklılık göstermeyen, köklü değişmez
ilkeleri ölçü olarak belirlemiştir. Bunlar
her şeyi bilen ve her şeyden haberi olan yüce Allah'ın belirlediği ilkelerdir.
O yarattığı varlıkları en iyi bilendir.
Her yerde ve her kuşakta kendileri için nelerin daha yararlı olduğunu en iyi
bilendir. Bu nedenle idare düzeni, ekonomik düzen, sosyal düzen ve insanlık âlemine
yaraşır uluslararası ilişkiler düzeni konusunda insanlara en doğru yolu ancak O gösterebilir.
Bütün ilahi dinlerin
oluşumunda ve bunların hepsinin birbirlerine bağlanmasında, kutsal değerlerine
saygı gösterilmesi ve dokunulmaz kabul edilen olgularının korunmasında en
sağlıklı yolu yine Kur'an gösteriyor. Bir de bakmışsın ki, insanlığın
tamamı bütün ilahi inançlar konusunda tam bir barış ve uyum içindedir.
"Hiç kuşkusuz bu
Kur'an insanları en doğru yola iletir."
"İyi ameller işleyen
mü'minlere kendilerini büyük bir ödülün beklediği müjdesini verir. Ahirete
inanmayanlara gelince onlar için acıklı bir azap hazırladığımızı
bildirir."
İşte yapılan iş ile ona
verilecek karşılık arasındaki en köklü ilke budur. İman ve iyi ameller üzerinde
kuruyor binasını. "Amelsiz iman
olmaz. İmansız amel de olmaz." Birincisi yarım kalmıştır.
Tamamlanmamıştır. İkincisi ise kesiktir, kopuktur. Hiçbir dayanağı yoktur. İşte
bu nedenle hayatın en doğru yola girmesi ancak iman, amelle birlikte olduğu
zaman mümkündür. İnsan ancak bu ikisini beraber yerine getirerek Kur'an'ın
gösterdiği bu yola girebilir.
Kur'an'a uymayanlar ise, insanların
arzu ve isteklerine boyun eğmişlerdir. Kendisine neyin faydalı, neyin zararlı
olduğunu bilmeyen, aceleci, peşinden gelen bir kötülüğün varlığını bilse dahi
duygusal tepkilerini kontrol altına alamayacak kadar ihtiraslarına bağımlı
insanın insafına bırakılmışlardır.
11-
İnsan iyiliğe kavuşması için dua ettiği gibi aynı yönelişle başına kötülük
gelsin diye de dua eder. Gerçekten insan pek aceleci pek, fevridir.
İnsan işlerin nereye
varacağını ve sonucun nasıllığını bilemez. Bir işi yaparken onun kötülükle
sonuçlanacağını bilemez. Bilmeden bir an önce onun sonuna kavuşmak ister. Bazen
de işin kötülükle sonuçlanacağını bilir. Fakat ihtiraslarını frenlemeye, hâkim
olmaya gücü yetmez. Bu nerde, Kur'an'ın doğru yolu gösteren, şefkatli ve
huzurlu hidayeti nerede? İyi bilmeliyiz ki, bunlar birbirinden ayrı iki yoldur.
Çok farklı, hem de çok farklı yollar... Biri Kur'an'ın gösterdiği yol, diğeri
insanın arzularının gösterdiği yol…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder