1 Eylül 2012 Cumartesi

Tâ-Hâ Suresi 1-52 Ayetleri Muhammed Esed Meali


1. EY İNSAN!
2. Bu Kur’an'ı sana, seni bedbaht etmek için indirmedik,
3. Yalnızca, [Allah'tan] korkan herkese bir öğüt, bir uyarı olsun diye (indirdik):
4. Yeri ve yüce gökleri yaratan Allah katından indirilen bir vahiydir bu.

5. O sınırsız rahmet Sahibi ki, mutlak kudret ve hükümranlık tahtına kurulmuştur.
6. Göklerde ve yerde ve bunların arasında ve toprağın altında ne varsa hepsi O'na aittir.
7. Sözü (ister gizle ister) açığa vur, O [insanın] gizli [düşüncelerini de] bilir, gizlinin gizlisi (duygularını) da.
8. Allah ki, kendisinden başka tanrı olmayan O'dur. En güzel, en yüce nitelikler O'nundur!

9. MUSA'NIN başından geçen olaylardan haberin var mı?
10. Hani, o [uzakta] bir ateş görmüş ve ailesine: “Siz burada bekleyin; ben bir ateş gördüm” demişti, “belki size oradan bir tutam kor getiririm; yahut orada ateşin yanında bir yol gösterici bulurum”.
11. Fakat ateşe yaklaşınca bir ses ona “Ey Musa!” diye seslendi,
12. “Benim, Ben! Senin Rabbin! Öyleyse artık pabuçlarını çıkar! Ve bil ki, sen iki kez kutlu kılınmış vadidesin.
13. Ben seni [kendime elçi olarak] seçtim; öyleyse artık [sana] vahyolunanı dinle!

14. “Gerçek şu ki, Allah Benim; Benden başka tanrı yok; o halde, [yalnız] Bana kulluk et; ve Beni anmak için salâtta devamlılık ve duyarlık göster!
15. “Çünkü zamanını gizli tutmuş olsam da, herkese, [hayattayken] peşinden koştuğu şeylere göre hak ettiği karşılık verilebilsin diye, Son Saat mutlaka gelecektir.
16. Bunun içindir ki, onun geleceğine inanmayıp sadece kendi arzularının, tutkularının peşine düşen kimse seni bu [gerçeğe inanmak]tan alıkoymasın; yoksa, kendine yazık etmiş olursun!

17. “O sağ elindeki nedir, ey Musa?”
18. [Musa:] “Bu benim değneğim” dedi, “buna dayanırım; bununla davarıma yaprak silkelerim; ve başka işlerde de kullanırım onu.”
19. “Şimdi onu yere at, ey Musa!” dedi.
20. Bunun üzerine, [Musa], onu yere attı; bir de ne görsün! Hızla akan bir yılan oluvermişti o!
21. “Onu tut” dedi, “ve korkma! Biz onu hemen eski haline döndüreceğiz.
22. “Şimdi de elini koynuna sok: herhangi bir uğursuzluğun değil, [Bizim rahmetimizin] başka bir işareti olarak bembeyaz [ışıldayarak] çıkacaktır;
23. ki böylece sana büyük mucizelerimizden bir kısmını göstermiş olalım.
24. [Ve şimdi artık] o Firavun'a git; çünkü o, gerçekten her türlü ölçüyü çiğneyip geçti.”

25. [Musa:] “Ey Rabbim!” dedi, “İçimi [Senin aydınlığınla] genişlet;
26. görevimi bana kolaylaştır;
27. dilimdeki düğümü çöz
28. ki söyleyeceklerimi tam olarak anlayabilsinler
29. ve bana yakınlarımın arasından yükümü paylaşacak bir yardımcı tayin et:
30. Kardeşim Harun'u (mesela);
31. o'nunla benim gücümü pekiştir
32. ve görevimden o'na da pay ver
33. ki, [birlikte] Senin yüceler yücesi adını (insanların katında) daha yükseklere çıkaralım,
34. ve Seni sürekli analım!
35. Muhakkak ki, Sen bizi bütün varlığımızla görmektesin!”

