1- Ta. Sin. Mim.
2- Bunlar apaçık Kitab'ın
ayetleridir.
Sure, apaçık Kitab'ın
benzeri harflerden meydana geldiğine dikkat çekmek için bu harflerle başlıyor.
Erişilmez bir üstünlüğe sahip olan; fani insanların kullandığı bu harflerden
oluşan diğer sözlere oranla en yüce bir makamda olan bu Kitab'ın bu tür
harflerden meydana geldiğini vurgulamak istiyor:
Şu halde bu apaçık Kitap,
insan işi değildir. İnsanlar böyle bir kitap meydana getirmeye güç
yetirilmezler. Bu Kitap yüce Allah'ın kuluna okuduğu vahiydir. O'nun sanatının
erişilmezliği bu Kitap'ta hemen göze çarpar. Bu ilahi sanatının damgası
büyük-küçük her alandaki ayırıcı ve gerçek özelliği, bu Kitap'ta kendini
gösterir.
3- Ey Muhammed! İnanan bir
kavim için, Musa ve Firavun olayının bir kısmını sana dosdoğru anlatacağız.
Şu halde bu Kitap mü'min topluma
yöneliktir. Onları eğitiyor, geliştiriyor; onlar için hareket metodu
belirliyor, gidecekleri yolu çiziyor. Bu surede okunan kıssalar işte bu mü'min
kitleyi hedef alıyor. Zaten bu kıssalardan ancak onlar yararlanırlar.
Bu kıssaların doğrudan
yüce Allah tarafından okunduğunun vurgulanması; mü'minlere özen gösterildiği, onların gözetildiği anlamalarını
çağrıştırıyor. Onlara büyük değerlerini, üstün ve yüce derecelerini
anlatıyor. Nasıl? Çünkü yüce Allah bu Kitab'ı onlar için, onlar adına; onlarla
bu özel ikramı, bu ayrıcalığı hak eden nitelikleri adına peygamberine okuyor.
Bu girişten sonra,
ayetlerin akışı haberi, yani Hz. Musa ve Firavun'la ilgili haberi anlatmaya
başlıyor. Musa kıssasını ilk halkasından önce -Doğum halkasından- itibaren ele
alarak bu haberi sunuyor. Bu kıssa daha birçok surede anlatılmış olmasına
rağmen, Kasas süresinin dışında bir yerde bu tür bir girişle başlamıyor. Çünkü
Musa kıssasının ilk halkası, Musa'nın içinde doğduğu o zor şartlar,
çocukluğunda her türlü kuvvetten ve önlemden yoksun oluşu, yine kavminin
güçsüzlüğü ve Firavun'un hegemonyası altında ezilmesi... Evet, bütün bunlar
surenin varmak istediği ana hedefi oluşturuyorlar. Bu
olaylarda kudret eli açıkça ve beşeri bir perdeye gerek duymadan hareket
ediyor. İnsanlar
bir şey yapamayacak durumda olunca, doğrudan doğruya kudret eli, zulme,
azgınlığa ve zorbalığa darbe indiriyor. Güçsüz, kuvvetsiz
zayıflara yardım ediyor, işkence gören, korumasız, teşkilatsız kimseleri
yeryüzüne egemen kılıyor. İşte bu, Mekke'de ezilen Müslüman azınlığın
vurgulamasının ifade edilmesine ihtiyaç duyduğu zorba ve azgın müşrik
çoğunluğunsa bilmek zorunda olduğu bir gerçektir.
Hz. Musa'nın -selâm
üzerine olsun- kıssası diğer surelerde genellikle, kendisine peygamberliğin
verildiği halkadan başlar, doğum halkasından değil. O halkada ise güçlü
kuvvetli iman, azgın zorbalığa karşı çıkıyor, ardından iman galip geliyor,
zorbalık ise en sonunda yeniliyor, yerle bir ediliyor. Burada ise amaç, bu
anlamı vurgulamak değildir. Asıl amaç, kötülüğün azması, büsbütün
iğrençleşmesi durumunda kendi felaketine neden olacağını anlatmaktır. Zorbalık iyice azıttığında, onu
insanlardan uzaklaştıracak birine gerek kalmayacağını, böyle bir durumda kudret
elinin dolaysız olarak olaya müdahale edeceğini vurgulamaktır.
Haksızlığa uğrayan zayıfların elinden tutup onları ve içlerindeki iyilik
yanlılarını kurtaracağını, onları eğiteceğini, onları bir ümmet haline getirip
yeryüzüne mirasçı yapacağını vurgulamaktır.
Hz. Musa -selâm üzerine
olsun- kıssasının bu surede anlatılması ile güdülen amaç budur. Bu yüzden kıssa
bu amacı yerine getirecek, onu ön plana çıkaracak bir halkadan itibaren
sunuluyor. Zaten Kur'an'da kıssa, yer aldığı surenin akışı ile bir ahenk
oluşturur. Kıssa ve içinde yer aldığı sure'nin amacı kalplerin ve bu kalpleri
onaracak gerçeklerin bina edilmesi doğrultusunda birbirlerini bütünler.
Hz. Musa'nın kıssasının
burada sunulan halkaları ise şunlardır: Hz. Musa'nın doğumunu, bu doğumun
gerçekleştiği ortamı saran zor koşulları, bununla beraber yüce Allah'ın ona
yönelik gözetiminin ve yardımının anlatıldığı halka... Musa'nın gençlik
dönemini, yüce Allah'ın ona hikmet ve ilim vermesini, bu dönemde bir Kıpti’yi
öldürmesini, Firavun ve kurmaylarının onu aklamak üzere bir tuzak kurmalarını,
Mısır'dan kaçıp Medyen bölgesine gitmesini, orada evlenip yıllarca hizmet
etmesinin sunulduğu halka... Peygamberlik görevini yüklenmeye çağırılmasının,
sonra Firavun ve kurmaylarının karşısına çıkmasının, onların da Musa ve Harun'u
yalanlamalarının anlatıldığı halka... Ayrıca son akıbetin -boğulma olayının-
kısa ve öz olarak sunuluşu...
Sure'nin akışı kıssanın
ilk ve ikinci halkasını uzun ve detaylı sunuyor –bu iki halka bu surede yer
alan kıssanın iki yeni halkasıdır- çünkü kıssanın bu iki halkası kudret elinin açıkça
azgın zorbalığın aleyhinde harekete geçişini ortaya koyuyor. Yine bu
bölümlerde, Firavun'un gücünün, planlarının ve önlemlerinin kaçınılmaz kader ve
işleyen ilahi hüküm karşısındaki çaresizliğini belirginleştiriyor.
Yine, Kur'an'ın kıssaları
sunuş yöntemi uyarınca surenin akışı bu kıssayı da sahnelere bölüyor; bu
sahneler arasında hayal gücünün dolduracağı sanatsal boşluklar bırakıyor. Hayal
gücünün verdiği hareketliliğin ortaya koyduğu sanat zevkine doymakla birlikte
okuyucu birbirini izleyen iki sahne arasındaki boşlukta olup biten hiçbir
olayı, manzarayı da kaçırmıyor.
Kıssa'nın birinci halkası
beş sahne şeklinde gelişiyor. İkinci halka dokuz sahneden, üçüncü halka ise
dört sahneden oluşuyor. Birbirini izleyen halkaların ve sahnelerin arasında da
bir sahnenin ya da manzaranın üzerine indirilip kaldırılan perdeleri andıran
büyük ya da küçük boşluklar bırakılıyor.
Kıssa başlamadan önce,
olayların yaşandığı atmosfer, kıssaların geçtiği ortamı canlandırılıyor.
Kıssaların anlatılışına neden olan olayların perde arkasındaki amaç
vurguluyor... Bu da Kur'an'ın hikâyeleri sunuş tarzlarından biridir... Burada
yer alan kıssalar da konuları ve hedefleri bakımından birbirleriyle uyum
oluşturuyorlar.
4- Firavun ülkesinde
ululandı ve zorbalığa kalktı, halkını çeşitli sınıflara böldü. Onlardan bir
topluluğu (İsrailoğulları'nı) zayıflatıyor, oğullarını kesiyor, kadınları sağ
bırakıyordu. Çünkü o bozguncunun biriydi.
5- Biz istiyorduk ki o
yerde zayıflatılanlara lutfedelim, onları önderler yapalım, onları diğerlerinin
yerine mirasçı kılalım.
6- Ve onları o ülkede hâkim
kılalım Firavun'a, Haman'a ve askerlerine; başlarına gelmesinden korktukları
şeyi gösterelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder