18 Ekim 2009 Pazar

Kalem Suresi; 1-5

1. Nûn. Kaleme ve (kalem tutanların) yazdıklarına andolsun ki,

2. Sen -Rabbinin nimeti sayesinde- mecnun değilsin.

3. Hiç şüphesiz senin için bitip tükenmeyen bir mükâfat vardır.

4. Ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.

5. (Sen de) göreceksin, onlar da görecekler,

6. Hanginizde delilik olduğunu yakında .



Allah (c.c), mü'minleri anlattığı bir ayet-i kerime'de; "Onlar her sözü duyarlar, en güzeline uyarlar" buyuruyor. Mü'minler bu dünya yolculuğu içerisinde, doğumlarından Ölümlerine kadar her söze kulak verirler ama en güzeli nedir? En güzel sözü Allah(cc), kendisinin in­dirdiğini ifade ediyor. Bu sûre, Mekke devrinde nazil olmuş, 52 ayettir.

Yani yeryüzünde söylenmiş ve de söylenecek olan en güzel kelam Allah kelamıdır. O'nun içindir ki, hatib efendiler, Cuma günü hutbele­rinde; "En güzel sözün Allah'ın kelamı olduğunu" insanlara duyururlar,

Biz de, Allah'ın (c.c) indirdiği, Kalem Suresi diye isimlendirilen, Nûn sûresi diye de bilinen, bu sûrenin manasını vererek insanlara duyur­maya çalışacağız. Sûre Kalem'e yeminle başlıyor.



1- Nun. Kaleme ve yazdıklarına yemin olsun ki,

Harflerle ilgili, alimlerimiz birçok şe'yler söylemiş ama efendimizin dilinden bir açıklama olmadığı için, bütün müfessirlerimiz bunların üze­rinde fazla durmamışlar. Manasını Allah bilir demişler. Biz de aynı şekilde söyleyip harfe mana vermeden devam edeceğiz.

"Kalem'e ve kalemin yazdıklarına yemin olsun ki" diyor Rabbim. Rabbim bir şeye yemin etmekle o şeyin değerini bize anlatmış oluyor.

"Alak" suresinden sonra ikinci olarak bu sure nazil oluyor. İlk yemini de kalem üzerinedir. Öyleyse kalemin hakkını vermemiz gerekiyor. Bu kalemle Allah'ı inkar eden yazılar değil, Allah'ın varlığını bütün gönül­lere, çiftçinin sabanıyla veya pulluğuyla yerin derinliklerine daneleri ektiği gibi, yerleştirmek ve oradan şirki söküp atmak gerekir.

"Kalem ve yazdıkları" derken her çağın kendine göre kalemi ve yazı­larının olduğunu da hatırımızdan çıkamayacağız. Bir zamanlar kurşun kalemler, dolma kalemler varsa, şimdi de bilgisayarlar var. İleride neler olacağını hayal bile edemiyoruz şimdiden. Ama her ne olursa olsun; yazan, yazıyı yayan ve insanlara duyuran her türlü vasıta kalem ve yazdıklarınının içerisine girmektedir.



2- Sen Rabbinin nimeti ile mecnun değilsin.

"Sen Rabbinin nimetiyie deli olmuş değilsin." Yani Allah (c.c) sana bu nimeti verdi. Bu nimet ki, Peygamberliktir, imandır, Kur'ân'dır. Yani Allah sana bu Kur'ân'i indirmeye başlamış ye bu nimetleri vermeye başlamışsa, sen bunlardan dolayı deli olmuş değilsin. Bu nimetler se­nin Peygamber olduğuna işarettir.

Bizler de günümüzde; herkesin aklına geleni söylediği ve her akıl sayısınca sapıklığın arttığı bir dönemde, bütün insanların aklına hitab edecek ve bütün insanların aklını kendisine çekebilecek kelimeleri, -ki onlar Allah'ın kelamıdır- manasıyla, insanların anlayabileceği bir dille anlatmaya çalıştığımızda, bazı yerlerde size, "deli" diyebilirler, desin­ler. "Bu söz Peygamberimize de söylenmiş" deyip tebliğe devam diye­ceğiz.



3- Şüphesiz senin için kesintisiz mükafat vardır.

"Senin için hiç ardı, arkası kesilmeyecek mükafatlar vardır." Yani sen İslâm yolunda yürür, bu Allah'ın kitabını insanlara anlatmaya devam eder ve bu insanların İslâm'a girmesine sebeb olursan, ardı arkası kesilmeyen mükafatlar, sevablar senin içindir, diyor Allah (c.c).

Aynı ayet bize şöyle hitab eder. Bu yolda yürür, insanlara İslâm'ı anlatır, insanlar senin anlatman sebebiyle hidayete gelir ve senin öğ­rettiklerinle amel edecek olurlarsa, onların her amel edişinde, sana da sevab vardır. Çünkü bir hayra delalet eden, öncülük yapan, o hayrı işle­miş gibidir deniliyor.



4- Hiç şüphesiz sen büyük bir ahlak üzeresin.

Efendimiz (s.a.v.) 1400 sene önce insanları sapıklığın her çeşidin­den, sırat-ı müstakime çağırması için görevlendirildiğinde, Allah (c.c) önce onu güzel ahlak ile donatmış. "Sen mutlaka büyük bir ahlak üze­resin" demiş.

Hz. Aişe validemiz de diyor ki: "O'nun ahlakı Kur'ân'dı." Yani bütün hal ve hareketlerini, şekillendiren Kur'ân'ın emir, yasak ve tavsiyeleri idi. O, Kur'ân'ın yaşayan hali idi. Kur'ân, okuduğumuz ve anlamaya ça­lıştığımız bir kitaptır. Peygamber efendimiz (s,a.v.) de Kur'ân'ın yaşanan hali idi diyor Hz. Aişe validemiz.

Bu ayetten biz ne dersi alıyoruz? Biz bu çağda, bu insanların öncüsü olmaya namzet olmuşuz. Allah böyle buyurmuş. Allah (c.c), "Siz kötülükten insanları alıkoymak, insanlara iyilikleri emretmek üzere çı­karılmış en hayırlı ümmetsiniz" buyurmuş.

Böyle bir görevi mü'min olma şerefine erişenlere vermiş Allah (c.c) Mü'minlik rütbesi dünyanın en büyük rutbesidir. Mü'min olarak bizler, kılavuzluk görevini üstlenmişiz. Öyleyse bizim hal ve hareketlerimiz, davranışlarımız, elimiz, ayağımız, gözümüz, kulağımız, bütün insanlara bakan ve bakmayan varlığımız, Kur'ân'a göre şekillenmesi gerekiyor.

İnsanlar örnek arıyorlar. Biz İslâm'ı anlattığımız da, bazı insanlar, "çok güzel" diyorlar. Ama yaşanması gerekiyor. Yani Allah (c.c) biz­den, Kur'ân-ı Kerim'in yaşanır hale gelmesini istiyor. Siz insanlara örnek olacaksınız. Bütün hareketlerinizi Kur'ân yönlendirecek. Böyle davranırsanız ne olacak?



5- Yakında sende göreceksin, onlarda görecekler,

Daha Mekke'de nübüvvetin başlangıcında efendimize müjdeler veri­liyor. Peygamber efendimiz nübüvvetle görevlendirildiğinde Hz. Hatice validemiz O'na iman ediyor ve ikisi elele yeryüzünü ıslah etmek üzere yürüyüveriyorlar. Sayılarının azlığından endişe etmiyorlar. Çünkü Allah onların yardımcısı, koruyucusu.

Yürüdüler, derken küçük bir delikanlı, Hz. Ali (R.A) iman ediyor Üçü yürüdü: Bu üçünün yürümesi hala devam ediyor. Şimdi sizler ve bizler de katıldık bu kervanın içerisine. Kıyamete kadar bu yürüyüş de­vam edecek. Zira bunun startını veren Allah'dır (c.c).

Allah (c.c); "Allah'ın rahmetine ve cennetine doğru yarış yapınız" di­yor. Bu yarıştaki ödül, altun kupalar filan değil, ödül cennet.

Rabbim bu dünya da müjdeyi veriyor. Sende yakında neticeyi göre­ceksin, onlar da görecek diyor. Yani dünyada devlet, ahirette de cen­net var. Dünya da mü'minin olacaktır. Çünkü mü'minler her gün, "Rabbena duasını okurlar. "Ya Rabbi! Dünyamızı güzel eyle, dünya­mızı cennet eyle, ahiretimizi de cennet eyle, bizi,ateşin azabından koru."


6- Delilik hanginizde imiş.

Yakında göreceksiniz. "Kim fitneye tutulmuş?" kim delirmiş?, kim çıldırmış?, kim din dışı kalmış? Onları siz göreceksiniz. Yani kim hak yolda? kim batıl yolda? olduğu yakında ortaya çıkacak diyor Allah (c.c).

3 yorum:

  1. Ne alimlere karşı övünmek, ne cahillerle münakaşa etmek ve ne de meclislerin seçkin köşelerinde yer almak için ilim tahsil etmeyiniz.
    Kim böyle yaparsa cehenneme müstehak olur. Cehenneme müstehak olur.

    YanıtlaSil
  2. Allah bir kulu sevdi mi, onu dünyadan korur. Tıpkı sizden birinin hastasına suyu yasaklaması gibi.

    YanıtlaSil