36. [Allah:] “İşte istediğin her şey sana verildi, ey Musa!” dedi.
37. “Zaten sana geçmişte bir kere daha lütufta bulunmuştuk;
38. hani, annene vahyî buyruğu şöyle esinlemiştik:
39. ‘o'nu bir sandığa koy ve sandığı ırmağa bırak; ırmak o'nu kıyıya çıkaracaktır; Bana düşman olan biri ve o'na ilerde düşman olacak olan biri o'nu oradan alıp evlat edinecektir.’ Ve [böylece daha o çağda] Kendi katımdan kutlu bir sevgiyle seni kuşattım ki, gözümün önünde yetişip olgunlaşasın.
40. Kız kardeşin [Firavun ailesine] gidip de onlara: ‘Ona bakabilecek birini size göstereyim mi?’ dediği zaman [bunun böyle olmasını Biz takdir etmiştik]. Ve böylece seni yeniden annene kavuşturduk ki onun yüzü gülsün ve [artık] üzülmesin. Ve [büyüyüp belli bir yaşa vardığın zaman] birini öldürmüştün: Fakat Biz seni (bu yüzden içine gömüldüğün) tasadan kurtarmış ve seni çeşitli sınamalardan geçirmiştik. (Bu olaydan) sonra yıllarca Medyen halkı arasında yaşadın; ve sonunda, [Benim] takdir(im)e uyarak işte [buraya] geldin ey Musa:
41. çünkü, Ben seni Kendime (elçi olarak) seçmiştim.
42. [Şimdi] sen ve kardeşin, artık Benim mesajlarımla yola çıkın ve sakın Beni anmakta üşengeç davranmayın:
43. İkiniz birlikte doğruca Firavun'a gidin; çünkü o gerçekten her türlü ölçüyü aşmış bulunuyor!
44. Ama onunla yumuşak bir dille konuşun ki, o zaman belki aklını başına toplar, yahut [böylece, en azından kendisine] gözdağı verilmiş olur.”
45. [Musa ile Harun:] “Ey Rabbimiz!” dediler, “onun bize düşmanca davranmasından yahut azgınlık[ta devam] etmesinden korkarız”.
46. [Allah:] “Korkmayın!” diye cevap verdi, “Şüphesiz [Ben her şeyi] işiterek ve görerek, sizin yanınızda olacağım.
47. Öyleyse artık ona gidin ve deyin ki: ‘Biz ikimiz senin Rabbinin elçileriyiz; bunun için, İsrailoğulları'nın bizimle gelmesine izin ver ve onlara [artık] sıkıntı çektirme. Biz sana Rabbinden bir mesajla geldik; ve [bil ki O'nun bahşedeceği] nihaî kurtuluş ve esenlik [yalnızca, O'nun gösterdiği] yolu izleyen kimselerin olacaktır:
48. Çünkü, bakın, [öte dünyada] azabın, hakkı yalanlayıp [ona] sırt çevirenlerin başına çökeceği bize vahyedildi!’”
49. [Fakat Allah'ın mesajı kendisine iletilince, Firavun:] “Ey Musa, sizin Rabbiniz de kimmiş?” dedi.
50. [Musa:] “Bizim Rabbimiz, [var olan] her şeye gerçek özünü ve biçimini veren ve sonra da her şeyi [kendi doğasının gerektirdiği] yola yönelten varlıktır” diye cevap verdi.
51. [Firavun:] “Peki” dedi, “ya önceki kuşakların durumu ne oldu?”
52. [Musa:] “Onlar hakkındaki bilgi yalnızca Rabbimin katında, (O'nun, toplumları bağlı kıldığı) yasalar örgüsünde [yazılı]dır; benim Rabbim asla yanılmaz ve asla unutmaz.” 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder