25 Ekim 2009 Pazar

Kalem; 34-52

34- Müttakiler için Rablerinin katında, nimeti bol cennetleri var­dır.

35- Müslümanları suçlular gibi yaparmıyız?

Muttaki insanlara Allah katında naim cennetleri vardır. Cenneti görmedik. Allah (c.c) bize tarif etmiş. Şu tarif de güzel bir tariftir;

"Gözlerin görmediği, gönüllerin hayal etmediği, kulakların işitmediği bir cennet." Bu cenneti Allah (c.c) muttaki insanlara vereceğini bildiriyor.

Muttaki kimdir? Bunu Hz. Ömer Sahabeden birine sormuş. O da demişki: "Efendim hani dikenli bir arazide ayakkabısız bir şekilde yü­rüdüğünde ne yaparsın? Ayağına diken batmaması için yere çok dik­katli basarsın. İşte bu yer yüzünde de öyle bir yürüyüşe takva denilir. Bakışlarınızın günaha girmemesi, kulaklarınızın günah duymaması, yü­rüdüğünüz yerler günah sokakları olmaması, elinizin, gönlünüzün gü­nahla kirlenmemesi için dikkat etmeye takva denir. Bunu yapan kişiye de muttaki deniliyor. Muttaki insanlar cennete alınıyor. Çünkü; "Temiz insanlar, temiz yerlere layıktır."

Avrupalının İspanya'da Öldürdüğü müslüman sayısınca, müslümanlar kıyamete kadar kafir öldüremezler. Çünkü müslümanın hedefi öl­dürmek değildir. "Biz müslümanlarla, suçluları bir tutamayız?" diyor. Allah.(c.c).



36- Size ne oluyor? Nasıl hükmediyorsunuz?

Siz nasıl batılla hücüm verirsiniz. Allah'ın hak olan kelamı var iken, o doğrultuda hareket etmeniz gerekirken, Allah'ın dediğine uymanız gerekirken, sizin vücudunuzu yöneten, sizin hayatınızı devam ettirmek için her şeyinizi veren Allah'a itaat ve ibadet etmeniz gerekirken, O'na şükretmeniz gerekirken nasıl olurda Allah'ı inkar, Rasûlünü inkara yö­nelirsiniz?

Yoksa elinizde kitap mı var? Allah'tan söz mü aldınız. Allah size kı­yamete kadar bir fırsat mı verdi? Böyle kötü hükmedesiniz diye Allah size bir berat mı verdi? Karşılıklı yeminleştiniz mi siz?

Yoksa onların ortakları mı var? Eğer doğru söylüyorlarsa ortaklarını getirsinler, şirk koştuklarını getirsinler, Allah'a karşı ilah diye ortaya sürdüklerini getirsinler.

Kur'ân-ı Kerim'de, en çok sakınılması gereken şeyin "şirk" olduğu belirtilmektedir. Çünkü en büyük zulüm şirktir. Şirk nedir? Şirket keli­mesiyle aynı kökten gelmektedir. Şirket'te nasıl ortakların hisseleri oranında, sözleri geçiyorsa, şirkte de bu yeryüzünde, gök yüzünde, in­sanların yönetiminde, tabiatın yönetiminde Allah'tan başka birinin var­lığını kabul etmek demektir.



37- Yoksa size ait bir kitap varda oradan mı okuyorsunuz.?

38- Sizin için istediğiniz herşey, onun (kitabın) içinde var (öyle mi?).

39-Yoksa, ne hükmederseniz sizin lehinizedir diye, sizin bizim üzerimizde kıyamet gününe kadar geçerli yeminler(iniz) mi var?

40- Sor onlara: Onların hangisi bunu savunacak?

41-Yoksa onların ortakları mı var? Eğer doğru iseler ortaklarını getirsinler.

42- O gün baldır açılır ve secdelere da'vet olunurlar, fakat (secdeye) güçleri yetmez.


43- Gözleri (öne) düşmüş, kendilerini zillet sarmışken (secdeye da'vet olunurlar ama yapamazlar) Halbuki sapasağlam iken (dünyada) secdelere da'vet olunmuşlardı.

44- Bu sözü (Kur'ân'ı) yalanlayanları bana bırak. Bilmedikleri yerden biz onları (azaba) yaklaştıracağız.

45- Onlara mühlet veriyorum. Şüphesiz benim tuzağım sağlamdır.


46-Yoksa sen onlardan ücret istiyorsun da onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?


47- Yoksa gayb onların yanında da onlar yazıyorlar mı?

Kıyamet günü geldiğinde, insanlar paçaları sıvadığında, yani zor bir işe giriştiğinde onlar secdeye varmak isterler, Allah'ın huzurunda; "Ya Rabbi biz dünyadayken sana secde etmedik, ama bu gün secde etmek istiyoruz, affet bizi diye secdeye kapanmak isterler ama secdeye kapanamazlar.

Gözleri yerde donuk bir vaziyette ama, yüzleri kirli ve kara bir vazi­yette. Çünkü işledikleri bütün günahlar sebebiyle iç dünyaları dış dün­yalarına çıkıvermiş, içi dış olmuş. "O benim kelimemi yalanlayanları bana bırak" diyor Rabbim. Yani Kur'ânı yalanlayanları bana bırak.



48-Rabbinin hükmüne sabret. Balık sahibi (Yunus) gibi olma. O üzgün olarak Rabbine dua etmişti.

49-Eğer Rabbinden ona bir nimet erişmeseydi, kınanmış olarak sahile atılıverirdi;


50- Rabbi onu (Peygamber olarak) seçti ve onu salihlerden kıldı.

Ahirette, içimiz dış olduğunda yüzümüzü karartmayacak işler yapa­lım. Rabbim bu yolda yürürken sabretmemizi istiyor. Bir örnek veriyor. Yunus gibi olma. Yunus (a.s.) kavminin bela ve musibetlerine bir gün sabredemez, hicret eder. Halbuki Peygamberler hicret için dahi Rablerinden izin almaları gerekir.

Yunus (A.S) Rabbinden izin gelmeden hicret eder. Efendimiz Mekke'den Medine'ye Rabbinden vahiy aldıktan sonra hicret etti. Rabbim Peygamber Efendimizi uyarıyor. "Sakın o balık sahibi gibi olma. Belalara diren, belalara sabret" sabırla ilgili ilk emirdir bu. Sabır çok önemlidir. Sabredeceğiz, sabırla yürüyeceğiz, hiçbir zaman bir adım geriye gitmiyeceğiz.



51- Kafirler zikri (Kur'ânı) işittiklerinde, nerdeyse seni gözleriyle kaydıracaklardı ve "şüphesiz o deli" diyorlar.

52- Halbuki o (Kur'ân) bütün alemler için bir zikir (öğüt, şan, şe­ref) dir.


Kafirler, gözleriyle bile Peygamberimizi yok etmek istiyorlardı. Bu Kur'ân'ın ayetlerini işittiklerinde gözleriyle Peygamberimizi yemek is­tiyorlardı.

Bu gün de aynısı değil mi? Allah'ın kelamı her yerde okunmaya baş­lıyor. Karakollarda, kışlalarda, üniversitelerde kısaca her yerde okun­maya başlayınca, birilerinin gözleri belermeye başlamıştır. Gözleriyle müslümanları yok etmeye yöneliyorlar ama Allah (c.c) diyor ki; bu be­lirli gurubun, belirli yörenin, belirli bir ırkın kitabı değil, bütün alemlere indirilmiş bir zikirdir, bir nasihattir, bir yol göstericidir. İnsanların gö­nüllerini etkileyecek kelimeler ve iman'esasları bizim elimizde oldu­ğundan, bu yeni dünya düzenini kurmak bize nasib olacaktır.

2 yorum:

  1. Eğer kişi namazını herkesin gözü önünde kılınca (edebine uygun kılar) güzel yapar, tek başına kimsenin görmediği durumda kılınca da (edebine uygun kılar) güzel yaparsa, Allah Teâla hazretleri (onun ibadetinden memnun kalır ve:) "Bu (kulluğunu riyasız yapan) gerçek bir kulumdur" der

    YanıtlaSil