5 Ocak 2014 Pazar

Yûnus Sûresi 22-46 Ayetleri M. Esed Meali

22. Sizi karada ve denizde gezdiren O'dur. Öyle ki, gemilerle denize açıldığınızda, gemilerin elverişli bir rüzgârın önünde yolcuları alıp götürdüğü zaman [olanları düşünün,] gemidekiler sevinç ve güvenlik içinde hissederler kendilerini; derken bir fırtına yakalar gemiyi ve dalgalar her yandan kuşatır onları, öyle ki, [ölümün] kendilerini çepeçevre sardığını düşünürler de [o zaman] dinlerine sıkı sıkı sarılıp yalnızca Allah'a yönelerek: “Bizi bu (felaketten) kurtarırsan, andolsun ki şükreden kimselerden olacağız!” diye yalvarıp yakarırlar O'na.

23. Ne var ki, Allah onları bu [felaketten] kurtarır kurtarmaz, hemen yeryüzünde haksız yere azgınlık yapmaya koyulurlar! Ey insanlar! Yaptığınız bütün taşkınlıklar döne dolaşa yine kendinizi bulacaktır! [Yalnızca] bu dünya hayatının (geçici) doyumları[nı] gözetiyorsunuz: fakat [hatırlayın ki,] sonunda Bize döneceksiniz ve o zaman [hayatta] yapıp-ettiğiniz her şeyi size (eksiksiz) haber vereceğiz.

24. Bu dünyadaki hayatın örnekçesi gökten indirdiğimiz yağmurunki gibidir ki onu, insanların ve hayvanların beslendiği yeryüzü bitkileri emer, tâ ki yeryüzü göz alıcı görkemine kavuşup süslenip bezendiği ve sakinleri onun üzerinde bütünüyle egemen olduklarına inandıkları zaman, bir gece vakti yahut güpegündüz (kıskıvrak yakalayan) hükmümüz iner ona; ve böylece onu kökünden biçilmişe çeviririz, sanki dün de yokmuş gibi! Düşünen insanlar için işte Biz böyle açık açık ve ayrıntılı olarak dile getiriyoruz ayetlerimizi!

25. (Böyle yapmakla) [bilin ki] Allah, [insanı] huzur ve güvenlik ortamına çağırmakta ve dileyeni dosdoğru bir yola yöneltmektedir.

26. İyi ve yararlı işler yapmakta sebatlı olanları (karşılık olarak) daha iyisi ve ondan da fazlası beklemektedir. [Kıyamet Günü'nde] onların yüzlerini ne bir kararma, ne de bir aşağılanma gölgelemeyecektir: İşte bunlardır cennetlikler; orada ebedî kalacak olanlar.

27. Ama kötü işler yapmış olanlara gelince; kötülüğün karşılığı kendisi kadar olacaktır; ve Allah'a karşı kendilerini savunacak kimseleri olmayacağına göre- (utanç) ve aşağılanma onları, sanki yüzlerini kopkoyu bir gecenin karanlığı bürümüş gibi, gölgeleyecek: İşte bunlardır cehennemlikler; orada yerleşip kalacak olanlar...

28-29. Çünkü, bir gün onların hepsini bir araya toplayacağız ve [hayattayken] Allah'tan başkalarına ilahlık yakıştıranlara: “Siz ve Allah'a ortak koştuğunuz o şeyler, [o varlıklar ve güçler, hepiniz] olduğunuz yerde kalın!” diyecek ve böylece onları birbirinden ayıracağız. Ve (o zaman) Allah'a ortak koştukları kimseler, [vaktiyle kendilerine kul-köle olmuş olanlara]: “Sizin tapınıp durduğunuz biz değildik;  bizimle sizin aranızda hiç kimse Allah'ın yaptığı gibi şahitlik yapamaz: gerçek şu ki, [bize] tapındığınızın farkında bile değildik”.

30. O an ve işte orada herkes geçmişte yapıp-ettiğiyle sorgulanacak; herkes Allah'a, O yüceler yücesi gerçek sahibine döndürülecek; onların boş hayalleri kendilerini yüzüstü bırakacaktır.

31. De ki: “Sizi göğün ve yerin ürünleriyle rızıklandıran kimdir? Yahut kimdir işitme ve görme yetisi üzerinde mutlak egemen olan? Kimdir ölüden diriyi, diriden de ölüyü çıkaran? Ve (yine) kimdir var olan her şeyi çekip çeviren?” Şüphesiz, diyecekler ki: “(Elbette) Allah('tır)!” Öyleyse, de ki: “Peki, O'na karşı artık gereken duyarlığı göstermeyecek misiniz?

32. (Hem de) O'nun, sizin Rabbiniz Allah olduğunu, Mutlak ve Nihaî Hakikat olduğunu bildiğiniz halde! Çünkü, hakikat [terk edildik]ten sonra, geriye sapıklıktan başka ne kalır? Öyleyse, hakikati nasıl gözden kaçırabilirsiniz?”

33. Böylece günahkârca davranmaya eğilimli olanlar hakkında Rabbinin sözünün hak olduğu ortaya çıkmış oldu: “Onlar inanmayacaklar”.

34. De ki: “O sizin tanrılaştırdığınız varlıklar arasında [hayatı] yoktan var edip de sonra onu tekrar tekrar yaratan var mı?” De ki: “[Ancak] Allah'tır, [bütün karmaşıklığıyla hayatı] yoktan var eden ve sonra tekrar tekrar yaratan. Hal böyleyken, nasıl oluyor da, yanlış hükmediyorsunuz!”

35. De ki: “O sizin tanrılaştırdığınız varlıklardan hiç sizi hakka eriştiren var mı?” De ki: “[Yalnızca] Allah'tır hakka eriştiren. Öyleyse, hakka eriştiren mi izlenmeye layıktır, yoksa kendisine yol gösterilmedikçe bir başına doğru yolu bulamayacak durumda olan mı? Peki, ne oluyor size ve muhakemenize!”

36. Onların çoğu sadece zanna uymaktadırlar. Oysa zan hiçbir şekilde hakkın yerini tutamaz. Gerçek şu ki, Allah onların yaptıklarını bütünüyle bilmektedir.


37. İmdi, bu Kur’an, asla Allah'tan başkası tarafından tasarlanmış, uydurulmuş olamaz; üstelik o, önceki vahiylerden hakikat adına bugüne kalmış ne varsa onu doğrulayıp, âlemlerin Rabbinden [geldiğinden] şüphe olmayan vahyi özlü bir biçimde açıklıyor.

38. (Buna rağmen) yine de, [hakkı inkâra şartlanmış olanlar], “Onu [Muhammed] uydurdu!” diyorlar. [Onlara] de ki: “Eğer doğru sözlü kimselerdenseniz, o zaman, onunkilere eş değer bir sure getirin; hem [bu iş için] Allah'tan başka kimi yardıma çağırabilirseniz çağırın!”

39. Hayır hayır, aslında onlar özünü, hikmetini kavrayamadıkları ve önceden kendilerine açıklanmamış her şeyi yalanlamaya eğilimliler. Onlardan önce gelip geçenler de işte böyle gerçeği yalanlamaya yeltenmişlerdi. (Gerçeği görmek istiyorsan) zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak!

40. Onların içinde bu [ilahî vahye] hemen inanacak olanlar olduğu gibi, sonuna kadar inanmayacak olanlar da var; (ne olursa olsun) senin Rabbin bozgunculuk yapanları çok iyi bilmektedir.

41. Bunun içindir ki, [ey Peygamber] seni yalanlamaya kalkışırlarsa o zaman (onlara) de ki: “Benim yapıp-ettiklerim bana [yazılacak], sizin yapıp-ettikleriniz de size: ne siz benim yaptıklarımdan sorumlusunuz, ne de ben sizin yaptıklarınızdan sorumluyum”.

42. Ve, onların aralarında sana kulak verir gibi yapanlar var; ama, eğer akıllarını kullanmıyorlarsa, sen sesini hiç sağırlara işittirebilir misin?

43. Ve yine onların aralarında sana bakıyormuş gibi yapanlar var; ama, eğer göremiyorlarsa, sen hiç körlere doğru yolu gösterebilir misin?

44. Gerçek şu ki, Allah (hiçbir konuda) insanlara en küçük bir haksızlık yapmaz; fakat insanların yine kendileridir kendilerine haksızlık yapan.

45. Ve o Gün Allah onları [huzuruna] topladığı zaman [onlara öyle gelecek ki yeryüzünde] sanki sadece tanışmalarına yetecek kadar (kısa bir süre), sadece gündüzün bir saati kadar kalmışlar; (vaktiyle) Allah'ın huzuruna çıkarılacakları uyarısını yalanlayan ve [bu yüzden] doğru yolu tutmaktan geri duranlar (o Gün) bütün bütün yanılmış, kaybetmiş olacaklar.


46. Ve (bu söylediklerimiz doğrultusunda) onlara [hakkı inkar edenlere] hazırladığımız şeylerden bazılarını sana ya [bu dünyada] gösteririz ya da [ceza gerçekleşmeden önce] senin canını alırız; [ama bil ki,] onların dönüşü er geç Bizedir; ve Allah, onların bütün edip-eylediklerine tanıktır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder